Ebru Özkan, İsrail'den vize alıp 38 kişilik bir turist kafilesiyle Kudüs seyahatine çıkmıştı.
Türkiye'ye dönmeye hazırlanırken Tel Aviv havaalanında İsrailliler tarafından hiçbir gerekçe bildirilmeden alıkoyuldu.
Diğer kafile üyeleri buna tepki gösterip uçaklarının kalkmak üzere olduğunu ve Ebru Özkan olmadan uçağa binmek istemediklerini söylediklerinde, İsraillilerden ‘Merak etmeyin, birkaç saat sonra bir uçak daha var, onunla göndeririz' cevabını aldılar.
Bu taahhüdün üzerinden 17 gün geçti.
Ebru Özkan, 11 Haziran'dan beri İsrail zindanında.
***
Askerî bir mahkemeye çıkarılan Ebru Özkan'ın gözaltı süresi geçen hafta yedi gün uzatılmıştı.
Pazartesi günü bir hafta daha uzatıldı.
Bu arada hakkındaki suçlama da belli oldu.
“Terör örgütü ile bağlantılı”ymış ve “İsrail'in güvenliğine tehdit” oluşturuyormuş Ebru Özkan.
Belge?
Kanıt?
Yok öyle bir şey.
Kadir Gecesini Mescid-i Aksa'da dua ederek geçirmiş ve Filistinli çocuklara şeker dağıtmış…
Başka bir suçu (!) bilinmiyor.
***
Büyük skandal.
Üstelik, Ebru Özkan hâlâ bir avukatla görüştürülmemiş… Skandal üstüne skandal!
Ankara'nın sessizliğini hayra yoruyor, alenî bir kavga halinde durumun iyice zorlaşabileceğinden endişe eden hükümetin bu meseleyi aleniyetten uzak bir diplomatik bir mücadeleyle çözmeye çalıştığını, bundan kısa zamanda sonuç alamazsa sesini yükselteceğini zannediyoruz.
Ancak, hükümetin gayreti yetmez.
Türkiye'nin önde gelen insan hakları kuruluşları, uluslararası bağlantılarını da kullanarak, Ebru Özkan'ın özgürlüğü için ellerinden geleni yapmalı.
Başörtülü Ebru Özkan'ın ‘mahalle'sindekiler değil sadece; başka ‘mahalle'lerin insan hakları kuruluşları da…