ABD ekonomisinin 2014'teki en önemli başarılarından biri kuşkusuz istihdam alanında yaşandı. Kasım ayı itibariyle yaklaşık 2,6 milyon kişiye iş imkanı yaratılarak istihdamda, 1990'lı yıllardan bu yana en iyi performans gösterildi. Ülkedeki işsizlik oranı da bu gelişmelere paralel olarak yüzde 5,8 ile son 6 yılın en düşük seviyesine geriledi.
İstihdamdaki bu güçlü artış 6 yıldır krizde olan ekonominin son 11 yılın en yüksek büyüme rakamlarına ulaşmasıyla mümkün oldu. Yılın ilk çeyreğinde olağanüstü sert geçen kış nedeniyle yüzde 2,9 küçülen ekonomi, ikinci ve üçüncü çeyrekte sırasıyla yüzde 4,6 ve yüzde 5 büyüdü.
Buna karşın, ABD'de işçi ücretleri ekonomide yakalanan ivmeye karşın istenilen artışı göstermedi. Ülkedeki resmi asgari ücret 2009 yılından bu yana saat başına 7,25 dolarda kalırken, gelir dağılımı eşitsizliği son 100 yılın en yüksek seviyesine ulaştı.
Bu konuda harekete geçen ABD Başkanı Barack Obama, şubat ayında başkanlık yetkisini kullanarak sözleşmeli kamu çalışanlarına yönelik asgari ücreti saat başına 10,10 dolara yükseltti. Bazı eyalet yönetimleri de Beyaz Saray'ın baskısı ve ülke geneline yayılan protestolar sonucunda asgari ücreti artırma kararı alırken, 2014'te en yüksek asgari ücret saat başına 15 dolarla Washington eyaletinde ödendi.
- Parasal genişlemeye veda
Ülke ekonomisindeki iyileşme Fed'in 2008'den bu yana devam eden destekleyici para politikalarına da yansıdı. Fed, 2007'de ABD'de başlayıp daha sonra tüm dünyayı etkisi altına finansal krizin ardından, ekonomiyi canlandırmak amacıyla genişleyici para politikası izlemişti.
Yüksek para arzı ve tahvil alım programları yoluyla son 6 yıldır aralıklarla yürütülen bu politika için geri sayım, Fed'in 85 milyar dolar seviyesinde tutulan tahvil alımlarını ocak ayından itibaren aşamalı olarak azaltma kararı almasıyla başladı. Fed'in ilk kadın başkanı Janet Yellen'ın görevi Ben Bernanke'den şubat ayında devralmasının ardından devam eden azaltmalarla birlikte tahvil alım programı ekim ayında sona erdirildi.
Fed'in para politikalarındaki değişiklikler bununla sınırlı kalmadı. Bankanın faiz artırımına ilişkin sözel yönlendirmede kullandığı "kayda değer süre" ifadesi Federal Açık Piyasa Komitesinin (FOMC) aralık ayı toplantısında "sabırlı olacağız" şeklinde değiştirilerek, ilk faiz artışının yaklaşmakta olduğunun sinyalleri verildi.
- Dolar 9 yılın rekorunu kırdı
Fed daha sıkı para politikasına hazırlanırken, Avrupa ve Japonya Merkez bankalarının faiz oranlarını tarihin en düşük seviyelerine indirmesi ve uygulanan diğer teşvik politikaları, doların yaklaşık 9 yılın zirvesine taşıdı.
Dolar endeksi yılın başından bu yana yüzde 12 artarken, Japon yeni son 7,5 yılın en düşük seviyesine geriledi. Avro-dolar paritesi de hafta içinde son 28 ayın en düşük seviyesini gördü.
Dolar karşında en çok değer kaybeden para birimi ise Rus rublesi oldu. Yaptırımlar başlamadan önce 1 dolar yaklaşık 36 rubleden işlem görürken, parite aralık ortasında 80 rubleye kadar yükselmişti.
Rusya Merkez Bankasının faizleri yüzde 10,5'dan yüzde 17'e çıkarması ve alınan diğer tedbirle toparlanan ruble, şu sıralar dolara karşı 53,7 seviyesinden işlem görüyor.
- Kayaç gazı devrimi ve petrol fiyatları
ABD Enerji Enformasyon İdaresi'nin (EIA) verilerine göre, 2014 yılında günlük ortalama 2,237 milyon metreküpe yükselen doğalgaz üretimi, ülkeyi net enerji ithalatçısı konumundan net enerji ihracatçı konumuna getirdi.
Ancak, ABD'li şirketler mevcut yasalara göre, ABD Enerji Bakanlığı'ndan özel izni olmadan serbest ticaret anlaşması olmayan ülkelere LNG (Sıvılaştırılmış doğalgaz) ihracatı yapamıyor. Ülkedeki birçok grup ise enerji sektöründe yaşanmakta olan büyümenin şartları değiştirdiğini savunarak, hem ham petrol hem de LNG'ye yönelik ihracat yasaklarının kaldırılması için yoğun lobi faaliyeti yürütüyor.
Son dönemdeki bazı gelişmeler de bu faaliyetlerin sonuç vermeye başladığına işaret ediyor. Bunlardan ilki, ABD'nin ağustos ayında 1973'ten bu yana ilk kez petrol ihraç etmesiydi. Güney Kore'ye ihraç edilen 40 milyon dolar değerindeki petrol, sembolik olsa da ABD'nin dünya petrol piyasasına tedarikçi olarak geri dönmesinin ilk adımı olarak nitelendirildi. İkinci gelişme ise ABD Enerji Bakanlığı'nın eylül ayında iki ayrı şirkete LNG ihraç etme yetkisi vermesiydi.
