Dolar

34,8725

Euro

36,7333

Altın

3.035,83

Bist

10.058,47

Tunus seçimlerinde nasıl bir sonuç çıkar

11 Yıl Önce Güncellendi

2014-10-26 10:31:19

Tunus seçimlerinde nasıl bir sonuç çıkar

TIMETURK / NEVZAT ÇİÇEK - TUNUS

Tunus yarın devrim surecinden sonra seçime gidecek. Bu seçim Tunus'un geleceği kadar bölgenin de geleceği açısından oldukça önemli. Tunus demokrasiye geçis sürecini başarıyla tamamlayabilirse bölge ve aşırılıklar için bir rol model olmayı da  başarabilir...Tunus'ta seçim sürecini takip etmek ve IŞİD araştırması yapmak amacıyla iki ay içerisinde yaklaşık altı kez Tunus'ta temaslarda bulundum. Tunus bir çok açıdan Türkiye'ye benziyor. Ülkenin kurtarıcısı olarak ünlenen Habib Burgiba kendisine Atatürk'ü örnek almış ve ülkede İslami kurumlarla sorun yaşamış, en büyük icraatınız nedir sorusuna Zeytuna Medresesi'nin kapatılmasıdır diyen biri. Burgiba sonrası göreve gelen Zeynel Bin Ali dönemi namaz kılmanın terörize suç sayıldıgı bir dönemdi ve Nahda Hareketi üyelerinin hapse atıldığı İslami müesseselere karşı savaşın verildiği yıllardır. Tunus'ta yapılacak olan seçimlerde bir taraftan Bin Ali döneminin bir araya gelen şahısların oluşturduğu Nida Tunus Hareketi diğer taraftan ise uzun yıllar yurt dışında sürgün yaşamak zorunda kalan Rashid Gannuşi liderliğindeki Nahda Hareketi öne çıkıyor. Bürokrasinin ve derin devletin çok güçlü olduğu ülkede geçiş döneminin sağlıklı yürütülmesi Tunus'un en büyük kazancı olacak

Tunuslular bugün parlamento seçimleri için sandık başına gidecekler. Bu demokrasi sınavından, bir ay sonra da devlet başkanını seçmek için yine sandık başında olacaklar. Tunuslular aslında sandık başına giderken aynı zamanda Arap Baharı sonrası demokrasiye geçişi de tamamlamak istiyorlar.



Tunus'ta, 17 Aralık 2010'da Muhammed el-Buazizi adlı üniversite mezunu genç, seyyar satıcılık yaptığı sırada arabasına el konulmuş ve bu durumu protesto etmek için kendini yakmıştı. Buazizi'nin bu protestosu Tunus'ta devrimin fitilini ateşlemişti. Devrim 14 Ocak'ta Cumhurbaşkanı Zeynelabidin bin Ali'nin görevi bırakarak ülkeyi terk etmesiyle sonuçlanmış sürgünde olan Nahda Hareketi Lideri Rasid Gannusinin ülkeye dönmesine ve siyasi tutuklularin serbest bırakılmasıyla sonuçlanmıştı. Arap Baharı’na öncülük eden Yasemin Devrimi’nin ardından yeni Tunus Anayasası'nı hazırlamak için 23 Ekim 2011'de Milli Kurucu Meclis seçimleri yapılmıştı. Bağımsız Yüksek Seçim Kurulu tarafından açıklanan resmi seçim sonuçlarına göre, Nahda Hareketi 89 sandalyeyle seçimi birinci olarak tamamlamıştı. Nahda'nın kazandığı vekillerin yarısının kadın olması Avrupalıları bile şaşırtmıştı

Tunus'ta geçiş süreci hükümetinden sonra Nahda Hareketi iki yil iktidarda kalmış daha sonra ülkede muhalefet liderlerinin öldürülmesi üzerine başlayan sokak gösterileri sonrasında Nahda Hükümet'ten çekilmiş ve Teknokrat Hükümeti işbaşına getirilmiş; o da Tunus'ta Yeni bir Anayasayı ilan etmisti. Bütün bu gelişmelerden sonra, Arap coğrafyasını etkisi altına alan "Arap Baharı" rüzgarının ilk estiği ülke Tunus'ta halk, Yasemin Devrimi'nden sonraki ilk milletvekili seçimleri için sandık başına gitmeye hazırlanıyor.


