Yapıcıoğlu, Diyarbakır'da bir düğün salonunda düzenlenen partisinin Kayapınar ilçesi olağan 1. kongresinde yaptığı konuşmada, Charlie Hebdo dergisindeki karikatürlerin yayımlanmasının ifade özgürlüğü kapsamında ele alınacak bir konu olmadığını söyledi.
Charlie Hebdo dergisinin Hz. Muhammed ile birlikte Hz. İsa'ya da hakaret ettiğini savunan Yapıcıoğlu, derginin, bir çalışanını çizdiği bir karikatürden dolayı Yahudilerden özür diletmeye çalıştığını, çalışanın özür dilememesinden dolayı işten çıkarıldığını anımsattı.
"Demek ki mesele ifade özgürlüğü değil. İslam ümmetini Hristiyan katolikler gibi dinleri hakkında tepkisiz hale getirmek. Biz bu saygısızlığa tepkisiz kalmayacağız ve özür de dilemeyeceğiz" diyen Yapıcıoğlu, 12 insanın Paris'te katledildiğini ve İslam'ın masum olan birinin katledilmesini hoş görmediğini aktardı.
Yapıcıoğlu, son bir kaç yılda milyonlarca Müslümanın kanının akıtıldığını, Arakan'da insanların canlı canlı kesildiğini, Mısır'da darbeye karşı olanların öldürüldüğünü dile getirerek, şöyle konuştu:
"Duydunuz mu dünya liderlerinin kol kola girip oradaki mazlum Müslümanlar için yürüdüğünü, Mısır'da 2 binin üzerinde Müslüman darbeye karşı olduğu için öldürülmedi mi? Oradaki Müslümanlar tamamen sivil ve silahsız. Kendinize gelin ey İslam toplumu, liderleri, Müslümanlar siz meydanda sadece teravih namazı da kılsanız onların kitabında zaten teröristsiniz, elinize silah almanıza gerek yok. Hz. Mevlana demiş ki 'Kötülük yaparsan kork, çünkü o bir tohumdur. Allah onu yeşertir ve onu karşına çıkartır'. Kendi ellerinizle ektiğiniz tohumların yeşermesidir. Bunu görün kendinize gelin."
- Cizre'deki gerginlik
Bazı medya organlarının Şırnak'ın Cizre ilçesindeki gerginliği kasıtlı olarak, PKK ile Hüda Par çatışması olarak yansıttığını kaydeden Yapıcıoğlu, şöyle devam etti:
"Bir taraftan siyasi bir parti diğer tarafta çeteler. Biz bu oyuna gelmeyeceğiz. Bülent Arınç, Hüda Par Genel Merkezini ziyaret etti, sonra bize saldırdılar. Arınç'ın ziyaretinden tam 6 gün önce oradaki arkadaşlarımızın evlerini ateş altına alacaksınız, can ve mal kaybı olmayınca 26 Aralık'ta gelip daha önce yaşanan olayla ilgili 'orada olmasaydık daha kötü şeyler olacaktı' diyerek bir özür beklediğinizi ve beklediğiniz özrü alamayınca aynı günün gecesi tekrar saldırıya geçeceksiniz. Sonra da 'Başbakan Yardımcısı Hüda Par yetkilileri görüştü, ondan sonra bunları bizim üzerimize saldı' Bu en hafif tabiri ile ahlaksızlıktır."
Kürtlerin kendi aralarında çatışmasının kimseye fayda sağlamayacağını dile getiren Yapıcıoğlu, Cizre'de öldürülen 12 yaşındaki çocuğun kimler tarafından vurulduğunun ortaya çıkarılması gerektiğini kaydetti.
Niyeti kötü olanların hesabının tutmayacağını aktaran Yapıcıoğlu, şöyle devam etti:
"Buna rağmen DBP Genel Başkanı çıkıp diyor ki 'AKP ve Hüda Par'a karşı biz tepkisiz kalmayacağız. Bülent Arınç ile görüştükten sonra işte şu kadar gencimizi Cizre'de öldürdüler'. Bu açıklamalar mı huzur getirecek, nasıl inanalım size? Aslında bununla amaçladıkları bir şey var. Kendi köhnemiş ideolojilerini bu halka benimsetmek için önce halkı İslam'dan soğutmaları gerekiyor. Direk İslam'a karşı cephe almaya cesaretleri olmadığı için de bizim üzerimizden bunu sağlamaya çalışıyorlar."
Çözüm sürecine destek verdiklerini sözlerine ekleyen Yapıcıoğlu, "Bu halkın çocuklarını birbirine düşman hale getirmek bu halka yapılabilecek en büyük kötülüktür. Vazgeçsinler, akıllarını başlarına alsınlar. Bu dünya, bu memleket herkese yetecek genişliktedir. İç savaş görüntüsü, vandalizm, halkın malını yağmalama, gençleri öldürme, ölüme gönderme bunlar menfaate dayalı yapılan siyasetin sonuçlarıdır" ifadelerini kullandı.
- Beykoz operasyonu
İstanbul Beykoz'da 15 yıl önce Hüseyin Velioğlu'nun yargısız bir şekilde infaz edildiğini savunan Yapıcıoğlu, operasyonun ardından örgütün arşivinin ele geçirildiğinin açıklandığını anlattı.
Yapıcıoğlu, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Diyarbakır'da yapılan yargılamalarda 7 yıl boyunca savunma avukatları ısrarla o arşivin dosyaya konulmasını istedi ama gelmedi. Mahkemeye bile teslim etmediler. Şimdi diyorlar ki o arşiv de paralel devlet yapılanması dedikleri yapının elinde. Niçin bu arşiv devlete bile teslim edilmiyor? Çünkü Hizbullah yetkilileri bunu defalarca açıkladılar. Dediler ki eğer o arşiv açılırsa devletin içerisindeki kirli pek çok odak deşifre olacak."
