Davutoğlu, "Yeni Türkiye Yolunda" adlı ulusa sesleniş konuşmasında, kamu borcunun milli gelire oranının yüzde 74'ten yüzde 33'lere düştüğünü belirtti.
Kendilerini eleştirenlerin bile Türk ekonomisinin büyük bir sıçrama gerçekleştirdiğini bildiğini ifade eden Davutoğlu, milli gelirin 230 milyar dolardan 822 milyar dolara, ihracatın da 36 milyar dolardan 160 milyar dolara ulaştığını kaydetti.
Davutoğlu, 12 yılda doğrudan gelen dış yatırımın 145,5 milyar doları bulduğuna işaret ederek, "Merkez Bankası rezervlerimiz her ay kendi rekorunu egale ediyor. Cari açığı en önemlisi, Türk ekonomisinin en önemli risk alanı olarak görülen cari açığı bu yılın 10 ayında yüzde 37 azalttık. Bütün bunları yan yana koyduğumuzda bir tek şey ortaya çıkıyor. Türkiye, ekonomide bir başarı hikayesidir ve önümüzdeki yıl 2015, bu başarı hikayesine yeni halkaların eklendiği yıl olacaktır" değerlendirmesinde bulundu.
Sadece 2015'i planlamadıklarını, 2023'ü ve daha sonrasını da planladıklarına dikkati çeken Davutoğlu, bu nedenle öncelikli dönüşüm programını özellikle kademeli şekilde kamuoyuyla paylaştıklarını bildirdi.
-"İnovasyon kritik bir kavram halini aldı"
Davutoğlu, kasım ayındaki programda reel sektörün trasformasyonu ve milli üretimin verimliliğini artıracak, ihracatın ithalatı karşılama oranlarını yükseltecek büyük yapısal dönüşüm programlarını gündeme getirdiklerini aktardı.
Aralıkta ise makroekonomik alanda alacakları yapısal dönüşüm tedbirlerini paylaştıklarını anımsatan Davutoğlu, şu ifadeleri kullandı:
"Önümüzdeki haftalarda da inşallah sosyal alandaki yapısal dönüşüm perspektifini kamuoyumuzla paylaşacağız. Toplamda 25 sektörel alanda öncelikli dönüşüm programını devreye sokuyoruz. Bin 350 eylemi de planlıyoruz. Bir hususu burada yine çok güzel bir vurguyla ve bir müjde şeklinde ifade etmek isterim ki daha sektörel dönüşüm programları öncesinde 62. hükümet programını ilan ettiğimizde Türkiye'nin ekonomideki katma değerini artırabilmek için inovasyona ve Ar-Ge çalışmalarına ağırlık vereceğimizi ifade etmiş ve bir seferberlik ilan etmiştik. Aralıkta inovasyon haftasında yapılan çalışmalar bu seferberliği taçlandıran sonuçlar doğurdu. Bizzat katıldığım inovasyon haftasına tabi inovasyon kelimesinin yabancı kökenli olması itibarıyla da 'uygulamalı buluş' diye bir tavsiyede de bulundum. Bir şekilde ama önemli olan şu evrensel anlamda şu anda bütün dünyada inovasyon kritik bir kavram halini aldı. Biz Türkiye'nin artık çok kolay teknoloji aktaran, teknolojiye çok çabuk intibak eden bir ülke değil, teknoloji üreten bir ülke olmasını istiyoruz. Gençlerimizi özgür ve özgün düşünceyle yetiştirip, yeni teknolojik atılımların, açılımların önünü açmak ve geleceğe gençlerimizi büyük iddialarla hazırlamak konusunda kararlıyız."
-"Bize slogan üreten değil, fikir üreten gençler lazım"
İnovasyon Haftası etkinliğine katıldığını ve konuşma yaptığını hatırlatan Davutoğlu, "Ama beni en çok memnun eden ne oldu biliyor musunuz? Hemen toplantının yapıldığı salonun dışındaki sergi alanlarında çoğu da lise ve üniversite öğrencisi olan o pırıl pırıl gençlerimizin kendi ürettikleri elektrikle çalışan arabalardan birçok başka yeni buluşa kadar heyecanla onları bana takdim etmeleri oldu. Her birini tebrik ediyorum. Bize böyle gençler lazım. Bize slogan üreten değil, fikir üreten gençler lazım. Bize kendisine verilen cep telefonunu iyi kullanan gençler değil, cep teknolojisini ileriye götürecek gençler lazım" şeklindeki görüşlerini paylaştı.
Davutoğlu, sürekli kendisini yenileyen geleceğe göre hazırlayan bir gençliğin Türkiye'nin en büyük teminatı olacağını belirterek, bu gençleri güçlendirmek ve onlara daha iyi bir Türkiye hazırlayabilmek için gece gündüz çalışmaya devam ettiklerini vurguladı.
