Bozdağ, Ankara'da bir otelde düzenlenen 7. Büyükelçiler Konferansı'nda, AK Parti hükümetleri döneminde ifade hürriyeti kapsamında çok önemli reformlar yapıldığını belirtti.
Anayasa'nın 90. maddesinde yapılan değişiklikle Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşme hükümleriyle iç hukukun çatıştığı durumlarda uluslararası sözleşmelerin esas alındığını anlatan Bozdağ, bunun devrim niteliğinde bir düzenleme olduğunu söyledi.
Bozdağ, uygulamada sıkıntılar bulunduğunu ifade ederek, mahkemelerin bu temel düzenlemeleri iç hukukun parçası gibi, çatışma durumunda, ondan daha üstün şekilde uygulamalarını umduğunu dile getirdi.
Özel görevli mahkemelerin kaldırılmasına da değinen Bozdağ, geçen yıl yapılan düzenlemeyle iki ayrı yargılama usulü uygulamasına son verildiğini hatırlattı.
Sulh ceza hakimliklerinin kurulmasının da önemli bir düzenleme olduğunu vurgulayan Bozdağ, sulh ceza hakimliklerinin, sulh ceza mahkemelerinin aksine sadece koruma tedbirlerine bakacağını, böylece kişi hürriyeti ve güvenliği bakımından önemli bir adım atıldığını belirtti.
Sulh ceza hakimlikleri yoluyla muhaliflerin tutuklanacağına yönelik eleştirinin tamamen haksız olduğunu dile getiren Bozdağ, AB'nin de bu adımı takdirle karşıladığını söyledi.
-AİHM
Türkiye'nin AİHM nezdindeki durumunun iyileştirilmesi konusunda çalışmalar yapıldığını anlatan Bozdağ, AİHM'e giden dava sayısını azaltmak amacıyla Kamu Denetçiliği Kurumu kurulduğunu ve Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru imkanı getirildiğini anımsattı.
Bireysel başvurularla ilgili bilgi veren Bozdağ, "9 Aralık 2014 itibariyle Anayasa Mahkememize 30 bin 340 bireysel başvuru yapılmış. Bunlardan 7 bin 884'üne kabul edilmezlik kararı verilmiş. Kabul edilebilirlik kararı verilenlerden de 387'sine ihlal kararı verilmiş, 39'u ise reddedilmiştir. Bu son derce önemli bir mekanizmayı ülkemiz içerisinde hayata geçirdiğimiz anlamına gelmektedir" diye konuştu.
Son yıllarda yapılan çalışmalar çerçevesinde, Türkiye'nin AİHM'deki durumunu da aktaran Bozdağ, "2011 yılında 15 bin 940 olan başvuru, 2012'de 16 bin 876'ya, 2013'te 16 bin 600'e, yine 2013 13 bin 700, sonra 10 bin 931, en son 30 Kasım 2014 tarihi itibariyle 9 bin 800'e düşmüş durumdadır. Bu bizim açımızdan son derece önemli bir gelişmedir. Bu rakamların çok fazla olduğunu, yine de Türkiye açısından bunun iyi bir fotoğraf olmadığını hepimizin görmesi, bilmesi lazım. Şu anda ülkeler açısından baktığınızda, önümüzde 3 ülkenin bulunduğunu görüyoruz ki bunlar da bizim önümüze geçebilirler. Çünkü bütün ülkeler, kendi görünümünü değiştirmek için önemli çalışmalar yapıyorlar" ifadelerini kullandı.
Bozdağ, "İdari düzenlemelerden kaynaklanan sorunlar varsa idari düzenlemeler değişecek. Yasalardan kaynaklanan problemler varsa yasalar değişecek. Uygulamadan kaynaklanan problemler varsa uygulama değişecek ve böylelikle biz bu konuda ciddi bir iyileşmeyi sağlamış olacağız. Uygulamada ihlaller azalırsa yargı kararlarında da ihlaller azalacak, Avrupa nezdindeki ihlaller de azalacaktır" dedi.
-Makul şüphe
Makul şüphe konusuna da değinen Bozdağ, bunun sadece aramalara ilişkin Ceza Muhakemesi Kanunu'ndaki maddeyi içeren bir değişik olduğunu söyledi.
Bozdağ, "Ama gazetelerimize, siyasilerimize, bu konu hakkında yazan, çizen, söyleyenlere baktığınızda, 'tutuklama makul şüpheyle yapılıyor, telefon dinlemesi makul şüpheyle yapılıyor, mal varlığına el koyma makul şüpheyle yapılıyor, teknik takip makul şüpheyle yapılıyor. Ne kadar adli işlem varsa soruşturma evresinde bunların tamamı makul şüpheyle yapılıyor'. Doğru mu? Doğru değil, bunların tamamı kocaman bir yalan ve yalandan öte bir algı operasyonu çerçevesinde yapılan çarpıtmalar" değerlendirmesinde bulundu.
Bozdağ, şüphelinin yakalanabilmesi ihtimaline ilişkin savcı talep ettiğinde hakimin karar verdiğini, olayın bundan ibaret olduğunu belirterek, makul şüphe varsa arama kararı verildiğini aktardı.
-"Yalancıların şahı bunlar"
Aramalar için makul şüphenin daha önce düzenlemede bulunduğunu, bunun somut delile dayalı kuvvetli şüpheye çevirdiklerini anlatan Bozdağ, uygulamada bu durumun arama kararları verilmesini imkansız hale getirdiğinin görüldüğünü söyledi.
