AK Parti'de yaklaşan yerel seçimlerle ilgili aday belirleme süreci beklenenden uzun sürdü. CHP ve DTP'nin kalelerini düşürmek için yola çıkan Başbakan Erdoğan, kendi kalelerinde sürpriz yaşamamak için ince eleyip sık dokuyor. Adana'da Aytaç Durak'ın ayrılıp MHP'ye geçmesi, AK Parti için can sıkıcı bir durum.
4 dönem farklı partilerden seçilen Durak, 5. defa kazanır mı, bilemiyoruz. Henüz bunu analiz edebileceğimiz araştırmalara sahip değiliz. Ancak AK Parti'nin işini zorlaştıracağı muhakkak. Saadet Partisi'nin yeni lideri Numan Kurtulmuş'la başlattığı yeni dönemi de iktidar partisi göz ucuyla takip ediyor. SP'nin AK Parti'yi tehdit eder hale gelmesi zor. Bununla birlikte koparacağı her oy AK Partili adayların kesesinden gidecek. Başbakan Erdoğan, artık bu küçük hesapları da yapmak mecburiyetinde.
Melih Gökçek'le 'devam mı tamam mı' kararı, Başbakan Erdoğan'ın zorlandığı tercihlerden biri. Ankara Büyükşehir Belediyesi için 4. döneme hazırlanan Gökçek, klasik bir partili değil. Hatta bunu bir koalisyon olarak niteleyenler bile var. Bu durum Erdoğan'ın çevresindeki bazı isimlerin tepkisini çekiyor. Başbakan ise ne yardan, ne serden geçebiliyor. Son tahlilde Gökçek'i seçmesi için Erdoğan'ın gerekçeleri diğer şıkka göre daha fazla.
Erdoğan'la Gökçek her şeyden önce kader arkadaşı, 1994 patlamasının kahramanları. Erdoğan İstanbul'da ipi göğüslediğinde Gökçek de partisine Ankara'yı kazandırmıştı. Gökçek 94 ve 99 seçimlerinde ustaca manevralarla sol oyları bölmeyi başarmış ve sağın güçlü adayı olarak burun farkıyla kazanmayı bilmişti. 2004 seçimlerinde ise AK Parti rüzgârını arkasına almış, ama onun Türkiye geneli oylarına yüzde 9 ekleyerek yüzde 49'la başkan olmuştu. Üç dönemde de Melih Gökçek faktörünü göz ardı ederek başarıyı açıklamak kolay değil. Belediyecilik konusunda da parti tabanında eleştiri almıyor. Ankara'yı İstanbul'la, Gökçek'i Ali Müfit Gürtuna ile kıyaslamak hatalı olur. Gürtuna, Erdoğan'ın gölgesinde ve bir anlamda piyangodan çıkan bir dönem geçirdi. Gökçek ise 94'ten bugüne kendi ayakları üzerinde duruyor.
AK Parti, Gökçek'i tercih etmezse ne olur? Gökçek, partisini üzecek bir tavır takınmayacağını deklare etti. Başka partilerden aday olmasının önünü kapadı. Aksi durum kendi kariyerini de yaralar ve daha sonraki adımlarını riske sokar. Gökçek bir tarafta, AK Parti diğer tarafta kompozisyonunda seçimi CHP kazanır. Ankara'yı tekrar sola teslim etme sorumluluğunu Gökçek de alamaz. Köşesine çekilen Gökçek sokağa çıkıp kampanyaya katılmaz. Diğer sağ partilerin güçlü adaylar göstermesi halinde, parçalanmadan CHP adayı Murat Karayalçın avantaj sağlayabilir. DSP'nin Karayalçın'ın karşısına aday çıkarması beklenmiyor. Bu durum AK Parti'nin Ankara'da işini oldukça zora sokacaktır. Düşük ihtimal gibi görünse de Ankara'yı kaybetmek, iktidar partisi için kalelerden birinin düşmesi anlamına gelecektir. Muhaliflerin planı AK Parti'ye 89 sendromu yaşatmak. Bilindiği gibi ANAP iktidarının yıkılış hikâyesi 1989'daki yerel seçimlerle başlamıştı. Ankara ve Adana gibi büyükşehirlerin kaybı bu sendroma sebep olabilir.
Konunun yerel seçimlerden bağımsız veçhesi de var. Melih Gökçek, merkez sağın potansiyel lider adaylarından biri. AK Parti, Ankara koalisyonu ile aslında Gökçek'in bu tür maceralara atılmasını engelliyor. Yerel seçimlerden sonra Gökçek'in yeni siyasi projeler içinde olma ihtimali de iktidar partisi adına kötü haber olur. Gökçek'i Abdüllatif Şener'le karıştırmak yanıltır. Sözün kısası Erdoğan, Diyarbakır'a bulgura giderken Ankara'daki pirinci garantiye almak isteyecektir.
Zaman
Yorum Yap