İslam İşbirliği Teşkilatı Üyesi Ülkeleri Parlamento Birliği (İSİPAB) 10. Konferansı kapsamına düzenlenen 33. İcra Komitesi Toplantısı yapıldı.
Toplantının açılışında konuşan Çiçek, gerek İslam ülkeleri gerek tüm dünya açısından çok kritik ve herkesin sağduyu ile hareket etmesi gereken olağanüstü bir dönemde yapılan 10. konferansın kararlarının, İslam ülkeleri ve teşkilat açısından hayırlara vesile olmasını diledi.
Dünyanın çeşitli bölgelerinde bir yandan vahşi terörist saldırılar, diğer yandan yabancı düşmanı ve İslamofobik eylemlerle dinler, medeniyetler ve mezhepler arasında adeta çatışma yaratılmasının amaçlandığını anlatan Çiçek, bu büyük tehlikeye karşı herkesin ortak akıl ve sağduyu ile hareket etmesinin büyük önem taşıdığını söyledi.
Çiçek, "İslam coğrafyasında ve tüm dünyada önemli gelişmelerin yaşandığı bu dönemde İslam ülkeleri parlamentolarının birliği olarak, dinimiz İslam'ın, barış, itidal, adalet, kardeşlik gibi yüce idealleri ve ilkeleri doğrultusunda, İslam aleminin ortak meselelerinin çözümünde istişareyle hareket ederek, koordinasyon ve işbirliği içinde ortak tutumlar ve görüşler benimsememiz şüphesiz önem taşımaktadır" diye konuştu.
Tüm üye ülke halklarının istikrar, güvenlik ve refah içinde yaşaması, bölgesel ve küresel barışa katkıda bulunması bakımından alacakları kararların önemli katkılarının olacağına vurgulayan Çiçek, terör belasının tüm insanlığı tehdit ettiğini kaydetti.
TBMM Başkanı Çiçek, şöyle konuştu:
"Geçtiğimiz haftalarda Paris'te meydana gelenlerle Suriye, Irak, Lübnan, Yemen, Nijerya veya başka İslam ülkelerinde ve çok sayıda masum insanların hayatlarına kasteden tüm terörist saldırıları, terörün her türünden çekmiş ve terörist saldırılara 40 bine yakın kurban vermiş bir milletin ferdi olarak şiddetle kınıyorum. Terör, önüne ve arkasına hiç bir sıfat getirmeye çalışmadan hepimizin şiddetle kınamak durumunda olduğu, insanlığa karşı bir suçtur.
Bununla birlikte Paris'te ortaya çıkan tepki, Nijerya, Pakistan, Irak, Suriye, Yemen, Lübnan ve diğer yerlerdeki terörist saldırılara karşı gösterilmiyorsa burada bir sorun olduğunu görmek gerekir. İnsanlık terörün her çeşidine karşı ortak bir karşı duruş ve ortak bir mücadele göstermediği sürece terör belasının alt edilmesi mümkün değildir."
- "DEAŞ, tehdit haline gelmiştir"
Türkiye'nin, başka PKK terörü olmak üzere uluslararası toplumun terör konusunda çifte standartlı yaklaşımından çok acı çektiğini kaydeden Çiçek, bugün de terörle mücadele konusunda insanlığın önündeki en büyük sınamanın, uluslararası toplumun nedeni ne olursa olsun terör konusundaki çifte standardını bir tarafa bırakması ve terörün her çeşidine karşı tam bir dayanışma içinde hareket etmesi gerektiğini vurguladı.
Çiçek, konuşmasına şöyle devam etti:
"Son dönemde, kardeşimiz ve sınır komşumuz Suriye ve Irak'ta ortaya çıkan DEAŞ terör örgütü, bölgemizde istikrar ve güvenliğe yönelik en büyük tehdit haline gelmiştir. DEAŞ terör örgütüyle mücadele bunu ortaya çıkaran ve besleyen şartlar da dikkate alınarak, etkili ve koordineli bir şekilde yürütülmelidir.
