Rabbimiz, Bakara suresinin üçüncü ayetinde muttakileri mealen şöyle tarif ediyor: “Onlar ki Gayb'a inanırlar, namazı dosdoğru kılarlar ve kendilerine verdiğimiz rızıktan infak ederler (Allah yolunda harcarlar).”
Aynı surenin 177'inci ayetinde salihlerin özellikleri sıralanırken, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, kitaplara ve nebilere imandan hemen sonra, Allah sevgisiyle yakınlara, yetimlere, düşkünlere, yolda kalmışlara, yoksullara ve kölelere infak etme özelliği zikrediliyor.
Kur'an'da imandan sonra en çok namaz, namazdan sonra en çok infak üzerinde durulur.
Mümin kişi, infak eden kişidir.
İnfak, müminliğin olmazsa olmaz şartlarındandır.
Müminliğimizi gerçekleştirmek için infak etmeye mecburuz.
***
Peki nedir infak?
Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem) evdeki bütün hurmaları yoksullara dağıtınca Hz. Ayşe soruyor: “Bize ne kaldı yâ Resulullah?”
Efendimiz cevap veriyor: “Bize kalan, verdiğimizdir.”
Bütün malını-mülkünü infak eden Hz. Ebubekir'e (radıyallahu anh) soruyorlar: “Çocuklarına ne bıraktın?”
Hz. Ebubekir cevap veriyor: “Onlara Allah'ı ve resulünü bıraktım.”
İdeal infak budur.
Çıta yüksek tutulmuştur.
Oraya ulaşamasak da oraya bakarak infak etmeliyiz.
Bize verilen rızkta başkalarının hakkı olduğunu, rızkı başkalarıyla paylaşırken asıl kendimize yardım ettiğimizi, infakın bizi arındırdığını ve Rahmân'ın bereketini üzerimize çektiğini bilerek, alabildiğine cömert davranmalıyız.
***
Cömertlik, ille de kemiyetle (nicelikle) ilgili olmak zorunda değil; keyfiyetle (nitelikle) de ilgili olabilir.
Değerli bir dostumun babası, Bosna'ya yardım olarak yüklü bir miktar paranın yanı sıra köstekli saatini de vermişti.
Dostum, “Dedemden sana hatıra kalan bu saate çok bağlısın, onu verme babacığım. İstersen onun yerine hatırı sayılır bir miktar para daha verebilirsin” dediğinde, babasından aldığı cevap şu olmuştu: “Oğlum, bende para çok. Ne kadar verirsem vereyim, etkilenmem. Yaptığın hayır seni etkileyecek ki hayır olsun.”
***
Yarın Kurban Bayramı. Paylaşmayı unutmayalım.
Bayramınız mübarek olsun.