AK Parti Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK), Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında toplandı.
Toplantı sonrası AK Parti Sözcüsü Mahir Ünal açıklama yaptı.
Mahir Ünal, Kemal Kılıçdaroğlu'nun atletle çekilmiş fotoğrafına yorum yaptı. Ünal, Kemal Kılıçdaroğlu'nun pozunu 'haberim yokmuş gibi çek' tadında bir fotoğraf olarak yorumladı.
Ünal, 'Atlet giyerek halkı adamı olunmaz vatandaşın sofrasına diz kırıp oturmak gerekir' dedi.
Ünal'ın açıklamasından satır başları;
Bugün 16 Nisan halk oylamasına sonuçlarına ilişkin çalışmanın MKYK'ya sunulması söz konusuydu. Biz aynı şeyi 2010 halk oylamasından sonra da yapmıştık. Bu çerçevede Siyasi ve Hukuki İşler Başkanlığı ile AR-GE Başkanlığımızın bir sunumu oldu.
Kongre süreci de devam ediyor. İlçe kongrelerimiz devam ediyor. İstifa eden il başkanlarımız oldu. Bu arkadaşlarımız onurlu bir şekilde görevlerini yapmışlardır. Bu kararı kendileri almışlardır. Bu arkadaşlarımız zor bir süreçte, illlerin il başkanlığı yapmış, başarı ile bu süreci tamamlamışlardır.
Bu istifalar, normal, 15 yıl içerisinde AK Parti'nin yenilenme ve bayrak değişimi sürecinin bir parçasıdır. Son 2 yıl içerisinde 200'e yakın AK Parti il başkanlığı değiştirilmiştir. Bu bir nöbet değişimi, bayrak yarışıdır. Buradan başka anlamlar çıkarılması da doğru değildir.
12 il başkanımız istifa etti. İstişareler devam ediyor. Bugün burada il başkanı olan arkadaşlarımız, yarın başka yerde görevi alacaklardır.
Bir il başkanımızın görev değişikliği sonucu, o il başkanımızla ilgili bir disiplin suçu ya da bir itham asla söz konusu değil. Önümüzdeki günlerde de bu süreç devam edecek.
"ADALET KURULTAYI'NI ATLET KURULTAYI İLE..."
Daha önceki yürüyüş ile bir bağlantı kurulup önümüzdeki kurultaya dönük bir algı düzenlemesi aslında. Dikkat çekici bir halkla ilişkiler faaliyeti. Adalet Kurultayı'nı atlet kurultayı ile özdeşleştirmek sanıyorum başarılı bir halkla ilişkiler faaliyeti değildir. Bir siyasetçinin atletle fotoğraf çektirilmesi başka bir şeydir.
Bu vatandaştan birisi olmak demek değildir. "Haberim yokmuş gibi çek" kıvamında bir tasarım olduğu, birileri tarafından da dile getirilmesidir bu.
Eğer siz devletin bir hukuki tasarrufunu rehin almak olarak değerlendiriyorsanız, Demirtaş size sorulduğunda, Demirtaş'ın bir ses efekti olduğunu göz ardı edip asıl sesin Kandil olduğunu, bu sese cevap veriyorsanız, burada bir sorun var demektir. Selahattin Demirtaş, kendi sesi ile konuşsaydı, HDP'nin bu durumda olması söz konusu değildi.
MERKEL'İN 'INTERPOL' AÇIKLAMASI
Söz konusu kişi bir suçlu. Doğan Akhanlı döviz bürosuna dönük saldırıda, iş yeri sahibini öldürmek ve soygun gibi suçlar işlemiş bir kişi. Bu konuda kırmızı bültenle aranıyor.
Merkel'in açıklaması ile birlikte Interpol ilgili şahsı serbest bırakıyor. Türkiye'nin bir suçlu ile ilgili Interpol'e aranması yönünde talepte bulunması son derece normal, anormal olan Merkel'in açıklamasından sonra serbest bırakılmasıdır. Bu konuda sayın İçişleri Bakanımız da bir açıklama yaptı.
