Meltem Suat Timeturk Dış Haberler Servisi/Özel
Lübnan'da çatışmanın seyri, İsrail'in angajman kurallarını esneterek ülkenin iç kesimlerini hedef almasıyla yeni bir boyut kazandı. Beyrut'un güneyindeki Şuf bölgesinde yer alan Siblin'de bir kamyonetin vurulması, Tel Aviv'in operasyon sahasını genişlettiğini gösteriyor. Eş zamanlı olarak Batılı başkentler, Lübnan ordusu üzerindeki baskıyı artırıyor. ABD yönetimi, sınır hattında Lübnan ordusunun varlığını istemediği yeni bir güvenlik mimarisini dayatırken, ordu komutanlığı "özel mülklerin aranması" taleplerine hukuki gerekçelerle direniyor.
Silahsız Kamyonet ve Washington'ın "5 Km" Şartı
Sahadaki askeri tırmanış ve kapalı kapılar ardındaki diplomatik pazarlıklar şu başlıklarla öne çıkıyor:
Şuf Bölgesine İHA Saldırısı İsrail ordusu, Avali Nehri'nin kuzeyinde yer alan ve çatışma hattından uzak olan Siblin kasabasında bir kamyoneti hedef aldı.
Bilanço: Saldırıda iki kişi öldü, beş kişi yaralandı. Ölenlerden birinin Emel Hareketi mensubu olduğu belirtildi.
Mühimmat Yok: Lübnan ordusunun yaptığı incelemede, vurulan araçta herhangi bir silah veya mühimmata rastlanmadı. Bu durum, İsrail'in istihbaratına veya niyetine dair soru işaretleri yarattı.
Orduya "Evleri Arayın" Baskısı Batılı ülkeler, Lübnan ordusundan devlet dışı silahları kısıtlaması için daha agresif adımlar atmasını istiyor.
Ret Kararı: Ordu Komutanı Rudolf Heykel, Yanuh kasabasındaki gerilimi örnek göstererek, Batı'nın "özel mülklerin aranmasına izin verilmesi" talebini reddetti. Cumhurbaşkanı Jozef Aun'a sunulan raporda, adli izin veya mülk sahibinin rızası olmadan arama yapılamayacağı vurgulandı.
ABD ve Avrupa'nın "Güvenlik Mimarisi" Çatlağı UNIFIL'in (BM Lübnan Geçici Görev Gücü) görev süresi sonrası için iki farklı plan masada:
Avrupa (İtalya, Fransa, İspanya): Lübnan hükümetiyle koordineli çalışacak bir BM gücü öneriyor.
ABD Planı: Mavi Hat (Sınır) boyunca 5 kilometre derinliğinde bir tampon bölge oluşturulmasını şart koşuyor. Washington, bu alanda Lübnan ordusu yerine sadece uluslararası güçlerin bulunmasını, ordunun ise Litani Nehri'nin güneyindeki arka hatlara çekilmesini istiyor.
Beyrut'un Tavrı: Lübnan yönetimi, ordunun egemenlik alameti olarak tüm topraklarda bulunması konusunda ısrarcı.
Sınırda Duvar ve Tahkimat
İngiltere: Sınır karakollarını güçlendirme projesi kapsamında Taybe ve Adeyse'deki çalışmaları bitirdi, Marun er-Ras'a odaklandı.
İsrail: İşgal altındaki Salha (Avivim) karşısındaki Aytarun hattında ayrılık duvarı inşasına devam ediyor.
Egemenlik Tartışması ve "Güvenli Bölge" Tuzağı
Siblin saldırısı ve ABD'nin tampon bölge planı, Lübnan'ı hem askeri hem de diplomatik bir mengeneye alıyor.
"Avali'nin Kuzeyi": Kırmızı Çizgi Aşıldı
İsrail'in Siblin'i vurması stratejik bir mesajdır.
Psikolojik Baskı: Çatışmayı sınır köylerinden, görece güvenli sayılan iç bölgelere (Şuf) taşıyarak Lübnan toplumunda "hiçbir yer güvenli değil" algısı yaratılmak isteniyor.
Emel Hareketi Hedefi: Hizbullah yerine müttefiki Emel Hareketi'nin (ve mühimmatsız bir aracın) vurulması, İsrail'in hedef bankasını genişlettiğini ve "lojistik destek" şüphesi duyduğu her unsuru vuracağını gösteriyor.
ABD'nin "Ordusuz" Tampon Bölge Planı
Washington'ın 5 km derinliğindeki alandan Lübnan ordusunu çıkarma isteği, Beyrut için kabul edilmesi zor bir egemenlik ihlalidir.
Güvensizlik: ABD, Lübnan ordusunun Hizbullah ile olan "zımni koordinasyonundan" veya sızmalara göz yummasından endişe ediyor olabilir.
Uluslararasılaştırma: Bölgenin sadece uluslararası güçlere bırakılması, burayı fiilen Lübnan egemenliğinden koparıp, İsrail'in güvenliğini önceleyen bir "güvenlik kuşağına" dönüştürme girişimidir. Bu, 1701 sayılı BMGK kararının ruhuna (Lübnan ordusunun güneye inmesi) aykırı yeni bir statüko dayatmasıdır.
Ordu ile Halkı Karşı Karşıya Getirme Riski
Batı'nın "özel mülkleri arayın" baskısı, Lübnan ordusunu kendi halkıyla (özellikle Güney'deki Şii tabanla) çatışmaya sürükleyebilir.
İç Barış: Ordu Komutanı'nın bu talebi "hukuki gerekçelerle" reddetmesi, aslında ordunun tarafsızlığını ve iç barışı koruma refleksidir. Eğer ordu, Batı'nın talebiyle ev baskınlarına başlarsa, "halkın ordusu" olma vasfını yitirip "Batı'nın jandarması" konumuna düşebilir.
Yorum Yap