Kalın, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde yapılan Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı devam ederken açıklamalarda bulundu.
Toplantıda güvenlik konusunun iç ve dış güvenlik olmak üzere iki başlık şeklinde ele alındığını söyleyen Kalın, bu doğrultuda Milli Savunma Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı ve MİT Başkanlığının sunumları olduğunu belirtti.
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank'ın da Türkiye'de kullanılan ürünlerdeki millilik oranıyla ilgili bir sunum yaptığını ifade eden Kalın, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar'ın iç ve dış tehditlerle ilgili detaylı bilgi verdiğini aktardı.
Kalın, "Türkiye'nin Suriye'de olsun, Irak'ta olsun diğer bölgelerde olsun terör tehditlerine karşı kararlılıkla mücadeleye bundan sonra da devam edeceğini özellikle vurguladılar." diye konuştu.
Milli Savunma Bakanlığından bir heyetin Rusya'ya gittiğini anımsatan Kalın, "Özellikle güvenli bölge, İdlib ve diğer konuları ele almak üzere Rus tarafıyla da bu temaslarımız yoğun bir şekilde devam ediyor, önümüzdeki günlerde de devam edecek." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, dün katıldığı bir programda "14 Şubat'ta Soçi'de yapılacak zirveye katılacağını" ifade ettiğini hatırlatan Kalın, "Bu zirvede de bildiğiniz gibi o mekanizma daha önce kurulmuştu, özellikle Suriye, İdlib ve Astana sürecini etraflı bir şekilde ele alacağız. Burada tabii güvenli bölge meselesi de önem arz ediyor. Bunu hem Amerikalılar ile hem Ruslar ile hem diğer paydaşlarla yani İranlılar ile ve diğer paydaşlarımızla da konuşmaya devam ediyoruz." bilgisini aktardı.
- Güvenlik ve dış politikanın önemli başlıklarından
Konunun güvenlik ve dış politika gündemlerinin önemli başlıklarından biri olmaya devam ettiğini vurgulayan Kalın, "Sayın Trump'ın çekilme kararından sonra Amerikan yönetiminin askeri birimlerinin bu konuda birtakım planlamalar yaptığını biliyoruz. Biz de bildiğiniz gibi burada bazı heyetleri kabul ettik." diye konuştu.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun bu konunun takibi için yarın ABD'ye gideceğini ve oradaki Türkiye-Suriye koordinasyon toplantısına katılacağını dile getiren Kalın, orada da özellikle güvenli bölge meselesinin detaylı bir şekilde ele alınacağına değindi.
Bu konuda temel beklentilerinin Türkiye'nin milli güvenliğini teminat altına alacak adımların atılması olduğuna işaret eden Kalın, şöyle devam etti:
"Burada oluşturulacak güvenli bölge '30-35 kilometre' gibi rakamlar telaffuz edildi biliyorsunuz, bunu ne şekilde, hangi modalitelerle sahada ne tür askeri varlıkla yapacağımız konusunda biz birtakım ilkeler açıkladık. Bu bölgenin kontrolü Türkiye'de olmalıdır, bir başka gücün kontrolünde olmamalıdır çünkü yine Sayın Cumhurbaşkanımızın da ifade ettiği gibi geçmişten edindiğimiz tecrübelerle bu bölgeyi de güvence altına alabilecek tek gücün Türkiye ve Türk Silahlı Kuvvetleri olduğuna biz inanıyoruz. Bugüne kadar Cerablus bölgesinde olsun, Afrin ve İdlib bölgesinde olsun Türkiye Cumhuriyeti'nin ilgili bütün birimleri, askeri, istihbari birimleri herkes için güvenliği sağlayabilecek imkan ve kabiliyetlere sahip olduğunu zaten göstermişti.
Dolayısıyla Münbiç'te ve Fırat'ın doğusunda da benzer bir modelin uygulanması için bizim temel beklentimiz, bu bölgenin kontrolünün Türkiye'de olması. Bunun SDG başlığı altında ya da PYD-YPG gibi terör örgütlerine bir kalkan, bir kamuflaj olmasına Türkiye asla müsade etmeyecektir. Bu tür fikirler düşünenler varsa bunlardan sarfınazar etmelerini tavsiye ederiz çünkü bu konuda biz son 1-1,5 yılda birçok oyalama taktiğiyle karşı karşıya kaldık, bizim bu terör örgütüne, PKK'nın Suriye'deki uzantılarına karşı kararlılığımız son derece nettir."
