Birleşmiş Milletler (BM) İnsani İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Mark Lowcock, Afrika'nın Sahel bölgesindeki sorunların derinleştiği konusunda uyarılarda bulundu. Lowcock, Paris Siyasi Bilimler Akademisi öğrencilerine yaptığı sanal konuşmada, Sahel bölgesindeki sorunların artarak tehlikeli bir noktaya geldiğini belirtti.
Lowcock, bölgedeki kritik duruma dikkat çekerek, Sahel'in çeşitli sorunlarla karşı karşıya olduğunu vurguladı. Bu sorunların arasında çatışmalar, güvensizlik, yetersiz yönetim, geri kalmışlık, yoksulluk, demografik baskılar ve iklim değişikliği bulunmaktadır. Ayrıca, bölgede çiftçilerle çobanlar arasında sınırlı kaynaklar nedeniyle yaşanan çatışmaları terörist ve aşırılıkçı grupların kışkırttığına da değindi.
Sahel Bölgesindeki Sorunlar
Lowcock'un konuşmasında öne çıkardığı önemli konulardan biri, bölgedeki organize suç örgütlerinin etkisi oldu. Özellikle kaçakçılık şebekelerinin şiddeti ve doğal kaynakların sömürülmesi konusunda uyarılarda bulunan Lowcock, bölgenin giderek karmaşık bir hal aldığını ifade etti.
Ayrıca, Sahel'de faaliyet gösteren terör örgütlerinin bölge için ciddi bir tehdit oluşturduğunu belirten Lowcock, aşırılıkçı grupların bölgedeki güç boşluğundan faydalandığını ve DEAŞ'ın etkilerinden ders çıkardığını aktardı. Boko Haram gibi grupların yanı sıra Mali, Burkina Faso ve Nijer'de faaliyet gösteren diğer grupların artışına da dikkat çekti.
Lowcock'un konuşmasında ayrıca iklim değişikliğinin Sahel bölgesi üzerindeki etkilerine de değinildi. Bölgenin dünya ortalamasından daha hızlı ısındığını belirten Lowcock, bu durumun geçim kaynaklarını olumsuz yönde etkilediğine işaret etti.
İklim Değişikliği ve İnsani Yardım
Lowcock'un ifadelerine göre, Sahel bölgesindeki doğurganlık oranının dünya genelinde en yüksek olduğu bilgisi de paylaşıldı. Bu durumun, bölgedeki ekonomik ve insani sorunları daha da derinleştirdiği belirtildi. Lowcock, sadece insani yardımın bu sorunları çözmekte yetersiz kaldığını ve kalıcı çözümler üzerinde çalışılması gerektiğini vurguladı.
Lowcock, son olarak ulusal ve uluslararası kamu politikalarının sorunların kökenine odaklanmak yerine sadece yüzeydeki belirtileri ele aldığını belirtti. Bu durumun uzun vadeli çözümlerin önünde engel oluşturabileceğine dikkat çekti.
