Bu yıl gözüme çarpan ilk farklılık, tesettür otelinin tesettürsüz hatta askılı, mini etekli, şortlu misafirlerinin sayısındaki şaşırtıcı artış oldu. Bir kısmı tesettürlü ailelerin kızları ya da gelinleri anlayabildiğim kadarıyla, bir kısmı ise mâaile açık. Hallerinde, tavırlarında böyle bir ortamda bulunmaktan kaynaklanan herhangi bir “yadırganma” ya da “rahatsızlık” emaresine rastlanmıyor. Demek ki envai çeşit tesettürlü kadın içinde mini etekli olmayı onların burunlarından getiren kimse yok.
İster istemez Fazıl Say’ın o endişe dolu gözleri geliyor aklıma. Kızımı da alır, buradan giderim diye tutturuşu. Bence hayatı medyadan, facebooktan takip etmeyi bırakıp, korkularının üzerine gitsin. Mesela buraya gelsin birkaç günlüğüne. Korkularından haz almak ve onları siyaseten kullanmak yerine, onların reel dünyadaki karşılığını merak ederek yüzleşmek ve hatta kurtulmak istiyorsa, bunun yolu öncelikle elindeki Cumhuriyet gazetesini bir kenara bırakarak hayata karışmaktan geçiyor. İnsanlara dokunmaktan, belki bir kahvede aynı masayı paylaşmaktan, sakallı bir adamın dükkânından alışveriş etmekten, başörtülü bir kadınla otobüste yan yana oturmaktan geçiyor. Gerçek hayatın içinde, hala öcülerden korkan o “Cumhuriyet” çocuğunu büyütmekten geçiyor.
Otelde büyük çoğunluk oruç tutuyor ama tutmayan yetişkinler de var. Yemek herkese açık ortamlarda yenebildiği için, oruç tutmayanların gizli kalma şansı yok. Oruç tutanlar içinde belki yadırgayanlar vardır ama herhangi bir şekilde rahatsız edildiklerini sanmıyorum. Herkes kendi halinde, istediği gibi tatilini yapıyor.
Kadınların tesettür biçimleri de -Sencer Bey’in kulakları çınlasın- epeyce çeşitlilik arz ediyor. Tek tük siyah harmanili ya da çarşaflı hanımın yanı sıra, uzun pardösülü hanımlar da var ama sanki onlar da azınlıktalar. Büyük çoğunluk, kendilerine yakıştırdıkları çeşitli stillerdeki etekler ve pantolonlar üzerine başörtülerini yine çeşitli şekillerde bağlıyorlar. Çok şık ve abiye olanlar da var, sıradan ve sade olanlar da. Bu gün sabah namazını kadınlar bölümünde cemaatle kılarken, arka saftan önümdeki kadınların rengârenk, kimileri simlerle ışıl ışıl başörtülü başlarına bakarak, bana ayrı ayrı birer güzellik olarak görünen bu başların kimilerine “müstekreh, mürteci birer sıkma baş” olarak görünmesindeki farklılığı garipsemekten kendimi alamadım.
Burada yanından geçtiğim hiçbir masada siyaset konuşulduğunu duymuyorum. İnsanlar belki de dinlenmenin ilk şartı olarak siyaseti gündem dışına çıkarmayı tercih ediyorlar. Zaten televizyon izleyen pek kimseyi de görmüyorum. İnsanlar denizde, havuzda, futbol sahasında, tiyatroda, bahçede zaman geçiriyorlar. Muhabbet ediyorlar, çay içiyorlar, animasyon izleyip müzik dinliyorlar. Bu tesettür otelinin diğer seküler tatil mekânlarından tek farkı, içkinin bulunmayışı ama mescidin bulunuşu olarak özetlenebilir. Bir de tabi ki muhafazakâr ölçüleri gözetmeye çalışan bir eğlence anlayışını zikredebiliriz.
Günlerdir- nazar değmesin- bu kadar kalabalık bir ortamda rastlanması muhtemel olan herhangi bir tartışmaya, atışmaya denk gelmeden, huzur içinde tatil yapabilmek önemli bir şans doğrusu. Bu tatilden hatırlayacağım en ilginç anım ise sağır dilsiz iki genç kızın işaret diliyle birbirlerine anlattıkları şeylere katıla katıla gülmeleri oldu.
Onları böyle gülerken görebilmek ne büyük mutluluk!
Star
Yorum Yap