Bozdağ, Yozgat'ta Valilik ve Belediyenin hazırladığı Bozok Bereket Kervanı Projesi kapsamında, Sorgun ilçesinde verilen iftarda yaptığı konuşmada, ramazanın bereket, paylaşma ve rahmet ayı olduğunu belirtti.
Türkiye'nin her yerinde huzur birlik, beraberlik ve kardeşlik olduğunu belirten Bozdağ, "Vatandaşlarımız Ramazan ayını huzur içinde idrak ediliyor. Gönül istiyor ki dünyanın başka yerlerinde de huzur olsun, barış olsun, oralarda da insanlar böyle bir araya gelsin birbirinin gözlerinin içine baka baka, bir birine sırtlarını dayaya dayaya iftar yapsınlar. Sohbet etsinler. Ama maalesef Suriye'de, Irak'ta, Gazze'de insanlar oruçlarını huzur içerisinde tutamıyor, iftarlarını rahat bir biçimde yapamıyorlar" diye konuştu.
İsrail bir devlet terörü estirdiğinin altını çizen Bozdağ, şöyle devam etti:
"Bütün evrensel hukuk kurallarını çiğneyerek, uluslar arası hukuku ihlal ederek kutsal olan yaşam hakkına hukuksuz bir biçimde müdahale etmektedir. Gökten Gazzelilerin üzerine ölüm yağdırıyor. Karadan ölüm yağdırıyor. Çocuk demeden, kadın demeden, hasta demeden, yaşlı, masum demeden, hiçbir ayrım gözetmeden ölüm yağdırıyor. Bütün dünyada bu vahşeti seyrediyor. Çocukların nasıl öldürüldüğünü insanlar medya aracılığıyla takip etmekten hicap duyuyorlar. Fotoğraflara, videolara bakamıyorlar. Çünkü insanlığın öldüğü büyük bir vahşeti orada görüyorlar. Bu gün İsrail'in yaptığıyla Gazze'de sadece masum insanlar ölmüyor, öldürülmüyor, aynı zamanda Gazze'de insanlık öldürülmektedir. Aynı zamanda Gazze'de vicdanlar yok edilmektedir."
- "Birleşmiş Milletler düzeni İsrail karşısında stop etmiştir"
Bozdağ, dünyanın Gazze'de yaşaşan vahşete seyirci kaldığını ifade ederek, şunları söyledi:
"Bugün Amerika'sı, Avrupa'sı, Rusya'sı bütün dünya ülkelerinin çoğu, uluslararası toplum, Birleşmiş Milletler ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi maalesef ölümleri adeta canlı yayında seyrediyorlar. Buradan bir kez daha ifade ediyorum ki, İsrail'in öldürdükleri Gazzeli Müslümanlar değil de Gazzeli Hristiyanlar olsaydı, acaba Amerika'sı, Avrupa'sı, Birleşmiş Milletleri böyle sessiz durur muydu? Acaba bu İsrail'in savunma hakkıdır, meşru müdafaa hakkıdır diye değerlendirmelere yaparlar mıydı? Yapmazlardı. Emin olun yapmazlardı. Suriye'de ölenlerde Müslümanlar değil, başka din mensupları olsalardı gene yapmazlardı. Ama maalesef ölen Müslümanlar olunca, uluslararası hukukta, ülkelerin harekat tarzı da başka başka olmaktadır. Biz diyoruz ki insansa mesele, orada din, dil, ırk, devlet, millet ayrımı asla yapılmaz, yapılmamalıdır. İnsanın yaşaması, yaşatılması için bütün uluslar arası toplum, bütün ülkeler bir ve birlik olmalıdır. Eğer böyle olursa dünyada savaşlar olmaz. Eğer böyle olursa terör olmaz. Ama maalesef Birleşmiş Milletler kuruluş felsefesinin gereğini bugün yapmamaktadır. Adeta Birleşmiş Milletler düzeni İsrail karşısında stop etmiştir. İflas etmiştir. Bugüne kadar Birleşmiş Milletlerin aldığı kararların hiç birine İsrail uymamıştır. Yüzlerce karar var. Hiç birini yerine getirmedi. Türkiye veya başka bir ülke, bu kararları yerine getirmese ona müeyyide uygulanıyordu. İsrail'i hangi müeyyide uygulandı bu güne kadar. Kararlara uymadın diye hangi tedbir alındı, hiç birisi alınmadı. Hiçbir müeyyide uygulanmadı. Onun için de ne yapıyor? Azgınlıkta, vahşette Hitler'i geçmiş durumda."
