Avukat Süleyman Ayhan'ın, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına verdiği dilekçede, Erhan Yılmaz Büyükköprü, İbrahim Göze, Yusuf Akal, Sayım Arslan, Murat Ulutürk, Osman Darıcı, Muaz Ata ve Ahmet Boran'ın olay tarihinde Genelkurmay Başkanlığı Özel Kuvvetler Komutanlığı Ankara Bölge Seferberlik Başkanlığında subay ve astsubay rütbesiyle görev yaptığı belirtildi.
Dilekçede, 8 askeri personelin soruşturma kapsamında şüpheli olarak soruşturulduğu, daha sonra haklarında takipsizlik kararı verildiği hatırlatıldı.
Takipsizlik kararında, "Kozmik Oda" soruşturmasının Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Şube Müdürlüğüne yapıldığı öne sürülen telefon ihbarı iddiası üzerine başlatıldığı, ancak soruşturma sonucunda "telefon ihbarı yapılmadığı, savcının soruşturma açması için şüphe oluşturacak emarelerin dahi başlangıçta bulunmadığı"nın anlaşıldığına yer verildiğine dikkat çekilen dilekçede, müdahillik talebinde bulunan şüpheliler hakkında o dönemde soruşturma açıldığı, ev ve işyerlerinin arandığı, gözaltına alındıkları ve soruşturmanın baskısı altında kaldıkları ifade edildi.
Dilekçede, "Cumhuriyet Başsavcılığınızın takipsizlik kararından anlaşılacağı üzere, 19 Aralık 2009 ve devamı itibariyle Ankara Terörle Şube Müdürlüğü'nde bulunan personelin kasıt ve kusurlu davrandıkları açıktır" denildi ve buna ilişkin soruşturmaya müdahillik talebinde bulunuldu.
-"Mağduriyetime neden oldular"
Bu arada Avukat Süleyman Ayhan da soruşturma sırasında müvekkilleriyle yaptığı telefon görüşmelerinin kayda alınarak, dosyaya konulmasına ilişkin bazı emniyet görevlileri hakkında başlatılan soruşturmaya müdahil olmak için Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına dilekçe verdi.
Ayhan, dilekçesinde, "Avukatlık mesleğimin onuruna ve yasalara aykırı davranarak mağduriyetime neden olan başta Ankara Terörle Şube Müdürlüğü personeli olmak üzere kasıtlı ve kusurlu davranışları olanların araştırılarak hakkında yasal cezai işlem yapılmasını talep etme zarureti doğmuştur" ifadesine yer verdi.
"Kozmik Oda" soruşturmasının takipsizlik kararında, Avukat Ayhan'ın, müvekkiliyle yaptığı ve suç niteliği taşımayan 8 telefon görüşmesine ilişkin 20 sayfa tape bulunduğu belirtilerek, CMK uyarınca şüphelinin müdafii ile telefon görüşmelerinin hiçbir şekilde kayda alınamayacağı ve ses kayıt çözüm tutanağı haline getirilemeyeceği vurgulanmıştı.
Tapelerin, savcı odasında kağıt biçme makinesinde imha edildiği bildirilen kararda, olayda sorumluluğu bulunan iki TEM personeli hakkında soruşturma açıldığı belirtilmişti.
- "Takipsizlik" kararından
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının, kamuoyunda "Kozmik Oda" soruşturması olarak anılan ve bazı Seferberlik Tetkik Kurulu personelinin adının karıştığı soruşturmaya ilişkin takipsizlik kararında, soruşturmanın başlamasına gerekçe gösterilen "ihbar telefonuna" ilişkin tutanak tutan polisin ifadesinin alındığı bildirilerek, şunlar kaydedilmişti:
"Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, soruşturmanın başlatılmasına neden olan telefon ihbarının gerçek dışı olduğu, aslında böyle bir telefon ihbarının yapılmadığı, cumhuriyet savcısının soruşturma açması için başlangıç şüphesini oluşturacak emarelerin dahi başlangıçta bulunmadığı, olay günü nöbetçi amir olarak görev yapan Komiser Yardımcısı M.Y. tarafından olay tarihi ve saatinde herhangi bir telefon ihbarı gelmediği halde, sanki telefon ihbarı gelmiş gibi soruşturmanın başlatılmasına neden olacak şekilde, 652 sayılı ihbar tutanağının gerçeğe aykırı olarak düzenlendiği kanaatine varılmış; M.Y. ve onunla irtibatlı diğer görevliler hakkında gerekli soruşturmanın yürütülmesi için evrak tefrik edilmiştir."