Yaklaşık beş milyon Tunuslu 217 sandalyeli Tunus Meclisi'nin üyelerini belirlemek için bugün (26 ekim 2014) günü sandık başına gidecek.Seçimlerde aralarında Nahda Partisi, Nida Tunus Partisi, Cumhuriyet İçin Kongre Partisi, Demokrasi İçin Birlik, Hürriyet ve İş İçin Demokrasi Birliği, Cumhuriyet ve Vefa Hareketinin yer aldığı 69 siyasi partiden bin 326 aday milletvekili seçilebilmek için yarışacak. İlk defa bu seçimlerden sonra milletvekilleri hükümete güvenoyu verme ve çekme yetkisine sahip olacak.Seçmenler, 24 ilde ve 27 seçim merkezinde sandığa gidecek. Yurtdışında ise yarın başlayacak oy verme işlemleri 3 gün sürecek. Yurtdışında 6 merkezde 313 bin kayıtlı seçmenin oy kullanması bekleniyor.



Seçimlerin Nahda Partisi ve Nida Tunus Partisi arasında geçmesi bekleniyor. Yapılan kamuoyu yoklamalarında seçimlerin son haftasında bile çok ciddi kararsız bir kitlenin varlığı dikkat çekiyor. Seçim atmosferinin sokakta çok ciddi hissedilmediği ülkede bir ay sonra da cumhurbaskanlığı seçimleri gerçekleşecek ancak bu seçimlerde Nahda Hareketi aday göstermeyeceğini ilan etti. Sokaklarda yaptığımız görüşmelerde yarışın Nahda Hareketi Lideri Raşid el-Gannuşi ile Nida Partisi lideri El-Baci Kaid es-Sebsi arasında geçmesi bekleniyor. Sokaklarda ozellikle ekonomik darboğazdan çıkma, geçmişe dönmeme, güvenliğin tam anlamıyla sağlanması, yolsuzlukların engellenmesi, özgürlüklerin daha da genişletilmesi, turizm gelirlerinin daha da artırılması, Libya başta olmak üzere çevre ülkelerdeki sorunların Tunus'a sıçramaması için önlem alınması en çok istenen konular arasında geliyor.



IŞİD'e en fazla katılımın olduğu Tunus'ta iktidarın en büyük adaylarından biri olan Nida Tunus Partisi diğer partilerle birlikte bir koalisyon uluşturmuş durumda bu koalisyonun bir programdan çok Nahda karşıtlığı üzerine bina edilmesi ve eski rejim siyasetçilerinin çok fazla yer alması ve bir çoğunun yolsuzluğa bulaşmış olması Nida Tunus için ciddi dezavantaj oluştursa da özellikle Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri başta olmak üzere Fransa ve diğer ülkelerden aldığı destek Nida Tunus için rahat bir çalışma ortamı sağlıyor. Nida Tunus'un Nahda Hareketi'ne karşı en büyük eleştirisi Islamifobia üzerinden gerşekleşse de parti, partinin büyük şehirlerde desteği önemli ölçüde varken kırsala gidince bu desteğin düştüğü görülüyor. Nida Tunus sahil bandında çok güçlüyken Nahda Hareketi ise kırsalda oldukça güçlü.