Uzmanlar, 2015'in enerji politikaları için çok önemli bir yıl olacağını ve ihracat yasaklarının bu dönemde kaldırılabileceğini öngörüyor.
- Düşen petrol fiyatları ABD'ye yaradı
Öte yandan, azalan küresel talep ve artan arzla son 5 yılın en düşük seviyesine gerileyen ham petrol fiyatlarının da ABD ekonomisine önemli etkileri oldu. Haziran ayında yaklaşık 112 dolardan işlem gören brent tipi ham petrol fiyatının 60 doların altına inmesi, Amerikalı tüketicileri sevindirdi. Benzin fiyatlarının galon başına 2,5 dolara kadar gerilediği ülkede ekonominin yüzde 70'inin tüketici harcamaları istikrarlı olarak arttı. ABD'de tüketici güveni de son aylarda 2007'den bu yana en yüksek seviyesini koruyor.
Düşük benzin fiyatları otomobil satışlarını da canlandırdı. Amerikan otomotiv sektörü 2014'te son 10 yılın en iyi performansını gösterirken, araç satışları geçen yıla oranla yüzde 6 arttı.
Uluslararası Para Fonu, gerileyen petrol fiyatlarının ABD ekonomisine yaklaşık yüzde 0,6'lık ek büyüme sağlayacağını öngörüyor.
- Rusya'ya yaptırımlar
Doğu Ukrayna'da artan gerilim, ABD ve Rusya'nın Soğuk Savaş'tan bu yana ilk kez karşı karşıya getirirken, Obama yönetiminin 2014'te Rusya'ya karşı aldığı yaptırım kararları da yılın önemli ekonomik gelişmeleri arasındaydı.
ABD hükümetinin mart ayından başlayarak uygulamaya koyduğu yaptırımlar, Ukrayna'nın devlet bütünlüğünü ve egemenliğini tehdit ettiği öne sürülen birçok Rus hükümet yetkilisi ve iş adamının yanı sıra Rus bankaları ve şirketlerini de hedef aldı. Halen geçerliliğini koruyan yaptırımlar, 30'un üstünde Rus vatandaşıyla birlikte Rusya'nın en büyük 6 bankasını, 14 savunma firmasını ve 5 enerji şirketini de kapsıyor.
Yaptırımlar, Rus ekonomisinin itici gücü olan savunma ve enerji gibi kilit sektörlerde hiçbir yeni projenin hayata geçirilememesi amaçlarken, listedeki kişi ve kuruluşların ABD'deki mal varlıklarının dondurulmasını da öngörüyor. Ayrıca, Amerikalılar'ın yaptırım listesinde yer alan kişi ve kuruluşlarla ticari ilişki kurmaları da yasak.
Rusya ekonomisinin ABD ve AB'nin yaptırımlarıyla birlikte düşen petrol fiyatlarından büyük yara aldığı biliniyor. Rusya Maliye Bakanı Anton Siluanov, kasım sonunda Rus ekonomisinin batılı ülkelerin yaptırımları nedeniyle 40 milyar dolar kaybettiğini açıklamıştı. Siluanov, yüzde 30'un üzerinde gerileyen petrol fiyatlarının Rusya'ya yaklaşık 100 milyar dolara mal olduğunu söylemişti.
Buna karşın, Obama'nın Ekonomik Danışmanlar Konseyi Başkanı Jason Furman, Rusya'ya uygulanan yaptırımların Amerikan ekonomisine kayda değer bir etkisi olmadığı belirterek, bunun nedenini Rusya'yla ticaretin ABD ekonomisinin sadece yüzde 0,1'ine karşılık gelmesi olarak açıklamıştı.
- Cari açık küçüldü
ABD ekonomisinin 2014'te gösterdiği bir diğer başarı, cari açığın 2006'dan bu yana en düşük seviyesine gerilemesiydi. Cari açığın GSYH'ya oranının yüzde 2,5'e gerilemesinde rekor düzeyde artan ihracat ve düşen kamu harcamaları etkili oldu. Son 5 yıldır artmakta olan ihracat rakamları yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 3 yükselerek yeni bir rekora ulaştı.
Bununla birlikte, ekim ayında açıklanan son verilere göre, ABD'de bütçe açığı geçen seneye oranla yüzde 29 azalarak son 6 yılın en düşük seviyesine geriledi.
Düşen cari açık ABD'nin dış finansman bağımlılığını azaltması bakımından önem taşıyor.
- ABD - Çin ilişkileri
Geride bırakmak üzere olduğumuz 2014, ABD - Çin ilişkileri açısından da önemli gelişmelere sahne oldu.
Çin'in başkenti Pekin'de 8-10 Kasım arasında düzenlenen Asya Pasifik Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (APEC) Ekonomi Liderleri Zirvesi, ABD ile Çin ilişkilerinde yeni bir dönemin başlangıcı olarak tarihe geçti.
APEC Zirvesi kapsamında bir araya gelen ABD Başkanı Obama ve Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, iklim değişikliğiyle mücadeleden bazı gümrük tarifelerinin iptaline kadar birçok konuda anlaşma sağlamıştı.