Yönetmeliğe göre, ailelerin çocuklarının Din Bilgisi dersine girmesini istemediklerini belirten bir dilekçeyi okul idaresine vermeleri gerekiyordu bu dersten muaf olabilmek için. Okuduğum ortaokul, orta ve üst kesim bürokrat çocuklarının çoğunlukta olduğu bir okul olduğu için, pek çok aile muafiyet isteyebilmişti, bu yüzden derse giren öğrenci sayısı oldukça azdı yanlış hatırlamıyorsam.
Liseyi ise daha muhafazakâr bir semtte okuduğumdan olsa gerek, dersten muaf olan hiçbir öğrencinin varlığını hatırlamıyorum. Okulda pek çok Alevi arkadaşım vardı mesela, onlar da bizimle birlikte derse girerlerdi. Zaten Alevîlik öyle rahatça, çekincesizce ilan edilebilen bir kimlik de değildi. Sonuçta seçmeli de olsa, zorunluymuş gibi işlerdik Din Bilgisi dersini. Öğretmenimiz çok sevilen bir insandı, bu da onun etkisini birkaç misli arttırıyordu. Ama mesela Alevi arkadaşlarım ne düşünürdü hocamız hakkında, onlar da severler miydi benim gibi bilmiyorum. Demek ki hiç konuşmamışız kendi aramızda, belki de çekinmişlerdi, evet büyük ihtimalle çekinmişlerdi konuşmaktan.
1982 Anayasasıyla birlikte Din Bilgisi dersleri Ahlak dersleriyle birleştirilerek, zorunlu hale getirildi. Bu uygulama askeri zihniyetin dayattığı ideolojik bir uygulama olduğu için, etkili bir karşı çıkış sergilenemedi o günlerde. Solcular ve Aleviler ya can derdindeydiler, ya da mahkeme kapılarında hak aramaya çalışıyorlardı.
Muhafazakâr kitle ise, zorunlu din dersleri konusunda yekpare bir tavır göstermedi, farklı görüşlere sahip oldu. Kimisi hiç yoktan iyidir diyerek, dersin muhtevasını vs. pek önemsemeden dersin zorunlu hale gelmesinden memnuniyet duydu. Kimisi içeriğini çok yetersiz bulduğu için, beğenmedi. Ancak o günden bu güne genel anlamda din derslerinin zorunlu olmasına karşı etkili bir itirazı dile getiren herhangi bir grup olmadı. Belki imam hatip liselerine yönelik baskılar da, böyle bir itirazın gündemleşmesini engelledi.
Ülkenin görece demokratikleşmesine paralel olarak, son birkaç yıldır, radikal ya da demokrat Müslümanlardan, bu anlamda beklenen itirazlar yükseliyor.
Ben de zorunlu din derslerinin, bu dersin çocuklarına verilmesini istemeyen ailelerin taleplerini karşılamak açısından kaldırılmasından yanayım. Bu ülkede Sünni Müslümanların çocuklarına dini anlayışlarını ve pratiklerini öğreteceği pek çok imkân var artık. Bu yüzden okulda bu dersi almamanın önemli bir mahrumiyet doğuracağını düşünmüyorum.
Ancak, özellikle öğrencilerin varlığın anlamı konusundaki sorgulamalarının yoğunlaştığı bir döneme denk gelen orta öğretimin ikinci yarısında, sosyolojik ve antropolojik anlamda din olgusu üzerinde durmak; dünya üzerindeki dinler, inanışlar, ibadet anlayışları ve pratikler hakkında bilgi vermek, yararlı olabilir diye düşünüyorum.
Böyle kapsamlı ve eşit mesafe ilkesine dayanan bir “Din Bilgisi” dersi müfredatının, gençler için en azından daha heyecan verici olacağından eminim. Onların daha bilinçli ve gerçekten “seçen” bireyler haline gelmelerinden korkmuyorsak eğer, bu adımı atmalı ve geri çekilmeliyiz.
Star
Yorum Yap