Dolar

32,5148

Euro

34,9317

Altın

2.433,94

Bist

9.716,77

Ramazan Afrika’da

Necati Yüce, Ramazan'ın en renkli ve güzel geçtiği coğrafyalardan biri olan Mısır'daki Ramazan coşkusunu yazdı...

6 Yıl Önce Güncellendi

2018-05-09 17:10:44

Ramazan Afrika’da

             NECATİ YÜCE | TIMETURK
            Ramazana sayılı günler kaldı. Yine büsbütün bir heyecan var içimde. Küçükken ailemin beni sahura kaldırmadığı günlerimde ki ramazan heyecanını şimdi tekrardan yaşıyorum. İki yıldır tekrardan heyecanını yaşadığım ramazan gelmek üzere. Allah'ın insanlara rahmet ettiği bu ayı tekrardan ihya etmek için kalabalık bir parkta salıncak bekleyen bir çocuğun bekleyişi gibi bekliyorum.
            Afrika ülkesi olan Mısır'dan yazıyorum. Sevdaların ülkesinden, Yusuf'un aziz olduğu, kadim bir medeniyete ev sahipliği yapmış topraklardan yazıyorum. Musa'nın, Firavun'u alt ettiği, Asiye'nin gizlice Allah'a iman ettiği bu topraklar üzerindeki bereketten ve medeniyetten bahsedeceğim. İslam medeniyetinin yöresel kültürle buluşma noktası olarakta tanımlanabilir. Zira Ramazan ayı gelmeden günler öncesi ayrı bir heyecan vardır bu memlekette. Bu heyecanı burada yaşayan halktan ziyade buradaki yabancı uyruklu öğrencilerden tutup, İslam'ın beş şartından biri olan Ramazan orucu için Avrupa'dan, Amerika'dan insanlar gelip, Müslümanların heyecanına ortak olmaya çalışırlar.
İlk önce Fanus adı verilen fener dükkanları kurulur her mahallenin köşe başına. Ve bu hazırlık Ramazan ayına sayılı günler kala yapılır. Her cadde ve sokak fanus adı verilen bu fenerlerle donatılır. Her dükkanın ön camı, farklı renklerle donatılır ve dükkanın orta kısmı ve dışarıya kapının önlerine olmak üzere fanus asılır. Geceleri fanusu açtıklarında gökkuşağı misali rengarenk oluverir tüm sokaklar. İki defadır Ramazan ayını Mısır'da geçiriyorum. Ve burada geçirdiğim Ramazan Ayının heyecanı kelimelerle tarif etmekte zorlanıyorum.
            Birde Ramazan ayında Müslüman olmadığı halde Müslümanların heyecanına ortak olmak için kilometrelerce yol katetmiş ve birkaç yıllık maddi birikimini burada ki Müslümanların heyecanına ortak olmak için harcayan Avrupalı ve Amerikalılardan bahsetmek istiyorum.  Geçen sene çokça defa denk geldim ve her seferinde de iftarımı onların bana ikram ettikleriyle açtım. Ve her defasında da konuşmak isteyipte konuşamadığım için üzüldüm. Onların arapça bilmemesi ve benim İngilizce bilmemem aramızdaki iletişimi hep olumsuz etkiledi. Bu yüzden de “eskuzmi” hitabına karşılık olarak elime tutuşturulan iftar paketinden sonra ufaktan tebessüm ederken sıcaktan kurumuş dudaklarımın arasından çıkan “tenk you” cümlesiyle sonlandı hep. Ne, niçin burada olduklarını sorabildim kendilerine ne de bu yemek için neden bu kadar çok masraf ettiklerini sorabildim. Sadece boyunlarında olan hac işaretli kolyeleri ve kollarına yaptırmış oldukları dövme kaldı aklımda. Bir de ikram ettikleri iftarlık menü…
            Dediğim gibi… Ramazan ayı Afrika'da bambaşka geçer. Hele ki bu medeniyetin başlangıç noktası olarak nitelendirdiğimiz Mısır olunca daha bambaşka geçiyor. Çöl sıcağında, gündüz vakti kimse dışarı çıkmadığı gibi iftara yakın vakitlerde ise sokaklar cıvıl cıvıl oluyor. Kalabalığı ve trafiğinin çok kalabalık olmasından dolayı Afrika'nın en büyük ve en kalabalık şehri olarak nitelendirilen Kahire'de iftar saatlerinde olan sessizlik ise daha bambaşka bir haz veriyor insana. Sokaklarında yürümeyi en çok bu zamanlarda istiyorum. Geniş caddelerde elimi kolumu sallayarak yürürken dükkanlarını açmış ezanı bekleyen esnaf sakinleri yol boyunca selam verir ve iftar için davette bulunurlar. İftarı, esnafın verdiği bir hurma ile ya da bir bardak suyla açmak o adama verilmiş en büyük mutluluktur. Hele ki Türkiyeli olduğumu söylediğimde acayip bir şekilde şaşırmaları da cabası…
            İftardan sonra camiler daha da haz verici oluyor. Teravihler bazı camilerde sekiz rekat bazılarında ise yirmi rekat olarak kılınıyor.  Birde burada ki camiler Türkiye'ye nazaran hem daha kalabalık hem de teravih namazı günde bir cüz okunacak şekilde kıldırılıyor. Geçen ramazan farklı farklı camilerde teravih namazına iştirak etmeme rağmen cüz bitmeden namazı bitiren bir hocaya denk gelmedim. Türkiye'de genellikle sureleri daha hızlı okuyup ve rekâtları daha kısa tutan hocaların camileri tercih edilirken burada öylesi yok gibi. En azından ben şu ana kadar denk gelmedim.
            Yine yeni bir ramazan ayı arefesindeyiz. Afrika sıcağının en bunaltıcı havasında Allah'ın nimetlerini özleyeceğiz. Şimdiden mebrur ve mebruk olsun…

Haber Ara