Dolar

32,5309

Euro

34,9239

Altın

2.438,07

Bist

9.716,77

Siyasetçilerden kaç kişi tankın üzerine çıkmıştı?

8 Yıl Önce Güncellendi

2016-08-25 11:25:59

Siyasetçilerden kaç kişi tankın üzerine çıkmıştı?
İslam ve Müslüman düşmanlığının yanında ülkemizin kalkınmasını ve tam bağımsızlığını istemeyen hasta ruhlu Nemrut  F. Gülen son yüzyılların en büyük katliamını yaptı/yaptırdı. Bu deli ve şizofren kişi yıllar önce üst akıl emperyalistler tarafından yetiştirilen ve içimizde hem Müslüman hem de Türk olarak yaşamış bir mahluktur. Kıt aklıyla darbe yapmak istedi. Kölesi durumunda olan bazı siyasi, bürokrat, askeri ve sivillerden oluşan unsurlarını 15 Temmuz Cuma akşamı devleti bölme ve halkı katletmek için ileriye sürdü. Ama büyük bir yenilgiylehüsrana uğradılar.
 
Darbe girişiminin olduğu gece aslında bir dönüm noktasıdır. Toplumda darbeye destek veren hainler, bekle gör diyen fırsatçılar ile devletin gerçek sahibi olan ve darbeye canıyla karşı duran kahramanlar olarak üç sınıf oluştu. Bu kahramanların hiçbirinin dünyevi beklentisi yoktu. Tek gayeleri ülkelerini alçaklara ve emperyalist köpeklere meze etmemekti. Din, Vatan, Millet, Namus ve Hürriyet adına sokak, cadde ve meydanlara çıkarak cuntacılara karşı durdular. Onlarla gurur duyuyoruz.
 
Ellerinde silah, yüzlerinde örtü ve üzerlerinde etek değil mertçe ve yiğitçe sadece Allah'a güvenerek ölüm saçan tankların ve panzerlerin üzerine çıktılar. Halkı organize eden kimse yoktu. Spontane  başlayan halk hareketi daha sonra ülkenin başkomutanı ve ilk seçilen cumhurbaşkanı sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın “Meydanlara inin” talimatıyla halk kitleler halinde meydanları doldurdu. Bu talimattan önce halk bireysel olarak tepkisini vermek için cuntacılara engel olmaya başlamıştı.
 
TRT'den korsan “Yurtta Sulh” darbe bildirisi okundu. Ankara'da bulunan siyasiler parlamentoya çağrıldı. Gidenleri tebrik ediyorum. Ama gitmeyip pusuda saklanan milletvekillerini lanetliyorum. İşin garip tarafı darbeye karşı koymadıkları halde sonunda kazanan halk olunca utanmadan en hararetli demeç ve konuşmaları da onların yaptıklarına şahit olduk. Pes doğrusu...
 
Partilere sızmış FETÖ'cüler hemen temizlenmeli
Parlamentoda olanlar gerçekten büyük tehlike atlattı. TBMM'ye F-16 uçaklarından 10 bomba atıldı. Bunlardan 3'ü binaya isabet etti. Adalet bakanı Bekir Bozdağ konuşma yaparken meclis bombalandı. Sığınağa gitmek isteyenlere ve Meclis başkanı sayın İsmail Kahraman'a  seslenen Bozdağ,” Korkup sığınağa gitmeyelim, gerekirse burada ölelim” diyerek cesursa bir duruş sergiledi. Sığınağa gitmeyen ve kürsüyü terk etmeyenleri de tebrik ediyorum.
 
Merak ediyorum meclis içindeki ve dışındaki vekillerin kaçı halkla birlikte meydana indi, kaç siyasetçi şehit oldu veya yaralandı? Siyası partilerin önde gelen isimlerinden kaç kişi tankın üzerine veya altına yattı? Bu konuda elimizde gerçek bir istatistik olmamakla birlikte sayının oldukça az olduğunu biliyoruz. Böyle bir eylemde bulunan kişiler kamuoyu tarafından biliniyor. Ancak nispeten tehlike geçtikten sonra siyasilerin “Vatan nöbetlerinde” ortalıkta gözükmek için oldukça yalakalık pardon “gayret” sarf ettiklerini gördük.
 
FETÖ'cü Haşhaşi tayfası devlete sızmak için siyasi partileri basamak yaptığını hepimiz biliyoruz. Sadece iktidar partisinde değil muhalefet partilerinin hemen hepsinin karar alma mekanizmalarında bulunuyorlar. Şimdi bu kripto ve vatan hainlerinin kurum, kuruluş ve siyasetten ayıklanması gerekiyor. İlk önce Ak Parti'den başlamak gerekiyor. Milletvekilleri,Belediye başkanları ve daire başkanları mevkilerinde onlarca FETÖ'cü ajan var. Bunlar temizlenmeden rahatladık diyemeyiz. 
 
Halkın geneline yakının cuntaya karşı olması sevindirici bir durumdur. Parti ve grup gözetilmeden halkımız ülkesi için ikinci kurtuluş savaşını verdi. En önde siyasilerin ve iş adamlarının olması beklenirdi. Ama olmadı. Bozdağ mecliste destan yazarken halkın yardımıyla ele geçirilen tankın üzerine çıkan Şamil Tayyar halka hitap ederken kabalağın arasında gördüğü ATO eski başkanı Sinan Aygün'ü tankın üzerine davet ederek birlikte halka seslendiler. Metin Külünk gibi ömrünü cuntacılarla mücadelede geçiren dava adamı ile TRT'nin işgal edildiğini duyan Süleyman Soylu da TRT'yi kurtarmaya koşan ender yiğitlerden biri olduğunu belirtmeliyim. Bir kısım siyasetçi cuntacılara karşı direnirken bir kısmının yurt dışında hatta ABD'de olduğu da bilenen bir gerçektir. 
 
