Dolar

32,5104

Euro

34,9320

Altın

2.437,02

Bist

9.716,77

İran Yahudileri...

İran, Müslüman bir ülke olarak İsrail'den sonra Ortadoğu'da en çok Yahudi nüfusa ev sahipliği yapan ülkeler arasındadır. İran’daki mevcut Yahudi nüfusu hakkındaki tahminler farklı olsa da birçok kaynak tarafından 25 bin kadar olduğunu tahmin edilmektedir.

14 Yıl Önce Güncellendi

2011-09-12 16:05:15

İran Yahudileri...


Fazıl Duygun / TIMETURK
 

İranlı Yahudiler, Pers İmparatorluğu veya İran Yahudiliğiyle tarihî bağlara sahiptir. Yahudilik, İran’da ibadet edilen en eski dinlerden biri olan ve Kitab-ı Mukaddes zamanlarına kadar uzanan bir tarihe sahiptir. Kitab-ı Mukaddes’teki İşya, Danyel, Ezra, Nehemiah’ın bölümleri, günlükler ve Eshter, Pers’deki Yahudilerin hayatını ve tecrübelerini anlatan referanslar içerir. 

Bugün İran Yahudileri kavramı, daha çok İran’dan gelmiş Yahudileri refere etmek için kullanılmaktadır, ancak, değişik ilmî ve tarihî metinlerde bu kavramın daha çok, değişik Pers-Farsî dilleri konuşan Yahudileri belirtmek için kullanılırdı. İsrail’deki Persliler-Farslar ( neredeyse hemen hemen hepsi Yahudidir.) Persim (“Farsî” mânâsındadır) olarak belirtilir. İran’daki Yahudiler (ve genellikle Yahudi halkı) dört umumi kavramla anlatılır. Bunlar: En uygun tabir olarak addedilen Kalîmi, daha az şeklî fakat doğru olan Yahudi veya Pejmanî, kendiliğinden Yahudileri refere eden İsrail ve laf atmak gibi saldırı amaçlı olan ve bir çok Yahudi tarafından menfî sözler olarak addedilen, Jood veya Johod (bizdeki Çıfıt-Çev.) kavramlarıdır. 

İran’daki mevcut Yahudi nüfusu hakkındaki tahminler en aşağı 11 bin, en fazla 40 bin derken, birçok kaynak tarafından 25 bin kadar olduğunu tahmin edilmektedir. Dikkate değer nüfusa sahip yerler, Tahran, İsfahan(1200) ve Şiraz’dır. Tarihî olarak Yahudiler, İran’ın birçok şehrinde hayatını sürdürdü ve İran anayasa ve hukuk bünyesi tarafından korundu.  İran, herhangi bir Müslüman ülke olarak büyük bir Yahudi nüfusa ev sahipliği yapmaktadır ve İsrail’den sonra, Orta Doğu’da en çok Yahudi nüfusa sahip bir ülkedir. 

İran’daki Yahudi tarihinin başlangıcı, Kitab-ı Mukaddes’e kadar gider. Kitab-ı Mukaddes’teki İşya, Danyel, Ezra, Nehemiah’ın bölümleri, günlükler ve Eshter, Fars’daki Yahudilerin hayatını ve tecrübelerini anlatan referanslar içerir. Pers kralları, Yahudilerin tekrar Kudüs’e dönmelerine ve Tapınağı yeniden inşâ etmelerine izin ve imkân vermeleriyle, güvenilirdir. Tapınağın yeniden inşâsı, Pers kralları Cyrus(Sirus), Dairus(Dayrus) ve Artaserxes’in emrine göre etkilenerek, şekillenmiştir ( Ezra 6:14). Bu büyük olay, milattan önceki son 6. asırda, Yahudi tarihinde vuku bulmuş en büyük hadisedir ki, o zamanlar, Fars’ta, müesseseleşmiş ve tesirli bir Yahudi topluluğu vardı. 

