Usta yönetmen Yavuz Turgul'un son filmi “Yol Ayrımı”nı daha yeni -televizyonda- seyrettim.
Sinemalarda geçen senenin son aylarında gösterilmiş ve sadece 500 bin civarında seyirci çekmişti bu film.
Ben niye yoktum o 500 binin arasında?
Bilmiyorum.
Belki Yavuz Turgul'un sondan bir önceki filmi olan “Av Mevsimi”ni pek beğenmediğim için.
***
“Yol Ayrımı”nda, vahşi kapitalizmin kitabını yazan buz gibi bir iş adamının -Şener Şen'in canlandırdığı Mazhar Bey'in- ölümle burun buruna geldiği ağır bir kazadan sonra ısınması anlatılıyor; insana ısınması, tebessüme ısınması, emeğe ısınması, iyiliğe ısınması, adalete ısınması, tabiata ısınması, şiire ısınması...
Milyarlık bir tekstil şirketindeki çoğunluk hisselerinin tamamını, daha evvel kıyasıya ezdiği işçilere dağıtmaya karar veriyor Mazhar Bey.
Daha evvel metelik vermeyeceği hasta bir çocuğun milyonluk tedavi masrafını üstleniyor.
‘Cehennemi gördüm, onun eşiğinden döndüm, bana ikinci bir şans verildi' diyor ve bunun şükrünü eda etmek için ne gerekiyorsa yapmaya azmediyor.
Bu arada, çocukluğundan beri bastırdığı bisiklet sevdasını nihayet aşikâr ediyor.
Ani ve radikal bir değişim.
Bazı sinema eleştirmenleri bu radikal değişimin aniliğini yadırgadılar.
‘Seyirci intibak edemiyor' dediler.
Ben yadırgamadım, intibak ettim.
***
Kızım Ayşe 6-7 yaşındayken beraber “Her Şey Çok Güzel Olacak”ı seyretmiştik.
Film üzerine konuşurken “Bu Türk filmi değil” demişti Ayşem.
-Niye ki?
-Türk filmlerinde her şey aniden olur.
Çünkü Yeşilçam, film anlatır gibi film yapardı; “Derken…”, “Birdenbire…”
Yavuz Turgul Yeşilçam çocuğudur.
“Yol Ayrımı”nda Yeşilçam'ı günümüz şartlarında yeniden üretti.
Yoksa günümüz şartlarını ıskaladı mı Yeşilçam'ı yeniden üretirken?
Meselâ fazla mı didaktik kaçtı günümüz şartlarında?
‘Ağır abi'lik mi tasladı?
‘Cool' takılmayı mı beceremedi?
Umurumda değil.
Kazadan evvel mağdur ettiği ve kazadan sonra baş tacı etmek istediği işçilerden birinin “Sizin merhametinize muhtaç değiliz” çıkışına Mazhar Bey'in usulca -burası çok önemli; usulca- verdiği şu cevaba kurban olsun bütün eleştiriler:
“Belki ben sizin merhametinize muhtacım.”
***
Filmin devamı:
Sen misin eşref-i mahlukatlığını ihya etmeye kalkışan!
Karısı, kızı, oğlu isyan ediyor Mazhar Bey'e.
Bir hakimi ve bir doktoru kafalayıp malına mülküne tedbir koyduruyorlar, onu tımarhaneye kapattırıyorlar.
‘Ya bu davadan vazgeçip eski hayatına dönersin veya tımarhanede çürürsün' diyorlar.
Mazhar Bey çileyi göze alarak eşref-i mahlukat davasında ısrar ediyor.
Veee…
Sonunda insanlık onuru işkenceyi yeniyor.
***
Çok sevdim bu filmi.
Gişesine katkıda bulunmadığıma pişman oldum.
“Bol klişe”?
Olabilir.
Ama Yavuz Turgul'un ve başta Şener Şen ile Rutkay Aziz olmak üzere oyuncuların ustalığı sayesinde gayet şık duruyor.
Ben böyle klişeleri öpüp başımın üstüne koyarım.
***
Frank Capra Sinemasını hatırlatan “Yol Ayrımı”, iyiliğe adanmış insanî bir film.
İçilen şarapları filan saymazsak İslamî de bir film.
Dervişmeşrep.
Huzur veriyor, sürur veriyor, iyimserlik aşılıyor.
Teşekkürler Yavuz Bey; Allah'ın selamı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.