Dolar

42,7229

Euro

50,0554

Altın

5.932,83

Bist

11.302,80

İşsiz üniversite mezunu genç erkeklerin dramı

18 Yıl Önce Güncellendi

2009-07-22 08:25:00

İşsiz üniversite mezunu genç erkeklerin dramı

Başarı hikayeleri her zaman etkileyicidir. Günümüzde türlü yollarla başarı hikayeleri yaratılabiliyor ve bunlardan çoğumuz haberdar oluyoruz. İşte sınavlarda dereceye giren çocuklar, yarışmaları kazanan sporcular, çok para kazanan yatırımcılar, güzelliği dillere destan olan kadınlar vb.

Televizyon odaklı bir toplum olarak yaşadığımız için ekranları aracı kılarak üretilen başarılar da oldukça etkili ve özendirici. Ama yine de, herhangi bir yolla bir başarı hikayesi  üretebilmiş olanların sayısı  az mı az.

Peki geriye kalanlara ne oluyor?

Bunun cevabını hepimiz az çok biliyoruz: Sıradan vatandaş, yurdum insanı oluyorlar! 

Bu kategoride yer alan, almak zorunda kalan öyle bir kesim var ki, birkaç haftadır bir okuyucu mesajı dolayısıyla zihnimi sürekli meşgul ediyor: İşsiz üniversite mezunu genç erkekler!

Öncelikle bir kadın hakları savunucu olarak bu genç erkeklerin tasasını çekiyor oluşum yadırganmasın lütfen! Tabi ki, işsiz genç kadınları da dert ediyorum ama bu iki kategoriyi ayrı ayrı dert ediyorum.

Önce erkeklerden başlayayım. Malum toplumumuz erkek egemen özellikler gösteren bir yapıda. Bu yapı ilk bakışta erkeklere pek çok avantajlar sağlıyormuş gibi görünse de, sırtlarına yüklediğimiz aşırı yükler yüzünden aslında pek de iç açıcı konumda değiller. Bir kere onlardan çok para kazanmalarını bekliyoruz. Hele de üniversite gibi zorlu süreci tamamladılar mı, beklentilerimiz daha da yükseliyor.

İyi bir maaşı olan, kadrolu, güvenceli işleri onlara layık görüyoruz. Bu tarz bir işe sahip olmayanları ise sonucu yarım kalmış eksik bir hikaye olarak algılıyoruz ve yüklenmeye başlıyoruz.

Benim mesajlarından ilham aldığım okurum 30 yaşında, çok iyi bir kalemi var. Bilgi Üniversitesindeki eğitimini maddi sebepler yüzünden yarım bırakmak zorunda kalınca, başka bir okulu bitirmiş ve  Sosyal Bilgiler öğretmeni  olmuş. Ancak bir türlü   sözleşmeli olarak çalışmaktan kurtulamamış.

Onun satırlarındaki mutsuzluk ve umutsuzluk beni gerçekten yaralıyor. Aslında ona da ifade ettiğim gibi ideal şartlarda olmasa da, hiç olmazsa bir işi var. Ama kimse onun bu işini ciddiye almıyor ve “Sen hala intihar etmedin mi?” diye takılmakta bir beis görmüyorlar. Bu çok ağır bir yük ve kendisi de bu yükün altında eziliyor.

İşsiz genç kadınların, hele de üniversiteli işsiz kadınların sayısında önemli oranlarda artış var. Bu tablo, kadınların sosyal konumları açısından ülke  olarak arzu edilen seviyeye ulaşamadığımızı ortaya  koyan net bir veri. Tabi   başka veriler de var.

Sayın Ali Babacan gibi kariyerini genç yaşında bakanlık koltuklarıyla taçlandırmış bir siyasetçi bu gerçeği yeterince göremese de, kadınlar bu durumdan muzdarip. Çünkü onlar da, ailelerine yük olmaktan kurtulacak, kariyerlerine başlangıç olacak bir pozisyona gelmeyi erkekler kadar istiyorlar.

 “Hayır, siz gidin evlerinizde oturun!” mu diyeceksiniz?  Deseniz de vazgeçmezler.

Ancak bir şans olarak, onların çevreleri tarafından erkekler kadar merhametsizce aşağılanmadıklarını düşünüyorum. Zira işe yüklenen anlamlar arasında cinsiyetlere göre değişen bir fark var.

Bir erkek iyi bir işe sahip olamadığı, iyi para kazanamadığı zaman, onun “erkeklik rolü” yara almış oluyor, itibarı azalıyor. Bu yüzden işsizlik onlar için maddi mahrumiyetin ötesinde bir eziklik! Ama kadınlar bu açıdan şanslı: çünkü hala temizlik yapmayı ve çocuk yetiştirmeyi onlar için yeterli bir kariyer ve iş olarak görüyoruz. Elimizin hamuru bizi koruyor!

Yorum Yap

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
SON VİDEO HABER

Gece hesabından 60 bin TL kredi çekildi, banka kusurlu bulundu

Haber Ara