Fars’a göç etmiş olan Yahudilerin çoğu, kendi topluluğu içinde yaşadı. Fars Yahudi topluluğu, yalnızca İran’ın eski Yahudi topluluklarını değil (20. asrın ortalarına kadar mevcuttu), Afganistan, Azerbaycan, Kuzey Hindistan, Kırgızistan, Pakistan, Tacikistan, Türkmenistan ve Özbekistan’daki Yahudileri de kapsar. Bazı Yahudi toplulukları, diğer Yahudi topluluklarından izole edildi,  Yahudi topluluklarının birbirleriyle olan belirli ilişkilerinden daha çok, Fars Yahudileri, bir lisanî veya coğrafî uygunluk meselesi oldukları için, bu sınıflandırma İran Yahudilerine kadar yayıldı. Pers İmparatorluğunun zirve noktasında, Yahudiler toplam nüfusun yüzde 20’sini oluşturdu. 

Britannica Ansiklopedisine göre, “Yahudiler, Ermeniler gibi, dinî, etnik ve lisanî kimliklerini korudukları, M.Ö. 6. asırda Babil’den Çıkışlarına ulaşabilmek için, İran’da miraslarının izini sürmektedir.” Fakat, Kongreler Kütüphanesi, İran Ülke çalışması, bunca asır sonra, İran Yahudilerinin, fizikî, kültürel ve lisanî olarak Yahudi olmayanlardan pek bir farkının kalmayacağını ifade etmektedir. İran Yahudilerinin ezici bir çoğunluğu anadil olarak Farsça konuşmaktadır, küçük bir azınlık ise Kürtçe konuşur. 

Bugün, İran Yahudilerinin en büyük grupları İsrail ve ABD’de bulunmaktadır. 1993’te, ikinci nesil İsraillilerin de dahil olduğu, 75.000 İran Yahudisi, İsrail’de yaşıyordu.  ABD’de, özellikle, Los Angeles sahası ve New York, Great Neck’te yaşayan 100.000 İran Yahudisi bulunmaktadır. Bunlardan, Los Angeles’ta yaşayanların çoğu, Westside-Batıyaka- daki Beverly Hills, Brentwood, Santa Monica, Westwood, Tarzana and West L.A, semtlerinde yaşayan üst sınıfla komşudur. İran Yahudileri, Beverly Hills’ın en az yüzde ellisini ve yüksek okullardaki öğrencilerin de üçte birini oluşturur. Ayrıca, Batı Avrupa, Kanada ve Avustralya’da daha küçük İranlı Yahudi toplulukları mevcuttur. Çok sayıda İranlı Yahudi gruplar, eski zamanlardan beri ayrıdır. Onlar şimdi, Buhara Yahudileri, Dağ Yahudileri gibi farklı topluluklar olarak tanınmaktadır. Bununla birlikte, doğrudan İslâm’a veya Bahaî inancına dönmüş birkaç bin kişilik İran Yahudisi  bir nesil de var. 

Dilleri:

Bir çok İran Yahudisi  standart Farsçayı konuşur, ancak zamanla bir çok Yahudi dili, toplukla rabıta kurmuştur. Bunlar şu dilleri ihtiva eder: Dzhidi(Farsî Judeo); Buhari( Buhari-Judeo); Judeo-Gulpaygani; Judeo-Şirazî, Judeo-Hamedanî, Caharî – Juhuri dili( Judeo- Tat) 

İran’daki Yahudilerin Eğitimi

1996 yılında Tahran’da, çoğunlukla Yahudilerin gittiği fakat Yahudi kurallarının kaldırıldığı üç Yahudi okulu vardı. Okul müfredatı, İslâmî ve  Fars’daki Tanak’dan oluştuğu düşünülen, Yahudiliğin Kutsal kitabı, Tevrat, Peygamberler ve kutsal İbranî yazıtlarıdır. Ozar hatorah örgütü, Cuma günleri İbranîce derslerine girmektedir. 

Prensip olarak, bazı istisnalar dışında,  Yahudi dinî ibadetlerinin yerine getirilmesinde, çok az bir sınırlama veya müdahale vardır, bununla birlikte, son zamanlarda Yahudi çocuklarının eğitiminde daha fazla zorluklar olmaktadır. Söylendiğine göre hükümet, Yahudi ibadetleri için gerekli olduğunu tanıyarak, İbranice eğitime izin vermektedir. Bununla birlikte, İran hükümeti, pratikte İbranicenin öğretilmesini zorlaştırarak, İbranice metinlerin dağıtılmasında, kuvvetli şekilde cesaret kırıcı olarak davranmaktadır. Bunun yanında, hükümet, Cumartesi günleri, Yahudilerin Şabat günü, eğitim sistemindeki diğer okullara uygunluk göstermek için, bazı Yahudi okullarının açık kalmasına ihtiyaç duymaktadır. Çalışmanın belli çeşitleri (yazarak veya elektrikli aletler kullanarak, Şabat günü Yahudi kanunlarını ihlâl etmek gibi), okulların bu şekilde düzenlenmesi ihtiyacı dinlerinin temel ibadetlerine bağlı ve hem de okula gitmek isteyen dikkatli Yahudilerin işlerin zorlaştırmaktadır. Cumartesi günü, Yahudi çocukları okula gitmeye zorlanarak resmen artık, Yahudilerin şabat günü olarak tanınmamaktadır. 

