Irak'ta Kerkük iline bağlı Türkmen köyü Beşir'in terör örgütü DAEŞ'ten kurtarılması için başlatılan operasyonu AA muhabirine değerlendiren Tütüncü, Beşir'in çok fazla can kaybı olmadan bir an önce alınmasını temenni ettiklerini söyledi.
Beşir'de, Saddam Hüseyin döneminde yurt dışına kaçanların ve hapse giren Türkmenlerin olduğunu belirten Tütüncü, geçen yıl DAEŞ tarafından işgal edilen köyde Şii Türkmenlerin bazılarının öldürüldüğünü, çoğunun da bölgeyi terk etmek zorunda kaldığını anlattı.
-"Türkmenler, DAEŞ uzantısı gibi görülmemeli"
Türkmen köyü Beşir'in terör örgütü DAEŞ'ten kurtarılması için operasyon düzenleyen milislerin tamamen Şiilerden oluştuğunu ifade eden Tütüncü, "Temennimiz oradaki Türkmenlerin DAEŞ uzantısı gibi görülmemesidir. Bazı bölgelerde maalesef duyumlar aldık. Çok aşırı Şii miliSler önlerine gelen her şeyi yakıp yıkıp, öldürüyorlar" diye konuştu.
Mehmet Tütüncü, Irak'ın en büyük sünni şehri Musul'da, ağırlık olarak Arapların ve Kerkük Türklerinin yaşadığını bildirerek, 400 bin nüfuslu Telafer'in tamamen Türkmenlerden oluştuğunu kaydetti.
DAEŞ nedeniyle Şiilerin bölgeden kaçtığını aktaran Tütüncü, "Çünkü DAEŞ, Şiilere karşı çok toleranssız. Öldürülen öldürüldü, kaçan kaçtı. Dolayısı ile Musul ve Talefer'de şu anda tamamen sünniler kaldı" dedi.
Tütüncü, Irak'ta 400 bin civarında Türkmen nüfusunun yaşadığını, Türkiye'nin çeşitli illerine yerleşen yaklaşık 30 bin Telafer ve Musul'dan gelen Türkmen bulunduğunu ifade ederek, son aldıkların bilgilere göre, Telafer ve çevresindeki Türkmenlerin nüfusunun yüzde 10'un altına düştüğüne dikkati çekti.
-" Türkiye'nin muhakkak karar mekanizmasında söz sahibi olması gerekir"
"Musul ve Telafer'de yapılacak operasyonda, Türkiye'nin muhakkak karar mekanizmasında söz sahibi olması gerekir" diyen Tütüncü, "Asker gönderilmese de oradaki operasyonların sürdürülmesinde Türkiye'nin ağırlığı hissedilirse, operasyon çok daha az kayıpla başarıya ulaşabilir" değerlendirmesinde bulundu.
Tütüncü, Irak'ta, Arap ve Kürtlerden sonra üçüncü etkin grubun Türkmenler olduğunu vurgulayarak, "İster istemez Irak'ın belli bölgelerinde mezhep ayrımcılığı belli bir ölçüde yerleşti. Burada Türkiye'nin bu operasyonun karar mekanizmasında etkili olması, tekrar bir mezhep savaşının alevlenmesini önler. Bu sadece Irak Türkmenleri için değil bölge için de çok önemlidir" şeklinde konuştu.
-"Bizim en büyük destekçimiz ve gücümüz anavatanımız Türkiye'dir"
Irak Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği Genel Başkanı Mehmet Tütüncü, açıklamasını şöyle sürdürdü:
"Anavatan Türkiye'den her zaman dile getirdiğimiz, Türkiye'nin telkinleri doğrultusunda, biz Irak'ta her zaman barıştan yana Irak'ın toprak bütünlüğünden yana olduk, hiçbir zaman ayrımcılıktan yana olmadık ama bunun da faturasını en ağır Irak Türkmenleri ödüyor. Silahtan yana olmadık, demokrasiden yana olduk. Bugün silahsız olduğumuz için her tarafın baskısı ve asimilasyon politikasına maruz kalıyoruz. Maalesef, Irak'ta oluşan tabloda bize yer verilmemeye çalışılıyor. Bizim en büyük destekçimiz ve gücümüz anavatanımız Türkiye'dir. Irak'ta bugün en mağdur olan, en sahipsiz olan, en silahsız ve en demokratik olan toplum Türkmenlerdir. Türkiye, komşu ülke olan Irak'ta bütün halkların yanındadır ama Türkiye'nin, Türkmenlerin yanında biraz daha fazla durmasını istiyoruz. Türkmenlere daha çok eşit davranılmasını istiyoruz. Çünkü bunu hakkımız olarak görüyoruz. Hem anavatanımız bu toprakların tarihte daha düne kadar bir parçasıydık. Orada ödediğimiz bedelin nedeni sadece Türk olmamızdan kaynaklanıyor."
Türkiye'nin en azından siyasi anlamda Türkmenler konusunda net bir tavır göstermesini beklediklerini dile getiren Tütüncü, "Aksi takdirde Türkmenlerin orada her aşamada, her operasyonda, her farklı bir uygulamada biraz daha kan kaybediyor. Daha topraklarından oluyor. Can kaybı yaşıyor. Hiçbir zaman biz silaha sarılmadık. Ne nüfus olarak ne de silahımız olmadığı için kendimizi ve topraklarımızı savunamıyoruz. Adil yönden bakarsak orada en mazlum, en mağdur, en sahipsiz olarak Türkmenler olduğu için, Türkmenlere daha çok destek verilmeli" ifadesini kullandı.