Dolar

42,7229

Euro

50,0554

Altın

5.932,83

Bist

11.302,80

Silah aşkımızın hazin sonuçları

17 Yıl Önce Güncellendi

2010-05-14 09:50:00

Silah aşkımızın hazin sonuçları

Arada sırada ABD’de, birinin çıldırıp okul veya sınıf tarayarak bir sürü insanı öldürdüğüne dair haberlerin şokunu yaşadığımız olmuştur.

Geçen yıl Mardin Bilge Köyü katliamıyla bunun bir benzerini ülkemizde de yaşadık ve bu olayın pek çok yönünü konuştuk. Konuştuğumuz şeyler arasında özellikle koruculuk sisteminin kaldırılması önemli bir yer tutuyordu. Aradan bir yıl geçti, henüz bu yönde atılmış bir adım yok.

İçinde bulunduğumuz hafta bütün dünyada “Silahlı Şiddete Karşı Küresel Eylem Haftası” olarak kutlanıyor. Ülkemizde bireysel silahlanma sorunu ne yazık ki gündemimizde çok az yer işgal ettiği için, belki çoğumuzun böyle bir sorundan da, böyle bir haftadan da haberimiz yok. Silah sevmekle övünen meşhur insanlarımızın varlığı, çok izlenen dizilerimizin ve bunların gençler için rol modeli konumunda olan kahramanlarının silahla olan ilişkileri maalesef işleri daha da zorlaştırıyor. Burada müessif bir olayda oğlunu kaybeden Nazire Dedeman’ın öncülüğünde kurulan Umut Vakfı’nın çalışmalarını minnetle anmak istiyorum. Kendisini 2003 yılında düzenlenen Cedaw Sivil Toplum Forumu sürecinde tanımıştım. O günden beri de Vakfın sitesine üye olarak, e-bültenlerini mümkün olduğunca düzenli bir biçimde izlemeye çalıştım. Vakıf, ülkemizde bireysel silahlanmaya dair pek çok konuyu ele almakta, pek çok vakanın bireysel silahlanma ile ilişkisini ortaya koymakta ve Mecliste bu konuda hazırlanan kanun tasarılarına müdahil olmaktadır.

Geçen günkü yazımda dile getirdiğim polislerle yaptığımız eğitim çalışmasında, yemek sırasında sohbet ettiğimiz ve silah ruhsatı veren birimde çalışan polis arkadaşın yakınmaları tam da bu konuyla alakalıydı. Silah edinme konusunda büyük bir talebin olduğunu, ruhsat için gerekli sağlık raporunun kolaylıkla alınabildiğini, ruhsat verdiği pek çok insan hakkında ciddi endişeleri bulunduğunu ancak yeni yasa tasarısıyla bu işin zorlaştırılmak yerine kolaylaştırılmaya çalışıldığını söylemişti duyarlı arkadaş. Ben de bu konuştuklarımız üzerinden meseleyle ilgilenirken, ilgili haftaya da denk gelmiş oldum.

Aman ne olacak, biz silah seven bir milletiz diyenlerdenseniz, aşağıdaki sayılar üzerinde bir kez daha düşünmenizi öneriyorum.

Dünyada 875 milyon silahın kullanımda olduğunu ve bu silahların %74’ünün sivillerin elinde olduğunu biliyor musunuz?

Ülkemizde 2.5 milyonu ruhsatlı olmak üzere, bu rakamın en az üç katı ruhsatsız silah mevcut. Yani Her 10 kişiden 1’inde, her 3 evden 1’inde ateşli silah bulunuyor.

Neden her 3 evden birinde silah var diye merak ettiyseniz, işte bir açıklama: Bakırköy Psikiyatrik Tedavi ve Araştırma Merkezi tarafından yapılan bir araştırmaya göre, Türkiye’de silah ruhsatı almak için başvuranlardan %23,6’sı “evde bulunsun” diye; %16,7’si merak-hobi niyetiyle, %35’i ise iş riski sebebiyle silah edinmek istiyor.

Peki silah nasıl bir şey, tabiri caizse “çekmecede durduğu gibi duruyor mu?”

Hayır maalesef durmuyor. Çünkü Türkiye’deki cinayetlerin %60’ında ateşli silah kullanılıyor.

Uzmanların verdiği bilgilere göre silaha kolay ulaşılabilir olmak cinayet, intihar gibi olayların her an meydana gelmesinin en önemli nedeni. Evde silah bulunması ev halkından birinin cinayet, intihar, kaza gibi nedenlerle ölmesi riskini %41 arttırıyor.

Peki ya trafik?

Sıkı durun! Silahla işlenen her 10 cinayetten 1’i trafikte gerçekleşiyor.

Araçlarda ateşli silahların bulunması, meydana gelen öfke patlamaları sonrasında ölüm ve yaralamalarla sonuçlanan suçları arttırıyor.

Manzara gerçekten vahim değil mi?


Star

Yorum Yap

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
SON VİDEO HABER

Gece hesabından 60 bin TL kredi çekildi, banka kusurlu bulundu

Haber Ara