| Türk Silahlı Kuvvetleri'ne, tarihinin en büyük itibar zedelenmesini yaşatan mayın skandalında daha fazla gecikilmeden yürekleri soğutan bir sonuca ulaşılmalı. | |
|
Genelkurmay İkinci Başkanı Org. Aslan Güner'in "Askerî savcının soruşturması devam ediyor. Kimseyi suçlu ya da suçsuz ilan etmemek lazım." açıklaması, eleştirileri şiddetlendirdi. Olayın üzerinden 11 ay geçti. Şehit ailelerinin şikâyetine yol açan ses kaydı ortaya çıkalı ise 10 ay oldu. Milat olarak Van Cumhuriyet Başsavcılığı'nın soruşturma sonucunu almak ve bir haftalık henüz sıcak hadise muamelesi yapmak yarayı kanatıyor. Daha cenazeler kalkmadan terör örgütünü fail olarak açıklamak, kamuoyunu tatmin etmek için havadan ve karadan operasyonlar düzenlemek hatayı kurumsallaştırmıştı. Gerçek anlamda soruşturma yapmadan, söylenen sözler ve icra edilen faaliyetlerin izahı yok. Saldırı gerçekten PKK kaynaklı bile olsa en azından bir sevk ve idare zafiyeti denetimi yapılmalıydı. Kaldı ki, başta iki general olmak üzere pek çok kişinin gerçeği bildiği anlaşılıyor. Askerlerimiz bilerek mayınlı araziye sürüldüyse ihmalin ötesinde ihanetle karşı karşıyayız demektir. Suçu işlemek gibi, örtbas etmek ve hatta görmezden gelmek de suçtur. Hadi ilk günler mahaldeki komutanların yanıltması diyerek hafifletici sebepler bulabiliriz. Ama ya ses kaydı çıktıktan sonra... O kadar açık ve kendi kayıt sistemine düşen ifadeleri ciddiye almak için ailelerin şikâyetini ve sivil savcıların soruşturmasını beklemeye gerek var mıydı? Bu, kamu davası olmayacaksa ne olacak? 10 ay boyunca soruşturma sonuçlandırılmadıysa izahı zor. Hiç açılmadıysa katmerli ve zincirleme suç var demektir. Şimdiye kadar yaşananların zaten savunulacak yanı yok ve medyada en askerci bilinen kalemler dahi tepkilerini ortaya koydu. Hiç olmazsa bundan sonra demokratik bir hukuk devletinin gereklerini yerine getirmek lazım. Soruşturmanın selameti açısından hem suça iştirak eden hem de örtbasa yardımcı olan bütün yetkililer açığa alınmalı. Soruşturma da yaranın daha fazla kanatılmasına fırsat verilmeden sonuçlandırılıp yargılama safhasına geçilmeli. General Güner, ailelerin acısını anladıklarına dair cümleler de kurmuştu. Komuta kademesinin acıyı gerçekten anladığının göstergesi, adaletin tesisinde izleyecekleri yol olacak. 'Kol kırılır yen içinde kalır' yanıltmacasına artık başvurulmamalı. Yargının bu konuda söyleyecekleri kadar Başkomutan'ın ve Başbakan'ın tavrını da merak ediyorum. Bilindiği üzere acı olay kullanılarak Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Tayyip Erdoğan ağır dille eleştirilmişti. Hatta Bekir Coşkun gibi kalemler alay etmeye kalkmışlardı. Cumhurbaşkanı Gül, demokratik açılıma destek verdiği gerekçesiyle Coşkun'un şu hakaretlerine maruz kalmıştı: "Bugün 7 şehit daha dönüyor eve... Ama yine de Cumhurbaşkanı'nız "Tarihi fırsat kaçıyor..." derken, neyin fırsat olduğunu, neyin kaçtığını açıklamış değil... Bence dili varmıyordur... Yüzü tutmuyordur... Ne diyecek şehit analarına?.. Çünkü koca Türkiye Cumhuriyeti, asla devlet adamı olamayacak basiretsizlerin elinde, teröre oyuncak oluverdi..." Cumhurbaşkanı, sadece kendine yapılan hakaretlerin değil, cumhura yapılan zulmün de hesabını sormakla yükümlü. Anaların yüreğindeki acının da takipçisi olmalı. Ve sorumlulara Bekir Coşkun'un kendisine yönelttiği şu soruyu sormalı: Peki şehitler?.. Neden öldüler?.. |
Başkomutan hesap soracak mı?
17 Yıl Önce Güncellendi
2010-04-13 08:12:00
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
SON VİDEO HABER
Haber Ara
Yorum Yap