Dolar

34,9524

Euro

36,6030

Altın

3.020,06

Bist

10.058,63

Vakıfbank Genel Müdürü Aydoğan: (2)

Vakıfbank Genel Müdürü Aydoğan: (2)

11 Yıl Önce Güncellendi

2014-12-26 09:21:43

Vakıfbank Genel Müdürü Aydoğan: (2)
MURAT BİRİNCİ - Vakıfbank Genel Müdürü Halil Aydoğan, yurt içi talebin canlanmasıyla birlikte 2015 yılında büyüme oranının yükselmesini ve yüzde 4 seviyelerine ulaşmasını beklediklerini dile getirdi.

AA muhabirine Türkiye ekonomisinin 2014 yılı performansını ve gelecek yıl beklentilerini değerlendiren Aydoğan, ABD Merkez Bankası'nın (Fed) çıkış stratejisine gideceğinin sinyallerini 2013 yılının mayıs ayında verdiğini ve 2014 yılında da tahvil alımlarını azaltmaya başlayarak ekim ayında alımları tamamen sonlandırdığını anımsattı.

Tahvil alımlarının sonlandırılmasının ardından piyasaların faiz artırımını tartışmaya başladıklarını ifade eden Aydoğan, Fed'in en erken 2015 yılının ilk yarısında faiz artırımına başlaması beklenirken, bu beklentinin piyasalarda fiyatlandığını kaydetti.

Bu nedenle Fed'in faiz artırımına gitmesinin, gelişmekte olan ülkeler dahil olmak üzere piyasalarda çok sert hareketlere neden olmayacağını dile getiren Aydoğan, "Ayrıca, Avrupa Merkez Bankası'nın (ECB) ve Japonya Merkez Bankası'nın (BoJ) attığı genişletici para politikası adımları ise ABD'nin çıkış stratejisinin etkilerini telafi edebilecektir. Bu olumlu faktörler Fed'in faiz artırımının gelişmekte olan ülkelerde yaratacağı olumsuz etkilerin dengelenmesini sağlayabilecektir" dedi.

Kredi derecelendirme şirketlerinin Türkiye analizlerini değerlendiren Aydoğan, küreselleşme ile birlikte kredi derecelendirme kuruluşlarının finans piyasalarındaki rolünün arttığını ve bu nedenle kredi derecelendirme kuruluşlarının değerlendirmelerinin piyasalarca yakından takip edildiğini dile getirdi.

Halil Aydoğan, şunları kaydetti:

"Son dönemde, Fitch ve Moody's tarafından yatırım yapılabilir kredi notuna sahip Türkiye ekonomisi için dış finansmana bağımlılığa dikkat çekilse de özellikle haziran ayından bu yana petrol fiyatlarında yaşanan sert gerilemenin Türkiye'nin cari açığında önemli bir etken olan enerji maliyetlerine pozitif yöndeki etkisinin, kredi derecelendirme kuruluşlarının değerlendirmesinin nispeten önüne geçtiği düşünülmektedir. Diğer yandan, söz konusu kredi derecelendirme kuruluşlarının ülke ekonomilerini ne kadar doğru değerlendirdikleri de piyasalar tarafından sorgulanmaktadır. Özellikle, 2008 yılında yaşanan ve küresel krizin tetikleyicisi olan ABD'li yatırım bankası Lehman Brothers'ın batmasından kısa bir süre önce kredi derecelendirme kuruluşlarının teminatlı borç senetlerine yüksek kredi notu vermiş olmaları, bu kuruluşlara olan güvenin sorgulanmasına neden olmuştur. Bunun yanında 2010 yılında ise Yunanistan'da başlayan ve Avro Bölgesi'ndeki diğer ülkelere de sıçrayan borç krizinde ise kredi derecelendirme kuruluşları, özellikle Yunanistan olmak üzere sorunlu ülkelere yüksek not vermiş ve bu ülkelerin notlarını indirmekte geç kalmışlardır."

Kredi derecelendirme kuruluşlarının, ülkelerin ya da şirketlerin gidişatına ilişkin değerlendirmelerinin zamanlama sıkıntısı yaşamasının hali hazırda önemli bir yere sahip olan kredi derecelendirme kuruluşlarının güvenilirliğinin sorgulanmasına neden olduğunu söyleyen Aydoğan, 2012 yılında Avrupa Komisyonu'nun Ekonomik ve Parasal İşlerden Sorumlu Başkan Yardımcısı Olli Rehn'in kredi derecelendirme kuruluşu S&P'nin 9 Avrupa ülkesinin notunu indirmesi üzerine Avro Bölgesi ülkelerinin krizi sona erdirmek üzere kararlı adımlar atmasına ve finansal piyasaların sakinleşmesi konusunda ilerlemeler kaydetmesine karşın S&P'nin kararını 'tutarsız' bulduğunu ve üzüntü duyduğunu belirttiğini anlattı.