-"Uyuşturucuyla mücadeleyi, terörle mücadeleye denk görüyoruz"
Uyuşturucuyla mücadele konusuna değinen Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Başbakanlık görevini aldıktan sonra en çok önem verdiğim hususlardan biri ve her ay sizlerle konuşmamda, sohbetimde vurguladığım hususlardan biri uyuşturucuyla mücadele oldu. Kasımda uyuşturucuyla mücadeleyle ilgili çok geniş kapsamlı bir şura toplantısı gerçekleştirmiştik, biliyorsunuz ama biz bir süreci başlattık mı, o süreci başlamasıyla bırakmayız, an ve an takip ederiz. Nitekim uyuşturucuyla mücadele konusunda aldığımız kararlar çerçevesinde bizzat benimde katıldığım törenle ilk narkotimlerimizi alana, sokağa, gençlerimize sahip çıkmak üzere vazifelendirdik. Onlara bir talimat verdik. Bu narkotimlerimize, aralarında emniyet görevlilerimiz de var, psikologlarımız ve diğerleri. Dedim ki 'gençlerimize şefkatle yaklaşacaksınız'. Onların uyuşturucu tacirlerinin eline düşmesini engelleyeceksiniz ama gençlerimize ne kadar şefkatle yaklaşıyorsanız, uyuşturucu tacirlerine de aynı şekilde kudretle muamele edeceksiniz. Uyuşturucuyla mücadeleyi, terörle mücadeleye denk görüyoruz çünkü uyuşturucuyla mücadele de terör gibi gençlerimizin hayatını karartıyor, bir nesli değil, nesilleri mahvedecek karanlık bir sürecin önünü açıyor. Uyuşturucuyla mücadeleye kararlı bir şekilde devam edeceğiz."
-Çözüm Süreci
Davutoğlu, Çözüm Süreci'ni milli birlik ve beraberliğin teminatı olarak gördüklerine işaret ederek, süreç konusunda hiçbir zaman taviz vermediklerini ve vermeyeceklerini vurguladı.
Bir takım unsurların hala provokasyon peşinde olduklarını son Cizre olaylarının da gösterdiğine dikkati çeken Davutoğlu, şu ifadeleri kullandı:
"Hala milletimizin huzurunu kaçırma yönünde eylemlere, yasa dışı faaliyetlere devam ediyorlar. En başından itibaren vurguladığımız üç hususu vatandaşlarımızla paylaşmak istiyorum; bir, Çözüm Süreci, kesinlikle kamu düzeninin alternatifi değildir. Cizre'de olduğu gibi nerede olursa olsun kamu düzenine yönelik herhangi bir fiil görüldüğünde bunun gereği yapılacaktır. İç güvenlik ve özgürlüklerin korunması reformu paketimiz Meclis'e sunulmuştur. Bu konuda da bu yasal çalışmayla birlikte gerekli tedbirleri almakta hiçbir tereddüt göstermeyeceğiz. İki, Çözüm Süreci, bütün vatandaşlarımızın doğusuyla batısıyla kuzeyiyle güneyiyle bir şekilde İstiklal Harbi'nde Çanakkale Savaş'ında dedeleri omuz omuza savaşmış tarihdaşların torunlarının ortak meselesidir. Bu çerçevede de Çözüm Süreci yönündeki çalışmalarımızı artıracağız. Toplumsal bilinçlenme ve duyarlılık düzeyini yükselteceğiz. Üçüncüsü, kim ne yaparsa yapsın Türkiye'nin çevresindeki ateş çemberine sokulmasına izin vermeyeceğiz. Ülkemizin güvenliği bekası neyi gerektiriyorsa onu yapacağız, vatandaşlarımızın her türlü demokratik haklardan istifade edebilmesi için ne reform gerekiyorsa onu da yapmaya kararlı şekilde devam edeceğiz."
-"Etnik ve mezhebi temelli ayırıma izin vermedik"
Davutoğlu, özgür ve demokratik bir ülkenin eşit vatandaşları olarak herkese aynı şartlarda ortak bir gelecek perspektifi sunmayı hedeflediklerini aktardı.
Türkiye'de herhangi bir şekilde etnik ve mezhebi temelli ayırıma izin vermediklerini ifade eden Davutoğlu, "Alevi vatandaşlarımızla sohbet ederken de Sünni vatandaşlarımızla sohbet ederken de Türk, Kürt, doğulu, batılı, kuzeyli, güneyli vatandaşlarımızla da sohbet ederken de hepsini bir tarağın dişleri gibi eşit ve omuz omuza gördük. Bu çerçevede de kardeşliğimizi pekiştirecek çalışmalara her alanda devam edeceğiz" şeklindeki ifadelere yer verdi.
Davutoğlu, aralığın, Şeb-i Arus ile Hazreti Mevlana'nın felsefesini hatırlatan, onun yaklaşımını zihinlere ve gönüllere dokuyan bir ay olduğunu belirterek, 17 Aralık'taki Şeb-i Arus etkinliğine hep beraber katıldıklarını anımsattı.
