Fransa'da 300 civarında yazar ve siyasetçi, Kur'ân'dan bazı âyetlerin çıkarılması kampanyası başlattı.
Gürûh bunlar! Bu gürûhun arasında, Fransa eski Cumhurbaşkanı Sarkozy de var!
Bu gürûhun, Kur'ân'dan bazı âyetlerin çıkarılması kampanyası başlatmalarının gerekçesi, “Kur'ân'da Yahudi düşmanlığı ve şiddet içeren âyetler olduğu” iddiasıymış!
KUR'ÂN, KİMSENİN YAZ-BOZ TAHTASI DEĞİLDİR. ONU İNDİRENİN KORUMASI ALTINDADIR!
Önce şunu söylemek gerekiyor burada: Kur'ân, kimsenin yaz-boz tahtası değildir. Kimse Kur'ân'la kafasına göre, heva ve hevesine göre oynayamaz!
Kur'ân, sonsuza dek Allah'ın koruması altındadır. Bunu kafanıza yazın.
Bunlar, İncil'le keyiflerine göre oynadılar! Protestanlık diye sahte bir din icat ettiler. Tanrı'yı hayatlarından uzaklaştırdılar. Kendilerini tanrılaştırdılar. Sonra da keyiflerine göre İncilleri paçavraya çevirdiler!
Önüne gelen İncil yazmaya başladı: Feministler, keyiflerine göre İncil yazmaya başladı!
Eşcinseller, keyiflerine göre incil yazmaya başladı!
Ateist papazlar, kafalarına göre İncil yazmaya başladı!
Aynı şeyi Kur'ân'a yapacaklarını sanıyorlar!
Beyinsiz bunlar, diyeceğim ama hafif kalır bu!
İslâm nefreti, hücrelerine kadar nüfûz etmiş, kompleksli, ikiyüzlü aşağılık yaratıklar bunlar!
İSLÂM'DAN NEFRET EDİYORLAR; ÇÜNKÜ İSLÂM BARBARLIKLARINI GÖSTEREN BİR AYNA İŞLEVİ GÖRÜYOR!
İslâm'dan nefret ediyorlar; çünkü İslâm, onların ne denli ikiyüzlü, barbar, sömürgeci, emperyalist olduklarını gösteren bir ayna işlevi görüyor Batılılar için!
Tarihte, başka dinlere, kültürlere, medeniyetlere hayat hakkı tanıyan yalnızca İslâm oldu. Kur'ân'ın inşa ettiği dârülislâm, aynı zamanda herkes için, bütün dinler için darüsselâm (sulh ve selâmet yurdu) oldu.
Tarihte başkalarına, başka dinlere yalnızca İslâm hayat hakkı tanıdı, Kur'ân'ın, “Bir insanı öldüren bütün insanlığı öldürmüş gibidir; bir insanı dirilten bütün insanlığı diriltmiş gibidir” mübarek âyetinin emri gereğince.
Batılılar, Endülüs'ü tarihten sildiklerinde, Engizisyon mahkemeleri kurdular, “Hıristiyan olmayanı yakarız” dediler! Hıristiyan olmayan Yahudileri, Müslümanları kitleler hâlinde katlettiler, cayır cayır yaktılar ya da sürgün ettiler.
Yahudilere ve Hıristiyanlara Osmanlılar kucak açtı.
Niçin?
Kur'ân'ın ilkeleriyle yönetilen Osmanlı, insanlığın güven adası olduğu için.
Aynı zaman dilimlerinde, Fatih, 1463'te Bosna'yı fethettiğinde, bir emanname yayınladı ve “Hıristiyana, Yahudiye dokunanı ‘yakarım', karşısında beni, yani Osmanlı'yı bulur!” dedi.
Yine Batılılar, bütün dünyayı sömürgeleştirirken, bütün kültürlerin, medeniyetlerin kökünü kazırken, Luther, “7 maddelik Yahudileri imha planı” hazırlarken, Yahudileri fırınlarda yakarken, Kur'ân'ın emriyle hareket eden Osmanlı'da ve diğer Müslüman coğrafyalarda Yahudilere ve başkalarına sadece Müslümanlar hayat hakkı tanıdılar.
Niçin?
Kur'ân'ın ilkeleriyle yönetilen başta Osmanlı olmak üzere, diğer bütün Müslüman coğrafyalardaki Müslüman devletler, her inançtan ve kültürden insan için yegâne güven adası olduğu için.
Hıristiyanlar, Haçlı saldırıları sırasında Kudüs'ü işgal ettiklerinde sadece Müslümanları değil Yahudileri de kılıçtan geçirdiler kitleler hâlinde! “Kudüs, kızıla boyandı”, diye yazar tarihçiler.
Öyle bir aşağılık insan tipi vardı ki Haçlılarda, Müslümanları “şiş kepap yapıp yediklerini” de yazar tarih kitapları!
Ama Selahaddin, Kudüs'ü fethettiğinde, aslâ intikam duygusuyla hareket etmedi.
BATILILARIN SON ÇIRPINIŞLARI BUNLAR: BİZ GELİNCE, ONLAR DEFOLUP GİDECEKLER...
Batılıların Hz. Peygamber'den sonra Kur'ân'ı hedef tahtasına yatırmaları, emperyalist, barbar geçmişlerini hatırlatan İslâm'ın yeniden tarih sahnesine çıkmasından korkmalarından kaynaklanıyor.
Şu ân yakın gelecekte, Müslümanların toparlanmaları zor gibi gözükse de, zulme sadece Müslümanların direniyor olmaları, yine Budizm'in, Hinduizm'in, Taoizm'in fosilleştilmesine rağmen İslâm'ın kaynaklarının sapasağlam duruyor olması ve Müslümanların zamanla kurucu kaynaklarının ışığında yeniden toparlanmaları ihtimali bile Batılıların kâbus görmelerine ve İslâm'ın kaynaklarını tanınamaz hâle getirme pespayeliği sergilemelerine yetiyor!
Her zaman söylediğim gibi, Batılılar, şunu çok iyi biliyorlar: Biz gelince, onlar defolup gidecekler! Bizim gelmemizin yegâne yolu, Kur'ân'ın diriltici ruhunu ve âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberimizin (sav) herkese kol kanat gerici merhamet ufkunu karartmaktan, Müslüman kitleleri Kitap'tan ve Peygamberimizin sünnet-i seniyyesinden uzaklaştırmaktan, yani İslâm'ı protestanlaştırarak hayattan kovmaktan geçiyor!
Ama başaramayacaklar!
Bunlar kâbus dolu son çırpınışları olacak inşallah.
Allah, kitabını koruyacak, çilesini dolduran mazlum Müslümanların önünü açacak lütfu ve keremiyle...
İşte burada Türkiye, orta ve uzun vadede, yeniden kurucu, kilit rol oynayacak...
O yüzden önümüzdeki süreçte Türkiye bütün Batı dünyasında ürpertici bir şekilde hedef tahtasına yatırılacak. Bunu bir kenara yazın. Yazın çünkü İslâm dünyasını yalnızca Türkiye ayağa kaldıracak Allah'ın izniyle. Buna bir Yemenli, Güney Afrikalı inanıyor ama biz inanmıyorsak, bizde bir sorun var demektir.
Ama sonuçta, bütün bunlar, bizim, silkinip kendimize gelmemize yol açacak inşallah.