Büyük Siyrus(Cyrus) ve Yahudiler

Milattan Önce 6. asır süresince 3 defa, eski Yahudi Krallık’ının Yahudileri (İbranîler), Nabukednezar tarafından Babil’e sürüldüler. O zaman yaşanan bu üç ayrılık Jemeriah (52:28-30) anlatılmaktadır. İlk sürgün, Kudüs Tapınak’ının kısmî olarak yağmalandığı ve birçok önemli şehrin yok edildiği, M.Ö. 597 yılında, Jehoiachin zamanındaydı. 7 sene sonra, (Zedekiah saltanatında) sayısı artan taze bir Yahudi varlığı vücud buldu; şehir yerle bir edildi ve ardından daha fazla sınır dışı etmeler başladı. Nihayetinde, beş sene sonra Jeremiah, 3. esareti yazdı. Babil’in, Pers (İran) Achaemenid İmparatorluğu tarafından devrilmesinden sonra, Büyük Siyrus, Yahudilere yerleşik oldukları topraklara dönme izni verdi(M.Ö.537). 40 Binden fazla Yahudinin gittiği söylenmektedir. Meselâ: Jehoiakim; Ezra; Nehemiah ve Yahudiler. Cyrus ayrıca, Babil ve Asurîler idarelerinin aksine, Yahudilere, kendi dinî ibadetlerini özgürce yerine getirebilmelerine izin verdi.

Cyrus (Sıyrus) İkinci tapınak’ın, birincisiyle aynı yerde yeniden inşâ edilmesi emrini verdi ancak ömrü inşaatın tamamlanmasına yetmedi. Pers İmparatorluğu’nda (Cambyses’in düzeninde kısa bir süre yaşadıktan sonra) Büyük Dairus, iktidara geldi ve tapınağın tamamlanması emrini verdi. Bu tamamlama işi, ağırbaşlı Konsüllerin ve Haggai ve Zekeriya peygamberlerin nasihat ve uyarlarıyla yerine getirildi. Tapınak, esaret altında geçirdiği 20 yıldan fazla bir süre sonra, M.Ö 515 baharındaki kutsama törenleri için hazırdı. 

Haman ve Yahudiler

Tanak’taki Ester Kitabına göre, edilen asil Agagite ailesinden gelen Haman, Kitab-ı Mukaddes’te, M.Ö. 6. asırda, muhtemelen ( Büyük Dairus’un oğlu) Xerxes’in zamanında yaşadığı tesbit edilen Pers Kralı Ahasuerus idaresi altındaki imparatorluğun bir veziriydi. Haman ve karısı Zereş, eski Pers’teki bütün Yahudileri öldürmek için bir tuzak hazırladı. Ancak, Kraliçe Eshter bu plânı açığa çıkarttı. Neticede, Haman ve 10 oğlu asılarak, idam edildi. Eshter Kitabı’ndaki hadiseler, Kurtuluş günü olarak kutlanmaktadır. 

Partian Dönemi

( Partiyan kelimesi Latince Parthia’dan, Eski Farsçada Parthava’dan gelir. Parthia, kuzey doğu İran’da, Arsacid Hanedanlığının yönettiği, Partiyan (Parthian) İmparatorluğunun hakimiyeti altındaki yerdir. çev)