Hazreti Mevlana'nın çağrısıyla 77 milyona "gel" dediklerini ifade eden Davutoğlu, "Bütün dost ve kardeş halklara 'gel' diyoruz. İnsanlığa 'gel' diyoruz. Nereye 'gel' diyoruz? Barışa kardeşliğe dostluğa muhabbete 'gel' diyoruz. Bu yöndeki çağrımız kalıcı olarak devam edecek. Yine bu vesileyle Şeb-i Arus'ta Konya' ile İstanbul arasında hızlı trenin devreye girmesi vesilesiyle hem Konyalılara hem İstanbullulara ki Konya'da doğmuş, İstanbul'da büyümüş birisi olarak o gün benim için anlamlı bir gündü bu hızlı trenimizin hayırlı olmasını, 13 saatlik yolun 4 saat 15 dakikaya inmesinin de vakitlerimize bereket katmasını diliyorum" şeklindeki ifadelere yer verdi.
-"Büyük gücümüz demokrasimiz ve milli irademizdir"
Davutoğlu, 2014'ün, demokrasi için bir sınav ve başarı yılı olduğuna dikkati çekerek, 2015'in ise demokrasinin kökleşmesi ve derinleşmesi anlamında inşallah parlak bir yıl olacağını aktardı.
"Haziran 2015 seçimlerinde hangi partiye oy verirsek verelim hepimiz onurla vakarla demokratik bir ülkenin vatandaşları olarak gideceğiz" değerlendirmesinde bulunan Davutoğlu, şu görüşlerini paylaştı:
"Ne olursa olsun en büyük gücümüz demokrasimiz ve milli irademizdir. Demokrasimize ve milli irademize karşı hangi yönden ne şekilde gelirse gelsin her türlü eyleme, provokasyona ya da organize faaliyete izin vermeyeceğimizi gereken her türlü mücadeleyi sergileyeceğimizi de ifade etmek isterim. Çünkü 23 Nisan 1920'den beri Türkiye Büyük Millet Meclisinin en temel şiarı egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Milletten almadığı meşruiyetle egemenlik kurmaya kalkanlar bürokraside örgütlenerek millete hesap vermeden devleti yönetmeye kalkacak, kalkmayı planlayanlar yani paralel devlet yapılanması şeklindeki örgütlenmeler bu ülkede bir daha zemin bulamayacaklar, nefes alamayacaklar.
Kim milletimize ne vaat ediyorsa açık ve yalın bir şekilde halkın önüne çıkmalı kendini halka taktim etmeli halka teslim etmeli sonra da halkın kararına teslim olmalı. Aksi takdirde doğrudan ya da dolaylı darbe ve vesayet üzerinden milli irade korunamayacağı gibi kişisel hak ve özgürlüklerimiz de korunamaz. Nitekim bu tür bürokratik örgütlenmelerin nasıl bir kişisel hak istismarına yol açtığının örnekleri birer birer ortaya çıkıyor. Dolayısıyla 2015 için birinci mesajımız, kesinlikle milli demokrasi ve milli irade mesajıdır."
-"Türkiye, haksızlık karşısında susmayan bir ülke"
Davutoğlu, G-20 dönem başkanı olarak dünyadaki ekonomik krize rağmen halkın refahını yükseltme ve gerekli her türlü çabayla dünyanın öncü ülkeleri arasına girme yolundaki mücadeleyi sürdürme kararlılıklarının ikinci önemli mesajlarını oluşturduğunu bildirdi.
G-20 Dönem Başkanlığının, bunun işareti olduğunu belirten Davutoğlu, şu ifadeleri kaydetti:
"G-20 Dönem Başkanlığı süresince bize destek verecek olan ve geçtiğimiz ay bir araya gelerek saatlerce sohbet etme imkanı bulduğum iş dünyasının önemli temsilcilerine, G-20 üyelerine de buradan hem teşekkür ediyor hem de sadece G-20 değil bütün toplumsal temsilcilerimizin bütün sivil toplum kuruluşu öncülerimizi de G-20 Dönem Başkanlığına katkıda bulunmaya davet ediyorum. Türkiye yükselen bir ülke, yükselen bir ekonomi ama aynı zamanda dünyada vicdanın sesi. Herkes sustuğunda, haksızlık karşısında susmayan bir ülke Türkiye. Onun içinde bugün albayrak sadece bizim gönlümüzde değil dünyadaki bütün mazlum milletlerin gönlünde. Şimdi bu albayrak sadece Üsküp'te, Gostivar'da, Kalkandelen'de Ohri'de değil, Balkanlarda değil, bütün dünyada vicdanın sembolü oldu. Nitekim Filistin'e verdiğimiz desteğin bir nişanesi olarak Sayın Halid Meşal'i Konya'da ağırladığımızda, Konya'da ona gösterilen sevgi aynı zamanda dış politikada bizim Filistin davasına verdiğimiz desteğe yönelik güçlü bir irade beyanıydı. İnşallah önümüzdeki günlerde Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ı da ağırlayacağız. Her yerde insanlığın vicdanı olma yönündeki irademiz şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da sürecektir."
Davutoğlu, konuşmasını "Hiç şüpheniz olmasın. 2014 demokrasimizi için nasıl parlak bir yıl olmuşsa 2015'te ikinci kalkınma hamlemiz açısından da 2023 hedefleri açısından da ayağa kalktığımız yürüdüğümüz koştuğumuz ve geleceğe hazırlandığımız bir yıl olacak" şeklindeki dilekleriyle sonlandırdı.
(Bitti)