Nahda Hareketi'nin rakiplerine en büyük suçlaması ise kendilerine karşı ön yargının kırılmaması ve iktidari paylaştıkları halde halkı bir programdan ziyade korku ile yönlendirmeye çalışmaları. Nahda Lideri Gannuşi ile yaptığımız özel görüşmede esas meselenin ülkenin devrim sonrası kazanımlarını heba etmeden geçiş sürecinin tamamlanması olduğunu ifade ederek, 'Biz Tunus için hem devrimi hem yeni anayasayı Tunuslularla birlikte gerçekleştirebildik, iktidarı paylaşmayı da başardık ve bunu da gösterdik. Bu nedenle biz bu seçimlerin başarısını Tunusluların basarısı olarak görüyoruz' dedi. İktidarda oldukları iki yıl boyunca öç alma duygusu ile geçmişle hesaplaşma üzerine hareket etmediklerini ifade eden Gannuşi esas hedefimiz Tunus'un istikrarı, geleceği ve demokrasisinin inşaasıdır' dedi. Nahda bütün bunları yaşarken geçmişe oranla bir oy kaybına da uğrayacak gibi.



NAHDA HAREKETİ DOĞU BATI KONSEPTİ İÇİN MODEL
Tunuslular Arap Baharı sonrası Doğu ve Batı konsepti arasında ülkelerinin örnek gösterilebilecek tek model olduğunu ifade ediyorlar ve bunda da haksız değiller. Türkiye ve Tunus bu anlamda 'İslam ve demokrasi' bağlamında örnek gösterilecek modeller arasında yerini alırken özellikle bölge ülkelerini incelediğimizde Tunus Modeli sadece Tunus içinde değil bölgedeki radikalizmin yükselmesine karşı desteklenmesi gereken bir model olarak okunmalı. Ancak ne Batı Dünyası ne İslam Dünyası ne de Tunus muhalefeti Nahda Hareketi'nin ortaya koyduğu geçiş sürecini kazasız belasız tamamlaması için yaptığı fedakarlıkları görmekten ziyade her şeyi iyi veya kötü olma babından okuyarak Tunus'un kazanımlarını ve Arap Baharı'nın arka planını görmezden gelerek bu modelin kıymetini bilmemekte ısrar etmektedirler. Nahda'nın ve özellikle de Gannuşi'nin savunduğu fikirler aslında İslam dünyasının da çoğulcu yapısını ve demokrasiye olan inanç açısından oldukça önemli.

İslam Dünyası'nda ortaya çıkan IŞİD, El Kaide, Boko Haram, Şebap, Ensar El Şeria vb. hareketlerin uyguladığı şiddetin esas sebebinin diktatör rejimler olduğunu unutmamak gerekiyor. Bütün bunlar gözönündeyken aranan modellere en uygun yönetimin sergilendiği ülkelerin başında devrim sonrasındaki Tunus geliyor. Nahda Hareketi'nin barışçıl, demokrasiye ve çoğulculuğa inanan yapısı ve devrim sonrasında öç alma duygusu ile hareket etmemesi bu modelin daha da anlamlı hale gelmesine yol açıyor. Nahda Hareketi'nin lideri ve İslam dünyasının en önemli mütefekkirlerinden Raşid Gannuşi'nin de ifade ettiği gibi İslam özgürlüklerle birlikte büyüyen gelişen bir harekettir. Eğer özgürlükleri yok ederseniz, diktatör rejimlerde ısrar ederseniz bu şiddetten başka bir şey doğurmaz... Bu söz ve bunun etrafında gelişen siyaset algısı 'radikal örgütlere' karşı model olacak bir anlayışı da ortaya koyuyor.

Nahda Hareketi'ne baktığımızda Tunus'un demokratikleşmesi ve siyasi görüşlerin hayata geçmesi anlamında ezber bozan bir yapıda olduğunu gösteriyor. Öyle ki anayasada birden fazla evliliğin yasaklanması, Tunus Parlamentosu'nda Nahda adına bulunan 89 vekilin 45 tanesinin kadın olması pek alışık olduğumuz bir durum değil. Nahda Hareketi'nin en önemli başkan yardımcılarının da bir tanesinin kadın olması aslında Nahda'da bu anlamda kadın katılımının Avrupa'da birçok ülkesini geride bıraktığı gerçeği ile bizi karşı karşıya bırakıyor.