Yahudi kaynakları;  tam ismi “Partia”nın mevcut olmadığı, Partian etkisinden bahsetmez. Ermeni Prensi Sanactores hakkında, Arcasides kraliyet sarayının “Küçük Chronicle- Günlüğün” de, Aleksandr’ın haleflerinden biri i olarak bahsedilmektedir. Öteki Asyatik prensler arasında, Yahudileri sempati duyan Roma nüshaları; burada Arsaces belirtilmemekle birlikte, Arsaces’e dahi ulaştı.  (I Macc. Xv.22). Ardından uzun bir süre geçmeden, Partho-Babil ülkesi, bir Yahudi prensinin ordusu tarafından çiğnendi; Suriye kralı Antiochus Sidetes, I. Hyrcanus’la ortak hareket ederek, Partiyanlara karşı yürüdü ve müttefik orduları Zab (Lycus) Nehri kıyısında, Partiyanları geri püskürttüğünde (M.Ö.125), Yahudilerin Şabatı ve Haftalar ziyafeti için, orduya 2 gün durma emri verdi. M.Ö. 40 yılında, Yahudi kralı II. Hyrcanus, Partiyanların eline düştü ve Partiyan geleneğine göre, tekrar idareci olmasın diye, kulaklarını kestiler. 

Babil Yahudilerinin, sürgüne gönderilen ve İsrail topraklarını tamamen özgürleştirecek Hyrcanus için bir yüksek hahamlık makamı kurmak niyetinde oldukları görünüyor. Fakat ters bir şey oldu ve Judeanlar, en yüksek hahamlığa, Babil Yahudileri tarafından sevildiğini göstermek için Ananel isimli bir Babilliyi aldı. Babilliler dinî meselelerde hâlâ, gerçektende bütün bir diaspora olarak, İsrail Vatan’ın bağımsızlığına yönelik iyi dileklerle doluydu. Babil Yahudileri, Bayramlar için Kudüs’e hacca gitti. 

Partiyan İmparatorluğu, derebeylik sistemi üzerine, gevşek bağlarla şekillendirilerek bina edilmiş dayanıklı bir İmparatorluktu. İmparatorluk üzerinde,  merkezîleştirilmiş sert yönetimin belirgin yokluğu, tıpkı yağmacı bir Yahudi devletinin yükselişi gibi (Bkz, ANilai ve Asinai ), kendi vergilerine dayanıyordu. Arsacid hanedanının hoşgörüsü, efsanevî birinci Pers hanedanın Akamenidler (Achamenid) gibiydi. Bu Adyain’deki (Aiabene)küçük bir grup Partiyan derebeyinin Yahudiliğe geçişini gösteren dikkate değer bir hadisedir. Bütün bu misâller ve diğerleri sadece Partiyan krallarının toleransını değil, ayrıca Partiyanların, Yahudileri, önceki imparator Büyük Siyrus’un(Cyrus) bir mirası olarak gördüklerinin de bir delilidir. 

Kendinden nefret ettiren Romalıların, , Babil Yahudileri,  Kardeşleri Judeanlara birlikte 9. Roma İmparatoru Vespasyan’a karşı savaşmak istedi. Ancak Romalıların, Partiyanlara karşı giriştiği bu savaş 13. Roma imparatoru Trajan zamanına kadar devam etti. Bu büyük ölçüde, Romalıları da, Babil’inde efendisi yapmayan Babil Yahudilerinin isyanına borçluydu.  Philo, ülkede ikamet eden Yahudilerin çoğunun, Kudüs’ün yıkımından sonra göçeden kalabalıklardan meydana geldiğini söylemektedir. Roman valisi Petronius’un idaresi altında olukları için, Kudüs’te yaşayan olan Yahudiler, Kudüs’ün düşüşüyle birlikte Yahudilik için bir siper olan Babil’deki Yahudilerin yardımını aradı. Bar Kochba isyanının çökertilmesi şüphe yok ki, Babil’deki Yahudi mülteci sayısını arttırdı.

Romalılarla-Partiyanlar arasında devam eden savaşta Yahudiler, tapınaklarını yıkan Romalılardan her sebeble nefret etti ve kendilerini koruyan Patriyanların tarafını tuttu. Muhtemelen bu, Babil Yahudileri tarafından icra edilen hizmetlerin ve özellikle de Davudî sarayın,  tanınmasıydı ve Partian krallarını, Sürgün prenslerin terfi edilmesinde ikna olmalarını sağladı. Böylece, Resh Galuta gibi gerçek prenslerin itibarı, o zaman kadar sadece vergi toplayıcı prenslerden daha da önemli oldu. Böylece Yahudilerin birçok mevzusunun çözülmesinde merkezi bir otorite sağlandı hem de içişlerinde rahatsızlık verici bir gelişmenin de önüne geçildi.

İran Yahudileri 2'yi okumak için tıklayınız!

Haber Ara