Dolar

42,5284

Euro

49,6258

Altın

5.777,46

Bist

11.000,01

Değerlerimize değer veren diziler

1 Ay Önce Güncellendi

2025-11-09 12:13:02

Yusuf Sarıkaya

Fırsat buldukça dizileri takip ederim. Ciddi ve izlediğime değdiğine inandığım olursa sürekli takip etmeye çalışırım. Bunlardan birisi de altıncı sezona başlayan ve seyircileri ekranlara kilitlediğine inandığım Gönül Dağı dizisidir. Dizinin 191. Bölümü bambaşkaydı. İçinde çocukluğunu yaşayamayanlar, çocuklarına babalık yapamayanlar, varlık içinde çok kıymetli değerlerin yokluğunu yaşayanlar. Buna mukabil dayanışma içinde değerlerine sahip çıkmanın güzellikleri karşılıklı işlenmiş dizide. Her bölümü harika olan bu dizinin 191.si bambaşkaydı.

Mucitlerin hayatı, aileler arasında dayanışma, birbirinin derdiyle dertlenme, sevinci ile sevinme her bölümde olduğu gibi bu bölümde daha da öne çıkarılmış. Abdullah dedenin olgun ve birleştirici rolü büyüklerin toplumdaki yerini ortaya koyuyor. Minibüsçü Sefer'den, çaycı Rıfat'a, Sanatçı Selami'den, belediye başkanı Münir ve Seyfettin'e müthiş bir toplum dayanışmasını görüyoruz bu bölümde. Taner ve eşi öğretmen Selma, tamirci Veysel ve eşi Cemile, hangi meslekte olduğu bilinmeyen, yazar mı, mucit mi olduğu tam belli olmayan Ramazan ve eşi Asuman'a mutlu bir aile örneği ortaya koyuyor. En sağlam kalemiz, acı günlerde tatlı günlerde sığınağımız sıcacık yuvamız ailemizin örselendiği, değer kaybına uğradığı bir dönemde bunların hatırlatılması çok önemlidir. Çocukların da yer aldığı diziler çok kıymetlidir bence. Çünkü aile çocukla şenlenir.

Süleyman Bey'in para kazanma hırsı uğruna çalışanlarına, çocuklarına yaptığı haksızlıkların rüyasına girmesi ve kendini sorgulaması ile başlayan pişmanlık hali ve hatalara pişman olmanın; pişman olacak hatalar yapmamanın şifresini veriyor. Çocuklarının başarılarını dahi göremeyecek kadar iş kolik baba ve marka hediyelerle gönül almayı marifet bilen bir anlayışın nelere mal olduğu görülüyor. Hepsi bencil ve şımarık, bir türlü mutlu olamayan zengin çocukları olarak yetişenlerin çocuklarını da aynı şekilde yetiştireceği doğal olarak ortaya çıkıyor.

Taner'in şirket yönetim başkanlığını kazandığı halde kendisini iftiralarla hapse attıran Leyla'ya devretmesi çatışmaya son veren davranış olarak günümüzde unutulmaya yüz tutan fedakârlığa örnek teşkil ediyor. İçlerinde kin ve nefret, haklı veya haksız olduğuna bakmadan kazanma hırsı ile yetişen Taylan ve Leyla'nın şok geçirmesine neden oluyor. Çünkü böyle bir şeyin onların hayat anlayışında yeri yoktur. girmemiş.

Süleyman Bey'in sağlığında mezarını kazdırması ve “her canlının ölümü tadacağı” gerçeğini söylemesi Çetin'i sarsıyor. Çünkü dünyevileşmenin tuzağına düşenlerin bir örneği olan Çetin, ölümü babasına yakıştıramıyor. Ama Süleyman Bey derin bir pişmanlıkla hayata veda etmenin eşiğine gelmiş görünüyor. Bu hal de önemlidir. Çünkü yaptığı yanlışlara devam ederek ve pişmanlık duymadan ölen az değil aramızda.

Öğretmenin çocuklara toplumun en önemli kurumu olan aile ile ilgili ödev vermesi, çocukların anne ve babaları ve dedeleriyle mutlu aile fotoğrafları çektirmeleri çok önemli. Evlerinin maketlerini yapmaya teşvik etmesi, Sosyal Yardımlaşma ve Aile Bakanlığı'nın yarışma düzenlediğini duyurması da ayrı bir önem arz etmektedir.

Esra ile Çetin'in karşılaşması, Esra'nın tesadüf, tevafuk ayırımı yapması, Çetin'in Esra'nın duasına tanık olması, kendisiyle birlikte diğer insanlara da dua etmesine şaşırması bencil yetişmiş birinin anlamlandırmasının zorluğu anlamlı bir şekilde vurgulanıyor. Esra'nın babasının Çetin'i görünce gösterdiği tepkiye “babacığım insanlara karşı peşin fikirli olma kim bilir içlerinde ne cevherler vardır diyen sen değil miydin?” Hatırlatması babasının da kızına güven duyması önemli bir incelikti.

Leyla'nın çocuğunun olmaması konusunda babasını suçlamasının yanında Süleyman Bey'in eski çalışanı Şeref'ten helallik istemesi ve karşılaştığı acı gerçek O'nu yıkmaya yetiyor. “Yirmi yıldan sonra sen ne yüzle geldin? Sen niye geldin buraya?” soruları yüzüne çarpıyor. “Senin bir anlık öfken benim hayatımı mahvetti.” Yanıtı Süleyman Bey'de soğuk bir duş almasına sebep oluyor.

Kısacası ailenin önemi, yardımlaşma, iyilik yarışına girme, fedakârlık, ahiret hayatına vurgu, ölümün hatırda tutulması, pişmanlıklar, dayanışma ruhu, büyük aile teması, öfkenin açtığı derin yaralar güzel bir dille ifade edilmiş. TRT ve ilgilileri, filmin senaristi, rejisi, oyuncuları ve tüm ilgilileri tebrik ederim.

Yusuf SARIKAYA/Timeturk

Tüm Yazıları

Haber Ara