Dolar

42,8436

Euro

50,6521

Altın

6.170,19

Bist

11.375,42

Kılıçdaroğlu'nu ben de alkışlıyorum

17 Yıl Önce Güncellendi

2010-05-28 08:17:00

Kılıçdaroğlu'nu ben de alkışlıyorum

 

CHP'nin yeni lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nu alkışladığımı itiraf ediyorum! Ama kurultayda gözleri nemli, kalbi göğsünden fırlayacak gibi atan ve omuzlarda yer bulamayınca sandalyelere çıkmış meslektaşlardan farklı benimki.

Kemal Bey'i 27 Mayıs'la ilgili cesur sözlerinden dolayı kutluyorum. Radikal ve Milliyet'e verdiği mülakatta "27 Mayıs'ı yapanlar bugün utanıyor" diyor, Kemal Bey. Ayrıca partinin Ergenekon'la ilgili tutumunu revize edip kabul edilebilir bir noktaya taşıyor. Selefi Deniz Baykal'ın 'Atatürkçüler, cumhuriyetçiler hapislerde çürütülüyor' şeklinde özetlenen yaklaşımının aksine Kılıçdaroğlu, tutuklamaları tenkit ediyor. Tutukluluk halinin cezalandırmaya dönüştüğü eleştirisi getiriyor. Askerî Yüksek İdare Mahkemesi'nin kaldırılarak askerî mahkemelerin alanının sınırlanması ve yargının sivilleşmesi talebi alkışı hak ediyor. Askerî harcamaların şeffaflaşması ve hesap verebilirlik konusunda söylediklerini de unutmayalım. Ecinniler devreye girip mütereddit tavırlara kapı açmazsa, bu çizgi Kılıçdaroğlu'na puan kazandırır. Ülkemizde yoksulluk kadar demokrasi mahrumiyeti de kitlelerin önemli sorunlarından. Daha çok demokrasi adına atılacak her adım, karşılığını fazlasıyla buluyor.

Kılıçdaroğlu'nun 27 Mayıs eleştirisi tarihî önemde. Deniz Baykal'ın 23 Nisan kutlamaları sırasında 'Meclis'i bir buçuk yıl kapalı tutmanın utanç vericiliği' üzerine sarf ettiği sözler dışında pek örneği yok. Aksiyon Dergisi'nin 'Vesayetin 50. Yılında 27 Mayıs Devleti' dosyasında Mithat Sancar'ın dikkat çektiği üzere sol, 60 darbesinin efsunundan kendini kurtarmakta zorlanıyor. ('Efsun' ifadesini dün Taraf'taki yazısında kullanmış.) 61 Anayasası'ndaki kısmî ve adrese teslim özgürlükler solu yanıltan unsurların başında geliyor. Vesayeti kurumsallaştıran 61 Anayasası'nı kutsamaya devam eden sesler maalesef hâlâ var.

Sol ve sağ siyaset, darbeleri, 'düşmana' verdiği zayiata göre tasnif edip, tavır alıyor. Kanlı 60 darbesi CHP'yi koruyan, hatta ona biat eden bir kalkışma olarak, karşı korumaya mazhar oldu. Hâlâ bazı eski tüfekler 'darbe değil devrim' noktasında bekliyorlar. Sağ cenah ise baştaki Adalet Partisi'ni alaşağı etmesine rağmen, daha büyük bir sol darbeyi önlediği gerekçesiyle 12 Mart'a çok dokunmuyor. 12 Eylül'ün sol açısından en fazla eleştirilen darbe olmasının sebebi, cuntanın kendince 'eşitlikçi' icraatları. Diğer partilerle birlikte CHP'nin de kapısına kilit vurulması, sağdan bir genci asınca apar topar soldan da asma çabası, 12 Eylül'ün tuhaf eşitlikçi uygulamalarıydı. 12 Eylül'ü yargılamak isteyen ama diğer darbelere iltimas geçmeye eğilimli ezberi bozan açıklama hakikaten alkışı hak ediyor.

Kemal Bey'in 'CHP iktidara yakınken darbe yapılıyor, hem de fatura CHP'ye kesiliyor.' cümlesi 1960 için kısmen doğru. 61 seçimlerinde büyük ihtimalle yıpranmış DP'ye karşı seçimi CHP kazanacaktı. Fakat sistem işlemeye devam ettiği ve kendi içinde çözüm üretebildiği için devletin yeniden yapılandırılması projesi hayata geçmeyecekti. 27 Mayıs olmalıydı ki vesayetçi düzen kurulabilsin, Meclis'in yetkileri budanıp 'kurumlar'a devredilebilsin. Siyasetçilerin hafızasına da darağacı fotoğrafı kazınmalıydı. Aksi takdirde sivil otoritelerin çizilen sınırlara riayeti sağlanamazdı.

Devlet içinde paralel devletçikler kurup, asıl yetkiyi bu odaklara devretmesi 60 darbesinin en önemli sonucuydu. Bugün anayasa değişiklikleriyle söz konusu yetkilerin bir kısmı gerçek sahibine, parlamentoya iade edilmek isteniyor. Kılıçdaroğlu, CHP'nin bu konudaki ezberini bozabilirse 70'li yıllarda Bülent Ecevit'in yaptığını yapabilir. O zaman yelkenlerini şişirecek gerçek halk rüzgârını yakalar. Medyanın üflediği suni rüzgârların faydasını şimdiye kadar gören olmadı.


Yorum Yap

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
SON VİDEO HABER

Bin yıllık Türk kültürünün izlerine Tomarza'da rastlandı

Haber Ara