Dolar

32,5626

Euro

34,9365

Altın

2.444,38

Bist

9.716,77

Milli Gazete yazarından Richard Moore'a: Biz çok iyi biliriz Sayın Büyükelçi...

İngiliz Büyükelçisi Moore, İngiltere Büyükelçiliği'nin Adalet Bakanlığı'nın bir projesine sponsor olmasını eleştiren Milli Gazete'nin haberine 'saçma ve cahilce' dedi. Gazete yazarlarından Mustafa Kurdaş, İngiliz Elçi'ye cevap verdi.

7 Yıl Önce Güncellendi

2017-08-12 19:06:36

Milli Gazete yazarından Richard Moore'a: Biz çok iyi biliriz Sayın Büyükelçi...

TIMETURK | HABER MERKEZİ

Milli Gazete, geçtiğimiz gün Adalet Bakanlığı'nın “Adalete Erişimi Alternatif Uyuşmazlık Çözüm Mekanizmalarıyla Güçlendirmek" isimli projesini manşetine taşıdı. Gazete, bakanlığın projesine İngiltere Büyükelçiliği'nin sponsor olduğunu yazdı. Habere göre bir nevi “arabuluculuk sistemi” olan bu proje İngiltere'yle “ortaklaşa” yürütülüyor. 1 Haziran'da başlayan ve Türkiye'nin hemen hemen her köşesinde eğitimlerle gerçekleşen proje, 31 Mart 2018'e kadar sürecek.

İNGİLİZ ELÇİ'DEN AÇIKLAMA GELDİ

İngiltere'nin Ankara Büyükelçisi Moore, söz konusu habere "saçma ve cahilce" diyerek Twitter hesabı üzerinden tepki gösterdi. Haberi "saçma ve cahilce" şeklinde tanımlayan Elçi, 

11d68c3d-0c34-4269-b723-381e5a8a1575

GAZETEDEN SERT TEPKİ

Gazete yazarlarından Mustafa Kurdaş, konuya ilişkin bugün kaleme aldığı yazısında İngiliz elçiye cevap verdi.

İngiliz Büyükelçi'ye cevabımızdır bundan sonraki satırlar…

* Siz kim oluyorsunuz da, bizim ülkemizde… Bizim vatanımızda siz Batılı ülkelerin Suriyeli mültecilere yaptığınız muameleler ortadayken, Suriyeli mültecilerle ilgili yapılanları eleştirenlere (sadece Millî Gazete değil, bu konuyu gündeme getiren bütün gazete ve gazeteciler, siyasiler, başbakanlar, cumhurbaşkanları için) hadsiz insanlar diyorsunuz? Diplomatsanız diplomat olarak konuşun, misafirseniz misafirliğinizi bilin. Bu millet, müstemleke valisi küstahlığınızı yüzünüzü çarpar.

Küstahça diyorsunuz ki, “Türk hükümeti yararına yürüttüğümüz proje çalışmalarıyla ilgili olarak…”. Soralım Büyükelçi'ye: İngiltere ne zamandan beri Türk hükümetlerinin ya da bu milletin yararını düşünmeye başladı. Ülkeniz bugüne kadar hangi konuda bu millete zerre misali bir fayda sağladı? Siz tarih boyunca sadece kendi menfaatinizi, çıkarlarınızı, hesaplarınızı, planlarınızı yürütürken; hâlâ nasıl oluyor da bize masal okumaya kalkışıyorsunuz?

Hele şu cümle… +Birleşik Krallık, Türk halkının olağanüstü çabalarını desteklemek için kendisine düşen naçizane görevi layıkıyla yerine getirmektedir+ Diplomat elbisesiyle birlikte “terbiye” elbisesini de çıkarıp hâlâ bu millete tepeden bakmaya kalkışan; “hadsiz” diyen, “cahillikle” itham eden Büyükelçi'ye hatırlatalım. Efendim neymiş; “…naçizane görevi layıkıyla yerine getirmektedir”lermiş… Sizin yeryüzünde yüzyıllardır yürütmüş olduğunuz “layıkıyla yerine getirdiğiniz bu naçizane göreviniz” insanları, halkları, coğrafyaları sömürmekten başka nedir ki?

* Naçizane bir şekilde Queen Elizabeth savaş geminizle Çanakkale'mize gelmediniz mi?

* Naçizane bir şekilde Çanakkale'mizde 250 bin vatan evladını siz şehit etmediniz mi?

* Naçizane bir şekilde İstanbul'umuzu işgal edip, o Birleşik Krallık bayrağınızı ümmetin bağrına asmadınız mı!

* Naçizane bir şekilde Osmanlı'yı siz yıkmadınız mı?

* Naçizane bir şekilde ümmeti paramparça edip Ortadoğu'da sınırları siz çizmediniz mi?

* Naçizane bir şekilde mazlum halkları siz sömürmüyor musunuz yüzyıllardır?

* Naçizane bir şekilde siyah insan ticareti, köle ticareti yapmadınız mı?

* Naçizane bir şekilde Afrika'yı aç bırakmıyor musunuz hâlâ…

Siz ne zaman ki bu topraklara ayak basmayı naçizane bir görev saydınız... Ne zaman ki Türk hükümetlerin yararına çalışmayı naçizane bir görev bildiniz, Ne zaman ki bizimle ilgili “naçizane bir görev” kendinize biçtiniz… Biz de ne zaman ki sizin bu naçizane görev bildiklerinizi, kendimize fayda bildik… İşte o zamandan beri bizim iki yakamız bir araya gelmiyor, gelemiyor… 

“Sayın”ı misafirlik sıfatı olarak kullanarak ifade edelim: Birleşik Krallık'ın arabuluculuğunu biz çok iyi biliriz Sayın Büyükelçi. Kolonileştirdiniz, sömürdünüz ve sonra çekilirken de hep İngilizliğinizi yaptınız. Öyle ki, siz İngilizler çekildikten sonra kavga çıkmayan, savaş yapılmayan coğrafya yoktur nerdeyse. Filistin'i yönettiniz, geriye İsrail'i ve zulmünü bıraktınız. Alt kıtadan çekildiniz; geriye Pakistan-Hindistan savaşı bıraktınız. Kıbrıs'tan çekildiniz, Kıbrıs'ta Rum mezalimine kapı aralayarak çekildiniz. Keşmir'den ayrılırken de yine arkanızda kronik bir zulüm peydahladınız...

Çekildiğiniz her kıtada, her coğrafyada, her ülkede, her noktada kriz, kaos, savaş, zulüm tohumları ekerek çekildiniz. O yüzden siz haddinizi bilin, lütfen… Sizin arabuluculuğunuz her ne hikmetse hiçbir yerde Müslümanları huzura, adalete eriştirmedi… Bütün savaşların neredeyse arka planında yerleşik hayat yaşayan ve savaşlardan beslenen Birleşik Krallığınız size bağımlı olan ülkelere de, sizden bağımsız olan ülkelere de, bizim ülkemize de adalet getiremez. Daha dün işgale yeltendiğiniz bu vatanın evlatları… Bu necip millet sizin adaletinize muhtaç olamaz... Ne inancımız, ne tarihimiz, ne köklerimiz ne de kıtalara adalet ve huzur taşımış olan medeniyetimiz sizin arabuluculuğunuzu kabul etmez. O yüzden siz haddinizi bilin, lütfen… Son sözü Kızılderili atasözü söylesin: “Bir suda iki balık kavga ediyorsa, oradan beş dakika önce uzun bacaklı bir İngiliz geçmiştir.”

Haber Ara