- "Mevzu gündemimizde"
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve MİT Başkanı Hakan Fidan'ın da sunumlarında bu konulara değindiklerini dile getiren Kalın, "Bu mevzu gündemimizde olmaya devam edecek. Gerek Amerikalılar ile gerek Ruslar ile bu konudaki müzakerelerimizi sürdüreceğiz ama dediğim gibi bu bölgeden Türkiye'ye dönük herhangi bir tehdidin, terör riskinin tekrar husule gelmesine asla müsaade etmeyeceğiz. Bu konuda son derece kararlı olduğumuzu bir kez daha vurgulamak istiyorum." şeklinde konuştu.
Kalın, toplantıda ekonomiyle ilgili konuların da ele alındığını vurgulayarak son dönemlerde piyasalarda sakin bir seyrin işlediğini, kur bazında önemli bir pozitif istikrarlaşmanın gerçekleştiğinin görüldüğünü ifade etti.
Turizm gelirleri noktasında Türkiye'nin parlak bir yıl yaşadığını ve bu gelirlerin arttığını bildiren Kalın, şunları kaydetti:
"Bir diğer önemli gösterge de özellikle dış ticaret hacminde yaşanan büyüme yani hem ihracatta hem turizmde eş zamanlı olarak yaşadığımız olumlu gelişmeler var. Ocak ayı itibarıyla da ticaret hacmimiz yüzde 6,3'lük bir artış gösterdi ki bu Türk sanayicisinin, üreticisinin dünya pazarlarına erişiminin ne kadar giderek güçlendiğini, arttığını bir defa daha gösteriyor. Bu çerçevede hükümetimiz KOBİ'lere ve diğer firmalara üretim noktasında desteklerini devam ettirecek."
Hazine ve Maliye Bakanlığının koordinasyonunda ilgili bütün bakanlıkların sanayiciye, üreticiye farklı destek paketleri açıklamaya devam ettiğine dikkati çeken Kalın, bunun 2019 yılında da devam edeceğini, semerelerinin görülmeye başlandığını belirtti.
Ekonomi konusunda bir diğer önemli başlığın da enflasyonla mücadele olduğunu anımsatan Kalın, rakamın daha aşağılara çekilmesi için bir dizi tedbirin hayata geçirildiğini bildirdi.
Bununla ilgili Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankasının da yaptığı açıklamalar bulunduğunu aktaran Kalın, "Özellikle yıl sonu itibarıyla 14,6 gibi bir rakama ulaşılması bu yıl içerisinde, 2020 yılında ise enflasyon hedefinin yüzde 8,2 olarak belirlenmesi ekonomimizin bünyesinin ne kadar güçlü olduğunu da bir kez daha gösteriyor." dedi.
- "Türkiye için IMF yılları geride kalmıştır"
"Türkiye'nin seçimlerden sonra IMF'ye gideceğine" dair birtakım rivayetlerin dolandırıldığını gördüklerine işaret eden İbrahim Kalın, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Ne iş çevrelerimiz ne vatandaşlarımız bu rivayetlerin hiçbirisine itibar etmesinler lütfen. Bunlar tamamen Türk ekonomisiyle ilgili algıyı bulandırmaya dönük algı operasyonlarıdır. Bu operasyonların nereden yapıldığını da az çok tahmin ediyoruz, nerelerden geldiğini de görüyoruz. Bunları izlediğimizi de bir kez daha ifade etmek isteriz. Altını tekrar net bir şekilde çizmek isterim ki Türkiye'nin IMF ile hiçbir şekilde ne seçimden önce, ne de seçimden sonra bir teması, ilişkisi, yeni bir süreci söz konusu bile değildir. Türkiye için IMF yılları geride kalmıştır. Bu konuda kimse herhangi bir yanlış düşünce içerisinde olmasın."
