Hulki Cevizoğlu'nun tahterevallisi

Ulusalcı görüşleri ve kitaplarıyla tanınan gazeteci Hulki Cevizoğlu, Somali için düzenlenen yardım kampanyalarına anlam veremediğini belirten bir mesaj atmış Twitter’da.
 Tabii ortalık karışmış...
 Mesaj şu: “Türkiye’de ekonomik kriz yaşanırken nerden çıktı bu Afrika’ya yardım? Tam bir ‘ayranı yok içmeye, tahterevalli ile gider Afrika’ya’ örneği.”
 Sadece Cevizoğlu ile sınırlı olsa ‘bu da onun görüşü’ der geçerdim, ama öylesine yaygın bir yaklaşım ki bu...
 
 Diyelim 1914 Ermeni tehciri hakkında yazdınız, hemen atlar birisi: “Esas onlar bizim atalarımızı kesti...”
 6-7 Eylül olaylarını hatırlarsınız, “Sen önce Balkanlar’da Türklere yapılan zulmü anlat” tepkisi gelir.
 Heybeliada Ruhban Okulu’ndan söz edecek olursunuz, cevap hazırdır: “Asıl onlar Atina’da cami bırakmadılar.”
 Kürt sorunu dersiniz, hemen bir Türk sorunu çıkartılır karşınıza...
 Bıraksanız liste uzayıp gider...
 
 Kasıtlı olarak meselelere hep tek taraflı bakmaktan bahsetmiyorum. Öyle olsa katılmasam da anlayabilirim bu eleştirileri...
 Fakat burada daha vahim bir ruh hali var...
 Hem siyaseten sakat hem de insani açıdan... Geçen yüzyıldan kalma hayli sorunlu bir ulusalcılık anlayışı bu.
 ‘Kibirli-dışlayıcı-küçük olsun benim olsuncu’ bir yaklaşım.
 ‘Ya o ya bu!’
 ‘Ya sev ya terk et.’
 ‘Ya bendensin ya da öteki...’
 Cevizoğlu’nun Somali mesajı bu ideolojik yaklaşımın en kristalize örneği... Sanki Somali’ye yardım, Türkiye’de yardım yapılmasına engelmiş gibi...
 Sanki Ermeni katliamına üzülen biri Türklerin katledilmesine üzülemezmiş gibi...
 Bu ülke hem sevilip hem de eleştirilemezmiş gibi...
 Hadi vazgeçtim zihninizi, kalbiniz bu kadar mı küçük?
 Sadece canınız yandığında mı daralır içiniz? Başkalarının acısına hiç mi yer yok gönlünüzde?
 
 Sevgili Hulki Cevizoğlu, öyle değil ama diyelim ki ayranımız yok içmeye, elindeki bir tas suyu susuzluktan resmen ölen Somalili birine uzatmak niye bu kadar zor geliyor sana?
 Lütfen bugün Radikal’in manşetine taşıdığımız, insan olanı insanlığından utandıracak Fadime Sakow’un zor seçimini bir oku, ondan sonra anlat bana tahterevalliyi...
 Çaresizlik içinde kıvranan annenin elindeki 5 litrelik suyu bir tarafa koy, susuzluktan kıvranan beş çocuğu diğer tarafa...
 Sonra karar ver, elindeki son suyu kime vereceğini...
 Artık taşıyamaz hale geldiğin 4 ve 5 yaşındaki çocuklara mı yoksa hâlâ kurtarılma umudu olan 1, 2 ve 3 yaşındaki çocuklarına mı? Hadi şimdi seç uzatacağın suyu...
 
 Diyelim sen şu ya da bu sebeple uzatmadın, uzatanlardan niye bu kadar rahatsız oluyorsun? Türkiye’de susuzluktan ölen mi var? De ki var, ona su uzatmamıza engel mi var?
 İlla ‘ya o ya bu’ demek zorunda mıyız?
 ‘Hem ona hem de buna’ yardım edemez miyiz?
 Edemesek bile her ikisi için de üzülemez miyiz?
 Hadi diyelim bazılarının cebi delik...
 Kalbimiz bu kadar mı dar?
 İdeolojiler bu kadar mı gözümüzü kör etti?
 Lütfen görelim artık, Somali’de siyaset ya da piyasa krizi değil, hepimizi utandırması gereken bir ‘insanlık krizi’ var...