Bunun pek çok açıdan eleştirildiğini ancak daha önce de bulunan bir düzenleme olduğunu ifade eden Bozdağ, "Şimdi tutuklama somut delile dayalı, kuvvetli şüphe üzerine yapılıyor. El koyma somut delile dayalı, kuvvetli şüpheyle alakalı bir konu. Dinleme, teknik takip, bunların tamamı somut delile dayalı kuvvetli şüpheyle oluyor ama maalesef bunları da sanki makul şüpheyle yapılıyormuş gibi eleştirenler var. Birisi tutuklanıyor, gazeteler manşet atıyor, 'Makul şüpheyle tutuklandı.' Yalancıların şahı bunlar, manşetten yalan söylüyorlar, manşetten iftira atıyorlar. Makul şüpheyle Türkiye'de tutuklanan hiç kimse yok" diye konuştu.
Diğer ülkelerden de örnekler veren Bozdağ, Almanya'da, Avusturya'da basit şüpheyle, İngiltere'de makul şüpheyle kararlar verildiğini aktardı.
-Tutuklu, hükümlü sayısı
Türkiye'de 136 bin 611 hükümlü, 22 bin 420 tutuklu bulunduğunu bildiren Bozdağ, AB ülkelerindeki ortalama tutukluluk oranı yüzde 22,9 iken Türkiye'de bu oranın yüzde 14.1 olduğunu vurguladı.
Tutuksuz yargılanmanın esas olduğunu, tutukluluğu azaltmak için adımlar atıldığını belirten Bozdağ, adli kontrol düzenlemesini getirdiklerini anlattı.
Terörle ilgili suçlarda azami tutukluluk süresinin 10 yıldan 5 yıla indirildiğini de anımsatan Bozdağ, AİHM içtihatlarında azami tutukluluk süresinin 5 yıl 4 ay olduğunu, buna karşın son AB ilerleme raporlarında bu durum gözardı edilerek Türkiye'nin eleştirildiğini söyledi.
Avukatların dosyadan örnek alması konusundaki düzenlemeye de değinen Bozdağ, suçu meslek edinen kişiler için bunun delil karartma aracı olarak kullanıldığının altını çizdi.
Bozdağ, bu nedenle soruşturmanın amacını tehlikeye düşürecek bir durumda hakim kararıyla bazı evrakların alınmasına sınırlama getirildiğini belirterek, benzer düzenlemelerin Fransa dışındaki Avrupa ülkelerinde de olduğunu kaydetti.
2013'te Türkiye'de 6 milyon 300 binin üzerinde soruşturma yapıldığını açıklayan Bozdağ, dosya alma yasağı gelen soruşturma sayısının bin 100 civarında olduğunu bildirdi.
Bozdağ, Yargıtay ve Danıştaydaki daire sayılarının da iş yükü nedeniyle adaletin zamanında tecelli etmesi amacıyla yapıldığını söyledi.
İstinaf mahkemelerinin de bu yıl içinde hayata geçirileceğini dile getiren Bozdağ, ceza davalarının yüzde 89'u, hukuk davalarının yüzde 91'inin istinafta kesinleşeceğini belirtti.
-"Gazetecilik faaliyeti nedeniyle ceza alan yok"
Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) 2014 raporunda Türkiye'nin 7 tutuklu gazeteciyle 10. sırada gösterildiğini anımsatan Bozdağ, bu kişilerden üçünün müebbet, birinin 2 yıl 6 ay, birinin 12 yıl, birinin 19 yıl 9 ay hapis cezalarının Yargıtay tarafından onandığını ve hükümlü olduklarını belirtti. Bir kişinin de tutuklu yargılandığını aktaran Bozdağ, isnat edilen suçların bir kısmının adan öldürmek olduğunu kaydetti.
Bozdağ, "Adam öldürmek bir gazeteci için imtiyaz mıdır? Batı'da gazeteci adam öldürmüş olsa 'sen gazetecisin, adam öldürme hak ve hürriyetin vardır, biz sana dokunamayız' mı diyecek? Öyle bir şey yok" dedi.
Bir başkasının karakola bomba attığını belirten Bozdağ, "Gazeteci olması karakola bomba atma kosununda ona bir imtiyaz tanır mı? Gazeteci diye bunu yargılamayacak mıyız? Dünyanın neresinde bomba atmak, gazetecilik faaliyeti sayılıyor. Uyuşturucu işi yapmak, silah kaçakçılığı yaptığı gerekçesiyle soruşturulanlar var. Evrakta sahtecilik, hırsızlık gerekçesiyle soruşturulan, yargılanan ceza alanlar var. Gazetecililik faaliyeti yaptığı gerekçesiyle soruşturulan, ceza alan yok" değerlendirmesinde bulundu.
Dün gözaltına alındıktan sonra serbest bırakılan Hollandalı gazeteciyle ilgili de konuşan Bozdağ, "Konuyu inceledik terör örgütünün propagandasını yapmak iddiasıyla soruşturma var, yeni değil epeyce zamandır yürüyen. İfadesine başvurulmuş. Türkiye'den herhangi bir gazeteci Almanya'da, Fransa'da terör örgütüyle irtibatlı propaganda yaptığına ilişkin iddia olsa Fransa, Almanya, Avusturya bunu incelemez mi, ifadesine başvurmaz mı? Önemli olan bunu yaparken hukuka uygun davranıyor mu, davranmıyor mu? Hukuka uygun şekilde adli süreç işlemiştir, ifadesi alındıktan sonra serbest bırakılmıştır" dedi.