Kredi derecelendirme kuruluşlarının, zamanında notları yükseltmemesi veya bazen gerçekleri yansıtmada geç kalmasının, gelişmekte olan ülkelerin faiz baskısı altında kalmasına neden olmasının da ayrıca eleştirildiğini dile getiren Aydoğan, "Tüm bunlara karşın, Türkiye'de 2002 yılından bu yana süren siyasi istikrar, sağlam bütçe performansı ve makroekonomik göstergeler ile Türkiye ekonomisine olan güven artmıştır. Ekonomiye olan güvenin 2015 yılında da devam etmesini bekliyoruz" dedi.

- "2015 yılında büyümenin yüzde 4 seviyelerine ulaşacağını bekliyoruz"

Yılsonu ve 2015 yılı milli gelir büyüme beklentisini ve büyümenin kompozisyonunun nasıl olması gerektiğini paylaşan Aydoğan, Türkiye ekonomisinin 2014 yılında aldığı önlemlerin etkisiyle büyüme oranının nispeten yavaşlamasının ardından, yurt içi talebin canlanmasıyla birlikte 2015 yılında büyüme oranının yükselmesini ve yüzde 4 seviyelerine ulaşmasını beklediklerini söyledi.

Halil Aydoğan, yurt içi talebin yanında ihracatın da 2014 yılı kadar olmasa da 2015 yılında büyümeye katkısının olumlu olacağını ifade etti.

Büyüme sürecinin istikrarlı ve sürdürülebilir bir yapıda sağlanmasının tasarrufların artırılmasıyla birlikte yatırımların ve büyümenin finansmanında dış kaynaklara olan bağımlılığın azaltılmasının oldukça önemli olduğuna dikkati çeken Aydoğan, bu doğrultuda Onuncu Kalkınma Planı'nda da değinildiği gibi ihracatta rekabet gücünü artırarak üretimde verimliliğin artırılmasına odaklı bir büyüme kompozisyonunun uygun olacağını düşündüklerini dile getirdi.

Türkiye ekonomisinin yapısal olarak yurt içi tüketim kaynaklı bir büyüme modeline sahip olduğunu ifade etti. Yüksek yurt içi tüketimin aynı zamanda cari açık sorununa da yol açmasından dolayı kamu otoritesinin katma değer yaratan ihracatı teşvik edecek düzenlemeler getirdiğini anımsatan Aydoğan, "Bu teşviklerin hayata geçirilmesiyle daha dengeli bir büyüme modeline geçileceğini düşünüyoruz. Ancak bunun yapısal bir dönüşüm olmasından dolayı uzun vadede gerçekleşecek olması, bir süre daha iç tüketime dayalı bir büyümenin sürdürülmesine neden olabilecektir" değerlendirmesini yaptı.

- "Dolar/TL'de gelecek yıl daha sakin bir seyir göreceğiz"

Yılsonu ve 2015 yılı dolar/TL kuruna ilişkin öngörülerini ifade eden Aydoğan, 2013 yılında Fed'in tahvil alımlarını azaltacağını açıklamasından bu yana doların küresel bazda değer kazanma eğiliminde olduğunu söyledi.

ABD'de açıklanan verilerin beklentilerden iyi gelmesi ve faiz artırım beklentilerini kuvvetlendirmesinin de doların küresel bazda değer kazancını desteklediğini belirten Aydoğan, "ABD ekonomisinin görece daha iyi durumda bulunması ve Avro Bölgesi'nde ekonomik sıkıntıların devam ediyor oluşu 2015 yılında da doların değer kazanmaya devam edeceğine ve avronun dolar karşısında değer kaybedebileceğine işaret etmektedir. Bununla birlikte piyasalarda kur savaşı algısının artması durumunda, ABD'nin kendi para biriminin aşırı değerlenmesine karşı bir tavır alması ihtimali oluşabilecektir" dedi.

Doların küresel bazda değer kazanması TL'nin de dolar karşısında değer kaybetmesine neden olduğuna ve 2014 başında TL'deki değer kaybının hız kazandığını anlatan Halil Aydoğan, şunları kaydetti:

"Politika yapıcılar tarafından alınan önlemler sonucu TL'de yıl içinde sakin bir seyir görülmüştür. Son dönemde de petrol fiyatlarındaki düşüşün cari açığı da olumlu etkileyeceği beklentileriyle, TL diğer gelişmekte olan ülke para birimleri arasında dolar karşısında daha az değer kaybetmiştir. Kurda 2015 yılında da daha sakin bir seyir görüleceğini ancak faiz artırımlarının da etkisiyle bu seneye göre bir miktar yükseleceğini düşünüyoruz. TL'nin avro karşısında dolara göre nispeten az değer kaybedeceğini ve bu nedenle sepet kurda yükselişin daha sınırlı olacağını bekliyoruz."

(Son)

SON VİDEO HABER

Polis memuru, ölümüne neden olduğu gencin ailesinden af diledi

Haber Ara