Kurulun, 19 Temmuz 2016 tarihli toplantısına ilişkin yayımladığı toplantı özetinde, finansal koşullardaki sıkılığın devam ettiği vurgulandı.
Son dönemlerde küresel risk iştahında gözlenen artışın, finansal koşullardaki sıkılığı azaltıcı etki yapsa da yurt içi gelişmeler ve sermaye akımlarındaki zayıflama nedeniyle kısa vadede sıkılığın sürebileceği dile getirilen özette, bu çerçevede kredi büyüme hızlarında belirgin bir toparlanma beklenmediği ifade edildi.
Özette, kredilerin ılımlı seyrinde hem talep hem de arz yönlü faktörlerin rol oynadığı aktarılarak, "Son dönem anketlerine göre bankaların kredi standartlarında bir gevşeme olmadığı gözlenmektedir. Yakın dönemde yurt içi gelişmelere bağlı olarak piyasalarda dalgalanmalar yaşanmıştır. Kurul tarafından alınan likidite tedbirleri, piyasalardaki oynaklığı kısmen sınırlamıştır. Piyasalarda yaşanan dalgalanmaların etkilerinin geçici olacağı ve Türkiye'nin sağlam iktisadi temelleriyle dayanıklılığını koruyacağı öngörülmektedir. Bununla birlikte Kurul, finansal koşullardaki sıkılaşmanın kısa vadeli etkilerini dengelemek amacıyla gerekmesi halinde zorunlu karşılıklarda aşağı yönlü bir ayarlama yapabilecektir." değerlendirmesi yapıldı.
İktisadi faaliyetin ılımlı ve istikrarlı büyüme eğilimini koruduğuna işaret edilen özette, tüketim harcamalarının iç talebin sürükleyicisi olduğu, yatırımların göreli zayıf seyrini devam ettirdiği belirtildi.
Özette, şu ifadelere yer verildi:
"Dış talep üzerindeki jeopolitik gelişmeler kaynaklı olumsuz etkilere karşın Avrupa Birliği ülkelerine yapılan mal ihracatı güçlü artış eğilimini korumaktadır. Rusya ile ilişkilerin düzelmesi, yılın son çeyreğinden itibaren dış talebe destek verebilecektir. Bu doğrultuda, önümüzdeki dönemde ihracatın büyümeye olumlu katkı vermeye devam etmesi beklenmektedir. İstihdamdaki istikrarlı artış eğilimi ve ücret gelişmeleri ise gelir kanalı üzerinden iç talebi desteklemektedir. Bu çerçevede, yıl genelinde iktisadi faaliyetin ılımlı bir büyüme sergilemesi beklenmektedir.
Son dönemde yaşanan terör olayları ve yurt içi gelişmeler, özellikle turizm sektörü kanalıyla iktisadi faaliyet üzerinde aşağı yönlü risk oluşturmaktadır. Dolayısıyla turizm gelirlerinin iktisadi faaliyet içindeki payının yüksek olduğu ikinci ve üçüncü çeyrekte ekonomide bir miktar yavaşlama gözlenebilecektir. Nitekim ikinci çeyreğe dair öncü göstergeler bir önceki döneme göre ivme kaybına işaret etmekte, söz konusu eğilimin üçüncü çeyrekte de devam edebileceğine dair sinyaller alınmaktadır. Bununla birlikte yapısal düzenlemeler ve yatırım teşviklerinin de desteğiyle ekonominin istikrarlı büyüme eğilimini sürdüreceği tahmin edilmektedir. Bu çerçevede iktisadi faaliyet üzerindeki risklerin orta vadede dengeli olduğu düşünülmektedir."
- "Enflasyon tahminleri üzerinde yukarı ve aşağı yönlü riskler bulunmakta"
Özette, dış dengedeki iyileşme sürmekle birlikte kısa vadede cari işlemler açığında sınırlı bir genişleme gözlenebileceği vurgulandı.
Enerji fiyatlarındaki düşüşün gecikmeli etkilerinin halen cari dengeyi olumlu etkilemeye devam ettiği bildirilen özette, kredilerin ılımlı seyri ve ticari krediler lehine değişen kompozisyonun da cari dengedeki iyileşmeyi desteklediğinin altı çizildi.
Özette, ekonominin mevcut büyüme kompozisyonunun iç talep kaynaklı olması ve turizm sektöründeki yavaşlamanın gelecek dönemde cari dengedeki iyileşme eğiliminin yavaşlayabileceğine işaret ettiği aktarıldı.