Diyanet görevlileri darbecilerin kabusu oldu
Burada ismini zikretmediğim birkaç vekil daha cuntacılara kafa tutmak için meydanlara inmiş olabilir. İlk etapta tepkisini verenlere haksızlık olmasın. Onlarda birer kahramandır. Sayın Abdullah GülAhmet Davutoğlu, Başbakan Binali YıldırımNuman Kurtulmuş gibi bazı siyasiler televizyondan askerlere seslendiler. “Kimden emir alıyorsanız, dinlemeyin, kışlanıza dönün” diye talimat verdiler. Yapılanın hukuksuz ve TSK'nin emir komuta zinciri içinde olmadığına dikkati çektiler.   
 
Siyasilerin konuşmaları halka güven verdi. Ancak onlar konuşmamış olsalar da halk için değişen fazla bir şey olmayacaktı. Siyasilerden önce halk sokağa inmişti ve cuntacılara dur demeye başlamıştı. Halkın bu şanlı direnişine Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez ve teşkilat mensuplarının katılması darbecilere vurulan en büyük balyoz oldu. Camilerden sürekli Sela okunmaya başlandı. FETÖ'cü şeytanlar çılgına döndü. Daha da hırçınlaştı. İçindeki şeytan harekete geçerek etrafa rastgele ateş açarak onlarca kişinin şehadetine ve yaralanmasına sebebiyet verdiler.
 
Bu darbe girişimin gizli kahramanlarından olan cami imam ve müezzinlerini unutmamak gerekir. Birçoğu ölüm tehlikesi atlattı. Onlarca cami minaresi kurşunlandı. Bir kaçı ise ayyaş ve din düşmanı tarafından tartaklandı. Ama o görevliler yaptıkları işin ne kadar ulvi ve önemli olduğunu bildikleri için bedbahtlara aldırış etmeden cihad aşkı ve şuuruyla durmadan Ezan ve Sela okumaya devam ettiler. Tüm yurtta manevi bir hava oluştu. Şehit olmak için halk tanka, helikoptere ve uçağa kafa atmaya kalkıştı.
 
Yaşlısı ve gencinde oluşan öz güven ve korkusuzluk cuntacıların kabusu oldu. Allah bu halkın gönlüne sonsuz bir güç ve kahramanlık hissi verdi. Haşhaşi tayfası ile ABD, İtrail, Mısır ve AB ülkeleri de hüzünlendi. Onlar darbenin olacağını, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın katledileceğini ve ülkemizin bölünmesini beklerken karşılarında devletiyle bütünlenmiş bir halkı görünce perişan oldu zavallılar (!) Ama erken pes etmediler. Sabah saatlerine kadar beklediler. 04.00 olunca FETÖ'cü Haşhaşilerin korkarak kaçtıkları, halk ve güvenlik birimlerince yakalananların donsuz teşhir edildiklerini görünce cuntayı telin etmeye başladılar.
 
PKK, DAEŞ ve DHKP-C şeytan üçlüsü sahaya sürüldü
Başta ABD ve diğer emperyalistlerin üzülmesiyle birlikte bizdeki bazı siyasiler ve çıkar grupları da çok üzüldü. Açıklamalarını sabaha doğru yaptılar. Hala bir umutları vardı. Allah'ın yardımıyla bu halk onların planlarını bozdu. Ülkemiz bölünmekten, işgalden ve iç savaştan kurtuldu. Bizi korkutmak, yıldırmak, huzuru bozmak ve uluslararası rekabetten uzak tutmak istediler. Bunun için içimize sızmış olan vatan hainlerini kullandılar. Bunların hepsinin kandırılmış olduğuna inanmıyorum. Geneline yakının Nemrut Gülen gibi kripto ve içimize sızmış ajanların olduğuna inanıyorum.. 
 
Allah ve insanlık düşmanı FETÖ çapulcuları başarılı olsaydı aralarında bizlerinde olduğu milyonlarca masum vatandaşımız infaz edilecekti. Bebek katili PKK'nin Suriye'deki uzantısı PYD ile Ermeni leş kargaları sınırdan içeri girecekti. ABD'nin yaptığı plan gereği DAEŞ teröristleri Suriye'den çekilerek topraklarımızda üs kuracaklardı. Emperyalistlerin emrindeki kukla cunta rejimiyle Sevr'den daha kötü yüzyıllık antlaşmalar yapılacaktı.
 
Hedeflerine FETÖ ile ulaşamayan şerefsizler şimdi de Elazığ, Van ve Gaziantep gibi illerimizde PKK ve DEAŞ gibi çakallarla saldırmaya başladı. Bu taşeron terör örgütlerine yakında DHKP-C'de katılabilir. Ben bunlara şeytan üçlüsü diyorum. Bu millet nice Bizans oyununu bozduğunu iyi bilen Haçlı ve Siyonist zihniyet kazanamayacağını bildiği halde piyonlarını sahneye sürüyor. Allah'ın izniyle başaramayacaklar! 
 
Bu halkın ve devletin şimdiye kadar garip ve gurebaya yapmış olduğu yardımların yüzü suyu hürmetine Allah'ın yardımı yetişti. Halkta ve güvenlik birimlerinde aniden bir şuur ve tarifsiz bir vatan sevgisi belirdi. Dedelerimizin kurtuluş savaşında verdiği çetin mücadelenin anlamı daha net anlaşıldı. Bu şuuru veren Rabbe şükürler olsun. 
 
 
https//:twitter.com/aslanbalci1

Haber Ara