MISIR'DA YAPILAN TUNUS'TA YAPILAMADI

Mısır'daki halk devriminin ve İhvan yönetiminin Abdülfettah El Sisi önderliğindeki darbe ile görevden uzaklaştırıldığı bir dönemde Tunus'ta da karşı devrim güçleri atağa geçmiş ancak Nahda Hareketi'nin sağduyulu tavrı karşısında başarısız oldular.Gannuşi ile yaptığım görüşmede bu oyunu iktidarı terk ederek bozduklarının özellikle altını çizdi. Bu süreçte yaptıkları fedakarlıkları dile getiren ve Nahda'nın cumhurbaşkanlığı seçimine katılmadığını söyleyen Gannuşi, 'Eski rejim mensupları, geçen seçimlere dolaylı katılırken, bu seçime birkaç partiyle giriyor. Bunları eski rejimden saymıyoruz çünkü yıkılan binanın sağlam taşları, yeni binaların yapımında kullanılabilir' dedi. Öç alma duygusu ile hareket etmeyen Nahda Hareketi gerçekten bu anlamda alkışı hak ediyor. Yönetici kadrllarının büyüm bir kısmı 20 yıla yakın cezaevinde kalan harekatın üyelerinin tavrını ve toplu siyasi cezaya karşı tavrı Gannuşi, Zeynelabidin bin Ali döneminin siyasileriyle koalisyon hükümetinde yer almanın kendileri için sorun teşkil etmediğini vurgulayarak, 'Tunus'u kimin yöneteceğine dair kararı halk verir. Biz, ötekileştirme ve siyasetten men politikaları gibi toplu cezalandırmadan da uzak durduk. Bu, eski rejimin halka karşı işlediği suçların cezasız kalacağı anlamına gelmiyor ancak kişisel işlenen suçların cezası da öyle olmalıdır' ifadelerini kullanıyordu


Tunus'un, hala demokratik geçiş sürecini yaşadığını savunan Gannuşi, 'Nahda, Mısır'dan edindiği tecrübe sayesinde uzlaşı ve demokrasi yolunu benimseyerek, hiçbir kesimi uzaklaştırmadan anayasayı kabul eden herkese kucak açmaktadır' şeklinde konuştu. Ülke ekonomisinin iyileştirilmesi yönünde çalıştıklarına da değinen Gannuşi, sistemlerinin, piyasa ekonomisini benimseyen diğer partilerinkine benzediğini, bunun, devrimi başlatan fakir kesimler için 'pozitif ayrım' olduğunu kaydediyordu... Gannuşi Türkiye, Malezya, Endonezya, Çin ve Körfez ülkelerine açılmak istediklerini belirterek, ekonomi programlarının tek bir bölgeye yoğunlaşmayacağını ifade ederek muhalefetin el altından dillendirdiği belli ülkeler destekliyor tezini çürütmeye çalışıyordu

Nahda'nın iktidara gelmesi ile birlikte 'İslamofobia' üzerinden oluşturulan korku ve daha sonra toplumsal gerginliği artırma adına yapılanlara baktığımızda aslında meselenin yeni bir dizayn olduğu ve eski rejimde imtiyazını kaybetmek istemeyenlerin oluşturduğu yapay bir korkudan ibaret olduğu gerçeğidir. Öyle ki bu korkuyu toplumda pekiştirmek adına. Daha önce ülkede tartışma konusu olmayan camiler, medreseler ve vakıfların Nahda iktidarı ile birlikte tartışma konusu haline getirildiğini gördük. Öyle ki Nahda'yı sıkıştırmak ve algı operasyonları yapılması adına bu kurumlar Nahda üzerinden tartışmaya açıldı ve Nahda bu anlamda suçlanmaya başlandı. Öyle ki ülkede 800'den fazla türbe saldırıya uğradı ve bunların hiçbir tanesinin faili ne yazık ki yakalanmadı. Aynı şekilde bazı camiler hızlı bir biçimde toplumda kabul görmeyen 'Radikal' din adamlarına verildi ama Nahda bu oyunu kısa sürede bozarak resmi imamları bu camilere atayarak oyunu bozdu...Öyle ki ülkenin en saygın kurumlarından olan Zeytuna Camii ve Zeytuna Şeyhi basın üzerinden çok ciddi anlamda yıpratılmaya başlandı ve Eylül'ün ilk haftasında Zeytuna'da kürsüye çıkan Zeytuna Seyhi Huseyin Abudi ağlayarak özerk olan kurumlarının siyasete karıştırılmasına karşı çıktı ve bu noktada kendi ayakları üzerinde durduklarını ifade etti. Toplumda oluşturulmaya çalışılan bu algının farkında olan Gannuşi
Tunus toplumunun bölünmesini önlemek istediklerini dile getirerek: 'Toplumu birleştirici strateji geliştiriyoruz. Toplumun yenilikçiler ve gelenekçiler şeklinde bölünmesine karşıyız çünkü Tunus halkı Müslüman kimliğe sahip. Kimse geriye dönüş istemiyor. Partilerin çoğunluğu, milli birliğe destek veriyor. Tunus, modernlik, İslamiyet ve 'kadının katılımı' etrafında birleşen ülkedir.

