Bu yıl ilk defa, tesettür oteli olarak bilinen bir yerde tatil yapma fırsatım oldu; farkı anladım. Daha önceki tatillerimde, gittiğim ortam ne kadar nezih olursa olsun, orada bazen tek, bazen birkaç başörtülü/tesettürlü (ve dahi haşemalı) kadından biri olmak, üzerimde önemli bir baskı yaratıyordu. Daha çok eşim ve çocuklarım hatırına katlandığım bu ortamlarda, plaj kıyafetleri ile tesettürlü olma hali, “apaçık bir aykırılık” olarak birbirlerini marjinalleştiriyordu. Bu yüzden beni germek için özel bir şey yapılmasa dahi, kendimi “aslında orada bulunmaması gereken biri” gibi hissetmekten kurtulamıyordum. Ben ki, tesettürlüler kadar tesettürsüz arkadaşım vardır, her türlü ortama girer çıkarım ama işte, bu deniz kenarları bir türlü bana uymuyordu, ben de oraya.
Bu sefer farklı bir şey yaptık ve tesettür otel konseptinin mucidi sayılan bir otele rezervasyonumuzu yaptırdık. Aslında bir zamanlar Müslüman sosyete ile özdeşleşen ve kapitalist tatil anlayışı tartışmalarına konu olan bu mekân, artık orta sınıf esnaf kesimine hitap eden bir yer haline gelmişti. Bu da benim türden hassasiyetleri olan bir insan için daha iyi bir şeydi, tatilimi kapitalistçe değil ama insanca yapmamı mümkün kılıyordu.
Örtündüğüm günden beri yani 29 yıldır, bu ülke topraklarında kendimi ilk defa bu kadar rahat, doğal, sıradan, herkes gibi hissettim. Bunun tarif edilemez huzurunu yaşadım. Benim için başka ilkler de vardı: İlk defa “bizim mahalleden” bu kadar kalabalık bir insan grubuyla beraberdim. Herkes kendi halinde, eşiyle, dostuyla, çocuklarıyla tatil yapıyordu. Tesettürün bin bir şekle girdiğini ilk defa burada daha yakından gördüm. Ortamı kasan hiçbir şey yoktu. Kadınlar ve erkekler genellikle birlikte oturuyor, sohbet ediyor, eşler kol kola dolaşıyorlardı. Davranışlar ölçülü olsa da tatil modunda bir rahatlık içeriyordu. Türk tipi Müslümanlığın yeni bir evresini görmek benim için mutluluk vericiydi.
Benim için şaşırtıcı olan hususlardan biri de, otelde azımsanmayacak sayıda tesettürsüz kadının varlığı oldu. İlk günden itibaren, bu kadınların neden böyle bir otelde tatil yapmayı tercih ettiklerini merak ettim. Tanıştığım bir kaçına da özellikle sordum; oteli beğendiklerini bu yüzden burada tatil yaptıklarını söylediler. Bu kadar tesettürlü kadın ve dindar erkek arasında kendilerini rahatsız hissedip hissetmediklerini sorduğumda, rahatsız olmadıklarını ve hiçbir şekilde rahatsız edilmediklerini de söylediler. Ancak kendileri, bu otelin konseptine uymayacak kadar açık giyinen bazı misafirleri yadırgıyorlardı. Gerçekten, diğer tatil yerlerindeki gibi giyinen kadınlar ve genç kızlar da vardı. Belki plaj ortamından kaçarak burada gözü gönlü rahat bir şekilde tatil yapmak isteyenler için bu istisnai durum bir rahatsızlık oluşturmuş olabilir, ancak ben hiçbir tatsızlığa şahit olmadım.
Otelin geniş açık hava sinemasında Mahsun Kırmızıgül’ün, eşcinsellik de dahil birçok tabuyu insani bir duyarlılıkla sorguladığı “Güneşi Gördüm” filmi, çeşitli aralıklarla gösteriliyordu. Çoluk çocuk büyük bir kalabalık tarafından izlenilen filme dair herhangi bir itiraz ya da protesto vakasına rastlamadım. Bu da benim açımdan ilginç bir olguydu. Kırmızıgül’ün her şeyi herkesin anladığı bir dille ama ideolojik hiçbir adlandırmayı kullanmadan anlattığı bu filmde, ideolojilere mesafeli halkımıza ulaşma açısından önemli bir başarı yakaladığını düşündüm.
Sonuç olarak tatil bitti ama böyle ortamlara ihtiyacımız devam ediyor. Yatırımcılara duyurulur!
Yorum Yap