Bununla birlikte yıl boyunca cari açığın makul ve öngörülebilir düzeylerde kalacağı belirtilen özette, şu görüşler paylaşıldı:
"Enflasyon tahminleri üzerinde yukarı ve aşağı yönlü riskler bulunmaktadır. Yakın dönemde döviz kurunda gözlenen hareketler, maliyet kanalından enflasyon üzerinde yukarı yönlü risk oluşturmaktadır. Ayrıca son dönemde bütçe harcamalarında gözlenen artışın bütçe dengesi üzerindeki etkisini telafi etmek için yapılabilecek olası kamu fiyat/vergi ayarlamaları yılın sonlarına doğru enflasyonu yukarı yönlü etkileyebilecektir. Öte yandan yakın dönemde yaşanan yurt içi gelişmeler güven kanalı ve turizm sektörü üzerinden talep ve enflasyon üzerinde aşağı yönlü riskler oluşturmaktadır. Kurul, enflasyon görünümünü etkileyen gelişmeleri yakından takip ederek fiyat istikrarını tesis etmek için gerekli politika önlemlerini alacaktır.
Son yıllarda yaşanan önemli dış şoklara rağmen uygulanan politika çerçevesi enflasyon ve enflasyon beklentilerindeki bozulmayı sınırlı seviyelerde tutabilmiştir. Ancak gelinen noktada fiyat istikrarına ulaşıldığını ifade etmek mümkün değildir. Enflasyon hedeflemesinde elde edilen on yıllık tecrübe, enflasyonla mücadelenin ortak bir çaba gerektirdiğini göstermiştir. Dolayısıyla enflasyonun yüzde 5 hedefine kalıcı olarak indirilebilmesi için yapısal unsurlar dikkate alınarak bütün kurumların üzerine düşeni yapması önem taşımaktadır. Bu çerçevede Gıda Komitesi kapsamında yapılan çalışmalar değerli bir örnek teşkil etmektedir. TCMB, önümüzdeki dönemde bu çabaların daha da derinleştirilmesine katkıda bulunmak amacıyla enflasyon dinamiklerinde yapısal konuların irdelenmesi üzerine kapsamlı çalışmalar yapacaktır."
Özette, küresel finans piyasaları ve sermaye akımlarındaki yüksek oynaklığın devam ettiğine dikkat çekildi.
Son dönemde risk iştahında bir miktar artış gözlense de küresel büyümeye dair endişelerin ve küresel para politikalarına ilişkin belirsizliklerin devam etmesinin, oynaklığı beslediği dile getirilen özette, sıkı para politikası duruşunun, temkinli makroihtiyati politika çerçevesi ve 2015 yılı Ağustos ayında yayımlanan yol haritasında belirtilen politika araçlarının etkili bir şekilde kullanılmasının ekonominin küresel şoklara karşı dayanıklılığını bir ölçüde artırdığı kaydedildi.
- "Maliye politikası ve vergi düzenlemeleri yakından takip edilmekte"
Özette, yurt içi gelişmelerin küresel oynaklıkla birlikte ortaya çıkması durumunda oluşabilecek piyasa dalgalanmalarının finansal koşullar üzerinde ilave sıkılaştırıcı etki yapabileceği aktarıldı.
Kurulun küresel ve yurt içi piyasalardaki gelişmeleri yakından takip ederek elinde bulundurduğu zengin araç setiyle gerekli dengeleyici tedbirleri alacağı vurgulanan özette, "Kurul tarafından son dönemde alınan para politikası kararlarının sadeleşme süreci kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir. Sadeleşme ile nihai olarak amaçlanan, dar ve simetrik bir koridor uygulamasının hayata geçirilmesi ve fonlamanın tek bir faizden yapılmasıdır. Sadeleşmenin, aktarım mekanizmasının etkinliğine katkıda bulunacağı değerlendirilmektedir. Bu nedenle para politikasının sadeleşme sürecinin makul bir zaman diliminde sonuçlandırılması planlanmaktadır. Sadeleşmenin hızı ve zamanlaması, enflasyon ve finansal istikrarı etkileyen gelişmelere bağlı olacaktır." değerlendirmesi yapıldı.
Özette, maliye politikasına ve vergi düzenlemelerine ilişkin gelişmelerin enflasyon görünümüne etkileri bakımından yakından takip edileceği bildirildi.
"Para politikası duruşu oluşturulurken mali disiplinin korunacağı ve yönetilen/yönlendirilen fiyatlarda öngörülmeyen bir artış gerçekleşmeyeceği varsayılmaktadır." ifadelerine yer verilen özette, maliye politikasının söz konusu çerçeveden belirgin olarak sapması ve bu durumun orta vadeli enflasyon görünümünü olumsuz etkilemesi halinde para politikası duruşunun da güncellenmesinin söz konusu olabileceği belirtildi.
Özette, son yıllarda mali disiplinin sürdürülmesinin Türkiye ekonomisinin olumsuz dış şoklara karşı duyarlılığını azaltan temel unsurlardan biri olduğunun altı çizildi.
Küresel belirsizliklerin yüksek olduğu mevcut konjonktürde bu kazanımların korunarak daha da ileriye götürülmesinin önem taşıdığı aktarılan özette, "Mali disiplini kalıcı hale getirecek ve tasarruf açığını azaltacak her türlü tedbir, makroekonomik istikrarı destekleyecek ve uzun vadeli kamu borçlanma faizlerinin düşük düzeylerde seyretmesini sağlayarak toplumsal refaha olumlu katkıda bulunacaktır." görüşü de paylaşıldı.
(Son)