- "İsrail Firavun'un yaptığı zulmü, bu gün 21. yüzyılda yapıyor"
İsrail'in güvenliğinin kan akıtarak, masumları katlederek sağlanamayacağını anlatan Bozdağ, "Vaktiyle Mısır'da Firavun vardı. Gördüğü rüyayı tabir ettiriyor kahinlere. Onlar diyorlar ki, bu günlerde bir çocuk doğacak. Erkek çocuğu, senin tahtını tacını hak ile yeksan edecek, senin elinden alacak. Firavun ne yapıyor biliyor musunuz? Talimat veriyor. Doğan bütün erkek çocukların öldürülmesi talimatını veriyor. Anne karnındaki, kundaktaki, bütün erkek çocukları öldürtüyor. Ne oldu, Allah, firavunu yok edecek yiğidi firavunun sarayında büyüttü yok oldu gitti. İsrail firavunun yaptığı zulmü, bugün 21. yüzyılda yapıyor. Nasıl Firavun kendi zulmüyle sadece kendi sonunu hazırladıysa, İsrail'de huzuru, barışı, güvenirliliğini ikame yerine kendi olumsuz sonunu hazırlıyor, bunun belki farkında değil. Bu öfke, bu kin, bu nefret, başka başka kinleri, öfkeleri, nefretleri ortaya çıkaracak ve başka huzursuzluklar olacaktır. Onun için buradan bir kez daha diyorum ki elinizi tetikten çekin, öldürmekten vazgeçin. İnsan olun, insan gibi davranın. Vahşi bir canavar gibi hareket etmekten vazgeçin diyorum. Bir kez de Sorgun'daki iftar sofrasından ölümlerin durmasını, haksız hukuksuz saldırılara son verilmesini talep ediyorum" şeklinde konuştu.
-"Muhalefet partilerine el insaf, el insaf diyorum"
Ana muhalefet partisinin, İsrail'in yaptığı zulüm üzerine bir değerlendirme yaptığını hatırlatan Bozdağ, şöyle devam etti:
"Arkasından da hükümetimize, sayın Başbakanımıza saldırıyorlar. CHP'sine, MHP'sine, onların sözcülerine göre sanki İsrail'in zulmünü yapan İsrail değil de Türkiye. Sanki ölüm yağdıran İsrail hükümeti değil de Türk hükümeti. Böylesi bir yanlışlık, böylesi bir anlayış olabilir mi? Orada insanlar ölüyor, çocuklar ölüyor, bunlar burada Türkiye'nin hükümetine nasıl vururuz, nasıl sıkıştırırız bunun hesabını yapıyorlar. El insaf, el insaf diyorum. Yıllar yılı ülkemizde terör varken, her terör saldırısında analar babalar evlatlarına ağlarken, bunlar terör saldırılarını da hükümete saldırı vesilesi yaptılar. Şimdi aynı şeyi yapıyorlar. Buradan muhalefet partilerine de diyorum ki, el insaf, el insaf diyorum."
- "Başbakana beddua edenler İsrail'e lanet okuyamadı"
Pensilvanya'dan Gazze ile ilgili bir taziye mesajının yayınladığına da değinen Bozdağ, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Taziye yapılıyor. Ölenlere rahmet dileniyor ama İsrail'i kınayamıyorlar. Türkiye'nin Başbakanına beddua edenler İsrail'e lanet okuyamadılar. Okuyamıyorlar da. Orada Türkiye'nin güçsüzlüğünden dem vuruluyor, Türkiye'nin bir hiç olduğunu ifade ediyorlar. Bütün bunlara hepimizin, bütün Türk milleti mensuplarının karşı durması, bu haksızlıklar, hukuksuzluklar karşısında hakkı ve hukuku hep beraber söylememiz lazım. Türkiye bugün zulmün karşısında sesini yükselten tek ülkedir. Türkiye'nin Başbakanı zalime zalim diyen ve ondan hesap soran tek başbakandır. Türkiye'nin hükümeti bütün bu olumsuzlar karşısında sesini yükselten, haktan hukuktan yana tavır koyan bir hükümettir. Biz milletimize, devletimize yaraşanı yaptık, bundan sonra da yapacağız inşallah."