Mezhepçilik, etnik farklılıklar üzerine bina edilen politikalar, İslam coğrafyasında istikrarsızlıklara ve tehditlere yol açmaktadır. DEAŞ ve diğer aşırıcı grupların Suriye ve Irak'ta zemin bulması, bu tür politikalardan kaynaklanmaktadır. Irak'taki gelişmeler, Suriye kaynaklı ciddi tehdit ve sınamalar, bunlara karşı kapsayıcı ve kapsamlı bir strateji geliştirilmesi ihtiyacını ortaya koymaktadır. Uluslararası toplum tarafından kararlı adımlar atılmadığı takdirde, bölgenin daha da geniş bir mezhep çatışmasına sürüklenmesinden kaygı duymaktayız."
TBMM Başkanı Cemil Çiçek, yabancı düşmanlığı, ayrımcılık, ırkçılık ve son dönemde yükseliş eğilimine girdiği gözlenen İslam düşmanlığı ve nefret söyleminin yaygınlaşmasının, insanlığın karşı karşıya bulunduğu, medeniyetler arası uyumu tehdit eden sorunların başında geldiğini söyledi.
Paris saldırılarının ardından tüm Müslümanları töhmet altında bırakacak açıklamaların kabul edilemeyeceğini ifade eden Çiçek, bunun terörle mücadeleye ve barışa katkıda bulunamayacağını kaydetti.
- "Özgürlükler esastır"
Teröristlerin isimlerinden kullandıkları simgelerden ve söylemlerinden hareketle bir dinin mensuplarının suçlanamayacağını vurgulayan Çiçek, kamuoylarına hitap eden siyasetçi, aydın, bilim ve din adamlarıyla basın mensuplarının söylem ve eylemlerinde çok dikkatli davranmaları, herhangi bir dinin mensuplarını töhmet altında bırakacak açıklamalardan kaçınmaları gerektiğini vurguladı.
Çiçek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Hepimiz biliyoruz ki insanlık tarihi bir bakıma özgürlüklerin elde edilmesi için verilen mücadelelerin tarihidir. Özgürlükler esastır ve muhakkak korunmalıdır. Özgürlüklerin, sorumluluk duygusuyla kullanılması, başka hak ve özgürlükleri tehlikeye sokmaması, aşağılaması ve incitmemesi de esastır.
Özgürlük sorumluluk dengesi iyi kurulmadığı takdirde, özgürlük ve özellikle ifade özgürlüğü, başka dinlere ve inaçlara hakaret anlamında aşırı bir şekilde değerlendirilmeye başlandığında bu beraberinde pek çok sorunu da getirecektir. Özgürlükler esastır bunlar içerisinde inanç özgürlüğü en az ifade özgürlüğü kadar kutsaldır. Saygı duyulması ve ona göre davranılması gerekmektedir."
Cemil Çiçek, İsrail'in geçen yılın temmuz-ağustos dönemindeki Gazze saldırısının büyük bir yıkım, ölüm ve insanlık dramına yol açtığını söyledi.
İsrail'in, Gazze saldırısından sonra bir taraftan yasa dışı yerleşimlerle Filistin topraklarındaki yasa dışı işgal ve ilhak politikalarına hız verdiğini belirten Çiçek, diğer taraftan da Kudüs ve Harem-i Şerif'in statüsünü değiştirmeye yönelik eylemlerde bulunduğunu anlattı.
İsrail güvenlik güçlerinin, İslamiyet'in ilk kıblesi ve 3. mukaddes mabedi Mescid-i Aksa'nın içine girdiğini ifade eden Çiçek, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'nin, Filistin'deki İsrail işgalinin 2017 yılına kadar sonlandırılması ve 12 ay içinde kalıcı barış müzakerelerinin tamamlanmasını öngören karar tasarısının kabul edilmesinin hayal kırıklığı yarattığını dile getirdi.
TBMM Başkanı Cemil Çiçek, "Esasen Güvenlik Konseyi'nin, mevcut bağlayıcı kararları da ne yazık ki uygulanmamaktadır. 1967 sınırları içerisinde başkenti Kudüs olan bağımsız, egemen, bitişik Filistin Devleti, İsrail ile yan yana barış ve güvenlik içinde yaşayacak şekilde milletler ailesinde hak ettiği yeri almadığı sürece Ortadoğu sorunun kesin bir çözüme, bölgenin barış ve istikrara kavuşması mümkün değildir" değerlendirmesinde bulundu.
(sürecek)