Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açmayı düşündüğü “kıraathane”lerde Tatar Böreği olacak mı olmayacak mı?
Erdoğan “olacak” dedi mi demedi mi?
Bu konuyu önemsiyorum.
Daha doğrusu, demokratik seçimler tarihimizin en yüksek tansiyonlu kampanya dönemlerinden birisi olması ve yeri göğü inletecek bir restleşmeyle bitmesi beklenen şu süreçteki tartışmaların böyle bir konuyla tatlıya bağlanmasını önemsiyorum.
Tartışmanın tarafları -Erdoğan ve CHP'li rakibi Muharrem İnce- Tatar Böreği meselesini fevkalade dramatik edalarla tartışıyor olabilirler; ama ne gam, sonuçta Tatar Böreğinden bahsediyoruz… İstedikleri kadar dramatize etsinler, tatlı bir bahis.
Zaten kampanya dönemi genel olarak da tatlı geçti.
En azından acı geçmedi.
***
Erdoğan ve AK Parti'nin seçim kampanyasında “beka meselesi”nin öne çıkması bekleniyordu.
Başlarda öyle olur gibi olduysa da, sonradan ekonomik vaatler ve “Bay Kemal”li-“Bay Muharrem”li latifeler öne çıktı.
Çok şükür.
“Beka meselesi”ni öne çıkarmak, korkuyu öne çıkarmaktır; mevcudu kaybedebiliriz korkusuyla daha iyisine ve daha güzeline talip olmamayı telkin etmektir.
Bundan bereketli bir dinamizm sadır olmaz.
Bununla ışıl ışıl bir Türkiye'ye varılmaz.
Kitlelere muazzam bir motivasyon aşıladığınızı zannedersiniz, ama günün sonunda bir de bakmışsınız ki kitleler o motivasyonun ‘azameti'yle vara vara -ilk ve son tahlilde “beka meselesi”ne dayanan- Kemalizm'in muhafazakâr versiyonuna dayanmışlar. (Uzun hikâye.)
Mütemadiyen “beka meselesi” diye konuşmak, mütemadiyen “ölüm kalım meselesi”nden dem vurmak, bu tür söylemlerin bir yerden sonra fena halde bıkkınlık verip alay veya öfke konusu olması sonucunu da doğurabilir.
Neyse işte; AK Parti bu seçim sürecinde “beka meselesi”ne saplanıp kalmamakla iyi etti.
Böylece, ara sıra telaffuz ettiği “ihanet”i başlı başına bir retorik haline getirmekten de geri durmuş oldu.
Muhalefet cephesindeki cumhurbaşkanı adayları ve partiler de, beklenenin aksine, intikam retoriğine tevessül etmemekle iyi etti.
Onlar da daha ziyade ekonomik vaatlere ve Erdoğan'la ‘şakalaşmaya' yoğunlaştılar.
İnternette fenomen olan o amcanın kulakları çınlasın, eski seçimlerdeki “Laiklik elden gidiyeah, irtica geliyeah” nidalarından zaten geriye eser kalmadı; Türk Silahlı Kuvvetleri dahil kamusal alandaki başörtüsü özgürlüğü aleyhinde tek laf etmeyen, hatta bundan geriye dönüşün söz konusu bile olamayacağını söyleyen bir CHP var artık.
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin rejim bekçiliği de geride kaldığına göre, sağlıklı bir demokrasi ve siyaset iklimi için zemin hazır.
Ne güzel.
***
İktidarın ve muhalefetin vaatleri Türkiye'nin halihazırdaki ekonomik gerçekliğiyle örtüşüyor mu?
Örtüşmese de, bu popülizm her halükârda kan-kin-intikam atmosferinden iyidir.
Hele Tatar Böreğinin tadından yenmiyor.