NAHDA ALGILARLA BOĞUŞUYOR SİYASETLE DEĞİL
Daha önce de yazdığım gibi Nahda üzerine sürekli algı operasyonları yapılıyor; 'Ülkede muhalefet liderinin öldürülmesinden sonra etik olarak Nahda suçlandı. Bu cinayet üzerinden Nahda iktidarını paylaşmak zorunda bırakıldıysa da yine en çok zararı gören Nahda Hareketii oldu. Cinayetin faillerinden Ensar El Şeria'nın terör listesine alınmasının gecikmesi Nahda'ya karşı yapılan en büyük eleştiri olurken, Nahda yetkilileri bu gecikmenin sebebi olarak meselenin barışçıl bir yolla çözülmesi için çaba harcandığına vurgu yapıyorlar. Nahda yetkilileri bu gerginlikler üzerinden bir algıya da dikkat çekiyorlar: 'Aşırı gruplar bizim düşmanımız laik partiler demediler ve düşmanımız Nahda dediler. Ancak yine de biz suçlanıyoruz.'

Öyle ki Tunus'ta medya üzerinden Nahda'ya çok ciddi bir algı operasyonu yapılıyor. Nahda fedakarlık yapıp Tunus'ta bir anayasayı yapabilmesine, gücü paylaşmasına rağmen oluşan koalisyon hükümetinin bütün başarısızlıkları da Nahda'ya mal edilmeye devam ediyor. Medyada Nahda üyelerine her türlü hakaret edilmesine rağmen Nahda bugüne kadar ne bir gazete kapattı ne de bir gazeteciye dava açtı. Nahda, 'Her konuda eleştirebilirsiniz ama özel hayata müdahale noktasında asla bizi eleştiremezsiniz' diyerek kendine olan özgüvenini ve siyasetini net biçimde ifade etmekten çekinmiyor.

Libya'da devam eden kriz ve Libya'nın Tunus'a komşuluğu ile birlikte Libya'daki krizin hafiflemesi için yapılan arabuluculuk ve barış çalışmalarında Libya'nın güvenliğinin Tunus'un güvenliği olduğuna özellikle Nahda dikkat etti ve bunu kamuoyu ile paylaştı. Bu yapılırken askeri tedbirlerin alınmasına ne kadar dikkat edilse de Nahda terör sorununun ulusal bir sorun olduğunu ve bu sorunun çözümü için ulusal bir mutabakatın gerekli olduğunu defalarca ifade etmesine rağmen bu muhalefet tarafından dikkate alınmadı. Medya da ne yazık ki bu konuda bir empati yapmış değil ve bu işin hem siyaseti hem hükümeti yıprattığını bile bile bu kampanya ve algıdan uzak durmamaya özen gösteriyor.