- Çipras'ın ziyareti
Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras'ın yarın Türkiye'ye resmi ziyarette bulunacağını hatırlatan Kalın, Çipras'ın, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay ile görüşeceğini daha sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından kabul edileceğini söyledi.
Yunanistan ile yoğun bir gündemleri bulunduğunu bildiren Kalın, "Sayın Çipras'ın buraya gelmeden önce bugün Anadolu Ajansına yaptığı açıklamalar memnuniyet verici, bu yaklaşımlarının pozitif ve iyi niyetli olduğunu göstermektedir. Yarınki görüşmelerin de biz bu çerçevede gerçekleşeceğine inanıyoruz." ifadesini kullandı.
- "Akdeniz'de oldubittiye göz yumulmayacak"
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar'ın sunumlarında bir konunun altını çizdiklerini aktaran Kalın, şu bilgileri verdi:
"Türkiye gerek Ege'de, gerek Akdeniz'de, gerekse Karadeniz'de egemenlik haklarından doğan temel haklarını savunmak için bugüne kadar gösterdiği kararlı tutumu bundan sonra da göstermeye devam edecektir. Kim tarafından gelirse gelsin özellikle Doğu Akdeniz'de bir oldubittiye Türkiye'nin göz yummayacağını herkesin bilmesi gerekir. Zira Akdeniz'in bir barış denizi haline gelmesi, kaynakların eşit ve adil bir şekilde bulunması, çıkartılması ve paylaşılmasıyla mümkün olabilir. Şu veya bu gerekçeyle özellikle Kıbrıs Rum tarafının belli ülkelerle yaptığı anlaşmalar çerçevesinde defacto durumlar yaratmaya çalışmasının beyhude bir çaba olduğunu bir kez daha ifade etmek isteriz. Türkiye bunları asla kabul etmeyecektir."
Türkiye'nin uluslararası hukuk çerçevesinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile bir dizi anlaşma imzaladığını aktaran Kalın, "Enerji Bakanlığımız da bildiğiniz gibi bugün Doğu Akdeniz'de Kıbrıs'ın etrafında kendisine tahsis edilen bölgelerde de arama çalışmaları yapmaktadır, yakında sondaj çalışmalarının başlayacağını da öngörüyoruz. Bu çalışmalar devam edecektir. Türkiye'yi tabiri caizse Antalya Körfezi'ne hapsetmeye çalışan yaklaşımların bizim açımızdan kabul edilebilir olmadığını bir kez daha ifade etmek istiyorum." değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Ürdün Kralı 2. Abdullah'ı ağırladığını ve Ürdün'ün, iyi ilişkilerin bulunduğu kardeş, dost bir ülke olduğunu anımsatan Kalın, "Özellikle hem ikili ticari ilişkilerimiz, serbest ticaret anlaşmasının yeniden tesis edilmesi, Filistin meselesi ve diğer bölgesel konular Suriye başta olmak üzere etraflı bir şekilde burada ele alındı. Ürdün ile bu yakın temaslarımızı bundan sonra da devam ettireceğiz." diye konuştu.
Suriye'deki gelişmelere değinen Kalın, şunları kaydetti:
"Münbiç yol haritasının uygulanmasıyla ilgili çağrımızı buradan tekrar etmek istiyorum, Amerikalı yetkililerle bu konuyu uzun bir süredir müzakere ediyoruz. Şu ana kadar aslında bu anlaşmanın çoktan ya da yol haritasının çoktan hayata geçirilmiş olması gerekirdi. Oyalama taktiklerinin kimseye bir faydası olmayacaktır. İki müttefik olarak, iki NATO üyesi ülke olarak artık bu Münbiç yol haritasının ivedilikle daha fazla gecikme olmadan hayata geçirilmesi hem ikili ilişkilerimiz, hem bölgenin güvenliği, hem de Suriye'deki süreç açısından büyük önem arz ediyor. Sayın Dışişleri Bakanımızın yarın yapacağı ziyarette de bu konu etraflı bir şekilde ele alınacak ama Sayın Cumhurbaşkanımızın iradesinin, Türkiye Cumhuriyeti'nin beklentisinin de bu yol haritasının bir an önce uygulanması olduğunun altını özellikle çizmek istiyorum."
(Sürecek)