Mustafa Şen, Dünya Erdemli Sanayici ve İş Adamları Derneği (DERSİAD) Genel Merkezi'nde "Seçim Üzerine Yapılan Algı Operasyonları" başlıklı bir konuşma gerçekleştirdi.
Türkiye'nin 24 Haziran'da tarihinin en önemli seçimlerden birini yaşadığını belirten Şen, "Bu, Türkiye'de vesayet sistemini bitiren bir seçimdi. Gerek siyaset dışı gerekse militarist askeri sızmalara, vesayetlere açık bir sistemimiz vardı, şimdi o kapandı. Yürütmedeki yetki karmaşası da kapandı." diye konuştu.
Şen, "Bu, Türk tarihinin en önemli olaylarından birisidir. Buradan yeni bir Türkiye doğuyor. Bunu rejim değişikliği olarak yansıtanlar var. Bu rejim değişikliği değil. Rejimimiz Cumhuriyet. Bu hükümet sistemiyle ilgili bir değişiklik." ifadelerini kullandı.
24 Haziran seçimleri bir önceki referandumla birlikte değerlendirildiğinde "rejim değişikliği" şeklinde algı operasyonları yapan bir siyasi ve sosyal kesim ile medya kesimi olduğunu dile getiren Şen, yapılanın devlet modeli değişikliği değil hükümet modeli değişikliği olduğunu söyledi.
Mustafa Şen, bir hükümet modeli olan başkanlık sistemini savunanlar daha sahaya çıkıp sözlerini söylemeden, karşı tarafın algı operasyonlarıyla sahayı zehirlediğini, siyasal ve toplumsal mühendisliğin yanı sıra medya mühendisliği de yaptığını ifade etti.
Şen, "Karşı taraf 'tek adamlığa gidiyorlar', 'padişahlık rejimine gidiyorlar', 'ülkeyi bölüyorlar' şeklinde algı operasyonuyla olayı zehirledi. Daha başkanlık sistemi yeni konuşulurken medya operasyonu da orada başladı." yorumunu yaptı.
- "Medya mühendisliği yapıldı"
24 Haziran seçimleri sürecindeki ittifaklara da değinen Şen, şunları kaydetti:
"Saadet Partisi, Cumhur İttifakı'nda yer alır derken olmadı. 7 Haziran seçimi sürecinde Demirtaş'la bir operasyon yapmaya çalıştılar. Bu operasyonu bu seçimde Temel Karamollaoğlu üzerinden yaptılar. Ve bu operasyon medya üzerinden yapıldı. Burada bir tür medya mühendisliği yapıldı. Saadet Partisi müthiş bir operasyon yedi. Medyanın başardığı en büyük operasyon İyi Parti ve Saadet Partisi cilalamasıydı.
Saadet Partisinin medya tuzağıyla düşürülmüş olduğu operasyon devam ederken, diğer taraftan medya yalanlar üzerine kurulmuş bir CHP söylemine destek verdi, onun mecrasını oluşturdu. Mesela Muharrem İnce'nin cümlelerine bakalım; çoğu ya yalan ya yanlış ya iftira ya çarpıtma ya hakikat perdelemesi. Bir kısım medya da bunu sorgulamadan veriyor. Hakikatı perdeleyen medyanın ve bu medya ile ittifak halinde çalışan bir kısım siyasetçinin temel özelliği hakikatten kopuk olmalarıdır. Bunu Muharrem İnce üzerinden örneklendirebiliriz.
Diyor ki 'Biz geldiğimizde mazotu 3 lira yapacağız.' Mazot çiftçi kayıt sistemindeki çiftçilere zaten 2,35 lira. Ya da '18 yaşına kadar herkes hastaneye ücretsiz gidecek' diyor. Bir kısım medya da bunu olduğu gibi veriyor. Halbuki şu an bu çocuklar zaten ücretsiz gidiyor hastaneye. Ya da 'Yurtdışına öğrenci göndereceğim' diyor. Türkiye zaten gönderiyor. Bu siyaset ya da cehaletle açıklanacak bir şey değil, bu hakikatle bağın olmamasıyla alakalı. Medyanın da muhalefetin de en büyük problemi bu."
Mustafa Şen, Türkiye'nin siyaset, toplum, ekonomi ve güvenlik açılarından birlik ve beraberliğe her zamankinden daha çok ihtiyacı olduğunu dile getirdi.
Şen, "Hakikatten kopuk olanların anlattıkları Türkiye ile gerçek Türkiye'yi, yurt dışından bakan yüreklerden aktaracak örnekler vermek istiyorum. 15 Temmuz konferansı için Brezilya'daydık. Orada El Turco denilen Müslümanlardan bir grubun lideri, 15 Temmuz gecesi eşinin 'Türkiye'de Erdoğan'a karşı darbe oluyor' diye birden feryat etmeye başladığını anlattı. Sonra o 70 yaşındaki kadın demiş ki 'Namaz kılıp secdeye kapanacağım, dua edeceğim, o darbe püskürtülmeden kimse beni secdeden kaldırmasın." 7-8 saat sonra darbenin püskürtüldüğünden emin olduktan sonra kadını "Türkler darbeyi püskürttü, gözün aydın' diyerek kaldırıyorlar.
Madagaskar'da bir imam da 'Tayyip Erdoğan sizin için ne kadar önemli bilmiyorum ama bizim için çok önemli" demişti. Afganistan'daki kadınlar burkalarını neden Türk askerlerinin yanında giyinmediklerini soranlara 'Türk askeri bizim babamız, abimiz, amcamız gibidir' diyor. Tayyip Erdoğan'ın Türkiye'yi getirdiği nokta bu iken, hakikatten kopuk, yalancı, iftiracı, operasyoncu bir kısım medya ve bir kısım siyasetçinin anlatmaya çalıştığı Türkiye bununla taban tabana zıt." ifadelerini kullandı.