Bin Ali döneminin yakın korumalarının silahlarını alan grupların oluşturduğu derin yapıların işleri ne yazık ki bir iktidar hırsı olarak sunulsa da Tunus'un demokrasisinin en büyük çıkmazını oluşturuyor. Bu yapılar üzerinden Tunus'u karıştırmak isteyenlerin cezaevlerinde yıllarını geçiren ve sonra hükümet olan Nahda üyelerinin intikam hırsıyla hareket etmeyerek adaletle davrandıklarını unutmamaları gerekiyor. Bugün seçim önündeki en büyük tehlike de bu derin yapıların geçiş sürecini sabote edecek siyasi cinayetler ve gerginlik oluşturması olarak karşımıza çıksa da Tunus toplumunun kandan nefret eden yapısı ve entelektüel derinliği ve beraberliği bu plan karşısındaki en büyük settir' seçimlerden hemen bir gün önce bir askerin öldürülmesi ve sonrasında da beş kişinin öldürülmesi bu algıyı daha da kuvetlendirdi



TUNUS MODELİ BAŞARILI OLURSA NE OLUR
Tunuslular kendi serbest iradeleri ile sandığa gidecekler eğer geçiş süreci başarılı olursa Tunus barışçıl bir şekilde kandan uzak nasıl bir dönüşüm yaptığını bütün dünyaya göstermiş olacak. Nahda'nın burada model olması başka ülkelerdeki radikallere karşı da bir model olması açısından son derece önemlidir. Nahda Tunus'ta elbette demokratikleşme konusunda tek parti değildir ama en önemli ve en örgütlü partidir. Bugün Tunuslu siyasetçilerin eski rejim siyaseti üzerinden siyaseti Tunus'un geleceği açısından terk etmesi gerekiyor. Eğer dünün işkence görenleri, ülkesini terk etmek zorunda kalanları bugün fedakarlık yapıp Tunus'un kazanımlarını her şeyin üstünde tutup iktidarı paylaşabiliyor ve öç alma duygusu ile hareket etmiyorlarsa aslında Tunus demokrasisi kazanmaya başlamış demektir. Bugün Tunus demokrasisi önündeki en büyük sınav geçiş sürecinin kazasız belasız atlatılmasıdır.

Tunus ve Nahda deneyimi Arap alemindeki insanların demokrasiye inanç ve güven noktasındaki güvenleri için son limandır. Onların ve batının aradığı 'İslam temelleri demokrasi ile uyumlu bir noktada beraber yaşayabilir mi' sorusunun cevabı Türkiye ve Tunus'ta yaşıyor. Batı eğer samimi ise bu deneyimlerin yaşaması için elinden gelen yardımı yapar ve bu ülkelerin model olarak kalmasını sağlar. Bugün IŞİD'in karşısına konabilecek en iyi model Nahda Hareketi olabileceğini görmemiz gerekiyor. Tunusluların bu yürüyüşlerini tamamlayacaklarından asla şüphem yok. Çünkü Tunus Tunuslularındır ve Tunuslular mutlu ve huzur içerisinde yaşamayı başarmış bir millettir. Yeter ki Tunuslu siyasetçiler birbirini yerinden etmek için uğraşmasınlar çünkü Tunus parlamentosunda herkese yetecek kadar yer var.


Seçimleri yaklaşık 11 bin yerli ve yabancı gözlemcinin takip etmesi, bekleniyor. Ülke genelinde seçimlerin güvenli bir ortamda geçmesi için yoğun çaba sarf eden güvenlik güçleri, olası terör saldırıları ve seçimin sabotaj edilmesi gibi konulara karşı önlemlerini almış durumda. Seçim süresince Tunus ordusu da güvenliğin sağlanmasında aktif görev alacak.Tunus eğer bu seçimlerle geçiş sürecini tamamlarsa yeni bir model olarak ortaya çıöabilir. Görünen o ki seçimden sonra Tunusluları bir koalisyon bekleyecek....
SON VİDEO HABER

Kassam, İsrail askerlerini araçlarıyla birlikte imha etti

Haber Ara