Dolar

42,8436

Euro

50,6521

Altın

6.170,19

Bist

11.375,42

'Cani farklı kesimlerden çıkarsa canım çok sıkılır'

17 Yıl Önce Güncellendi

2010-02-16 07:46:00

'Cani farklı kesimlerden çıkarsa canım çok sıkılır'

 

Yakın tarihin faili meçhul siyasi cinayetleri için ilk defa gerçek bir umut belirdi. Kurban yakınları 'gerçeklerle yüzleşme ve onun peşine düşme' cesareti topladı.

Birlikte hareket etme psikolojisi kolektif güç ve cesaret olarak dönüyor. Uğur Mumcu'nun çocukları ile başlayan ezber bozma sürecine Abdi İpekçi'nin yakınları hız kazandırdı. Çetin Emeç'in eşi Bilge Hanım, Vatan Gazetesi'nden Sanem Altan'a verdiği mülakatla bu konuda en uç şeyleri söyledi. Bir anlamda toplumda ve ailelerde müessir olan psikolojiyi deşifre etti. Başlıktaki cümle gazeteci Mehmet Ali Kışlalı'ya ait. Ahmet Taner Kışlalı'nın kardeşi Mehmet Ali Bey, henüz bu tartışmalar başlamadan gerçeğin, arzulanandan farklı çıkmasına ait korkusunu dile getirmişti. Ağabey Kışlalı'nın "Cani farklı kesimlerden çıkarsa canım çok sıkılır" ifadesinin daha açık ve somut şekli Bilge Hanım'ınki.

Fazla yoruma gerek yok aslında. Bayan Emeç'in sözleri yeterince açık; şöyle diyor: "Katilin bulunması çok önemli değil. Yakalanan katilin de gerçek olduğunu düşünmüyorum. Tetikçiyi yakaladılar güya. O çocuk cezaevinde evlendirildi. Hrant'ınki de aynı oldu ya. Evlendi. Nasıl oluyor anlamıyorum. Gerisinde kim var bu işlerin hâlâ çözülmedi. Çözülse de ne olacak ki artık onu da bilmiyorum gerçi. Sürekli dinle ilgili tehdit aldığımız için hep 'İran' dedik, 'Dinciler' dedik. Çünkü ben Atatürkçü, orduyu seven, vatanperver bir kadınım. O yüzden daha devletime hiç kızmadım ben. Başka gerçeklerle yüzleşmek istemedim. O yüzden hep İran demek işime geldi sanırım. İran'ın yaptığına inanmak istedim."

Başka ilginç ayrıntılar da veriyor, Bilge Hanım. "Asıl, Çetin'in arabasında yanında olan çantasından sonraki gün yazacağı yazı kayboldu. O yazıda ne vardı, merak ediyorum." diyor mesela. Uğur Mumcu'nun da o günlerde yazdığı bilinen kitapla ilgili sorular akla geliyor hemen. Yazdıklarından dolayı değil de, yazabileceklerinden korkularak mı katledildiler yoksa? Mumcu'yla örtüşen başka noktalar var. Bilge Hanım şunları söylüyor: "Hiram Abas, Çetin öldürülmeden kısa bir süre önce, bir davette rastlayıp Çetin'le tanışmıştı, sonra telefon edip uyarmıştı. 'Güzergâhınızı değiştirin' demişti. Hiram Abas'ı da hemen sonra öldürdüler. Zaten MİT'in elinde öldürülecekler listesi varmış." Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanı Teoman Koman'ın benzer bir uyarıyı dolaylı biçimde Uğur Mumcu'ya yaptığı ileri sürülmüştü. Basınla buluşma yemeği düzenleyen dönemin MİT Müsteşarı Korgeneral Teoman Koman gazetecilere; "İçinizden biri de öldürülebilir" demişti. Ve kısa süre sonra Mumcu'nun hunharca katledilişi gerçekleşmişti. O yemekte Koman başka bir bilgiyi daha paylaşmıştı: MİT, bombalı paketle öldürülen Bahriye Üçok'a da 'bombalı paketleri bertaraf etme' eğitimi vermiş.

Ailelerdeki gerçeklerle yüzleşme korkusu, devleti de esir almış olabilir. Devlet cihazı kendi içindeki birilerinin bu cinayetlerde dahlini veya ihmalini ortaya çıkarırsa cezalandırmak zorunda kalacak. Psikolojik tedirginlikten ziyade uygulamaya dönük sıkıntılar devleti daha fazla tedirgin ediyor olabilir. Ergenekon soruşturması, aileleri cesaretlendirdiği gibi devleti de harekete geçirebilmeli. Söz konusu temizliği yapıp suçlulara cezasını vermezse, devlet dediğimiz aygıtın bütünü zan altında kalacak. Asıl merak ettiğim ise yıllarca ailelerin bile inanmadığı şüphelileri kamuoyuna servis yapıp duran medya bu yüzleşmeye ne kadar hazır.

Zaman

Yorum Yap

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
SON VİDEO HABER

Bin yıllık Türk kültürünün izlerine Tomarza'da rastlandı

Haber Ara