ALMAN HALK İLE SORUN YAŞAMIYORUZ
Biz Alman halkı ile bir sorun yaşamıyoruz. Almanya-Türkiye ilişkilerinde öne çıkan olaylarla ilgili bir kronoloji.
Son iki yılda Almanya'nın Türkiye'ye dönük, Can Dündar'la başlayan, 16 Nisan halk oylamasında Hayır kampanyası yürütülmesine varıncaya kadar 50'nin üzerinde konu var. Burada, tek tek. Bu kronolojiyi size verebilirim.
Cumhurbaşkanımız sadece, Türkiye karşıtlığına karşı siyasetçilere ders verin demiş. Türkiye bu saldırıları hak etmiyor.
15 Temmuz'dan hemen sonra, tiyatro, kontrollü darbe gibi söylemler CHP'nin dilinde evriliyor. Öngörülen darbe söylemine bunu evirdiler. Aslında CHP'de gelişme var. Bunun bir darbe olduğunu CHP kabullendi. FETÖ'cü bir darbe olduğunu benimsedi. Bu açıdan bakıldığında bir gelişme bu. 17-25 Aralık'tan sonra bu ülkede devlet, paralel devlet yapılanması olarak isimlendirilen FETÖ ile ciddi bir mücadeleye girişmiştir.
ASLOLAN 15 TEMMUZ İLE HESAPLAŞMADIR
Devlet çok ciddi bir şekilde bu örgütle mücadele ediyordu. 15 Temmuz 2016 günü kabul edilen iddianamenin ilk 30 sayfasında savcı açık şekilde bu mücadeleyi hangi medya organlarının nasıl engellediğini görürsünüz. Devlet bu yapı ile mücadele ederken kimler gözaltıları engellemek için kalkan oluyordu, lütfen bir bakın.
Türkiye 15 Temmuz gibi ciddi bir işgal girişimi yaşıyor ve 15 Temmuz'dan sonra Türkiye bu girişimi bertaraf etmek için mesai, zaman harcıyor. Bu ülkenin hakimleri savcıları bu süreçte büyük bir özveri ile bir davayı adil bir şekilde sürdürmek isterken CHP hakimlerle uğraşıyor. Türkiye'nin güvenliği söz konusu olduğunda siyaset bir kenara bırakılır.
Burada aslolan Türkiye'nin 15 Temmuz'la hesaplaşmasıdır. Neden ısrarlar ana muhalefet partisi hakimlerimizin savcılarımızın hükümetten talimat aldığı gibi absürt bir iddiayı ortaya atıyor.
Kimse kimsenin kafasını karıştırmaya çalışmasın. AK Parti değil, devlet bu yapı ile mücadele etmeye başlamıştır. Tuhaf bir şekilde Kemal Kılıçdaroğlu'nun CHP'si bu yapıya kalkan olmuştur.
Biz görevlendirmeleri öncelikli olarak kendi illerinde yapılan görüşmeler ve daha sonra kendi kurullarımızda yaptığımız istişareler ve adayların 3-4-5'li adayların burada mülakata alınması ile birine karar verilmesi sonucu gerçekleştiriliyor. Bu aynı şekilde devam edecek.
Öncelikli olarak siyasetin gündemi kıymetlidir. O yüzden bir şey siyasetin gündemine geldiğinde o şeyin niteliğine ciddi olarak bakmak gerekir. Bugün en iyi merkez sağ biziz diyorlar, yarın ne diyeceklerini bilmiyoruz. Kimlerle ittifak kuracaklarını bilmiyoruz. Bunlar bir parti olsunlar, muhatap alacak birileri bizim karşımızda olacaklar. Doğsunlar, emeklemeye başlasınlar, yürüsünler. Bizim bu hareketle ilgili değerlendirmeler yapmamız henüz daha çok erken. Şu anda bizim henüz daha gündemimizde olmayan bir konu.