Başkent Bangkok'un yanı sıra Ratchaburi, Udon Thani, Khon Kaen, Surat Thani ve Nakhon Sawan kentlerindeki okullarda protestolar düzenlendi.
Okul bahçelerinde toplanan lise öğrencileri, gençlere itaati aşılayan eğitim sistemini, monarşinin ve ordunun ülke siyaseti ve toplum üzerinde baskıcı vesayetini eleştiren sloganlar attı.
Öğrenciler, bayrak törenlerinde ulusal marşa sivil itaatsizliği vurgulayan el işaretleriyle eşlik etti, seslerinin duyulmadığına, görüşlerinin dikkate alınmadığına işaret eden yazısız boş dövizleri havaya kaldırdı.
Başkent Bangkok yakınındaki Mahidol Üniversitesinde toplanan 2 bin öğrenci hükümet aleyhine sloganlar attı, askeri yönetim tarafından hazırlanan anayasanın değiştirilmesi için imza topladı.
- UNICEF'ten "güvenli protesto" çağrısı
Öte yandan 2014 yılında askeri darbeyle hükümeti deviren ve sonra cunta yönetiminin hazırladığı Anayasa ve Seçim Kanunu'nun ardından 2019'da yapılan parlamento seçimleriyle iktidarını koruyan Başbakan Prayut Çan-oça, kabine toplantısının ardından yaptığı açıklamada, "öğrencilerinin niyetlerinin saf olduğuna inandığını ancak bazılarının protestolara katılmaya zorlandığını düşündüğünü" ifade etti.
Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), yaptığı açıklamada, protestoların tüm taraflarına, öğrencilerin güvenliğinin sağlanmasına, görüşlerini korku ve tehdit altında olmadan barışçıl şekilde ifade etmelerine izin verilmesi çağrısında bulundu.
- Öğrenci protestoları
Ülkede lise ve üniversitelerdeki kılıf kıyafet düzenlemelerine karşı mayıs ayında başlatılan eylemler, zaman içinde siyasal rejimi ve öğrencilerin "baskıcı" olarak nitelendirdiği uygulamalarını hedef alan geniş çaplı protesto hareketine dönüşmüştü.
Monarşinin ve ordunun siyasetten elini çekmesi, insan haklarına ve halkın demokratik taleplerine saygı göstermesi çağrısıyla farklı kentlerde protesto düzenleyen öğrenciler, anayasanın değiştirilmesini, seçimlerin yinelenmesini ve muhaliflere yönelik baskılara son verilmesini talep ediyor.
Tayland'da 2014'te eski Başbakan Yingluck Şinavatra liderliğindeki hükümete karşı askeri darbe düzenlenmişti. O sırada Genelkurmay Başkanı olan Prayuth, 2014'te ordunun yönetime el koymasının ardından "Ulusal Barış ve Düzen Konseyi" adı verilen "askeri cuntanın lideri" sıfatıyla başbakanlık görevini üstlenmişti.
5 yıl süren cunta yönetiminin ardından yapılan seçimde Prayut'un kurucusu olduğu parti, yeni Seçim Kanunu'nun sağladığı avantajlarla parlamentoda çoğunluğu sağlamış, cunta lideri, tamamı ordu tarafından atanan Senatonun desteğiyle yeniden başbakanlık koltuğuna oturmuştu.
