Alabaş, yaptığı yazılı açıklamada, kamuoyunda son günlerde madenlere yaşam odaları kurulması konusunun tartışıldığını hatırlatarak, konunun uzmanı olmayanlar tarafından yanlış anlaşıldığını belirtti.
Bakır madenciliği ile diğer metalik madenlerle kömür madenciliği arasında önemli farklılıklar bulunduğunu vurgulayan Alabaş, iş güvenliği önlemlerinin de buna göre alındığını anımsattı.
Alabaş, kömür madenciliğindeki gaz ve toz patlamaları ile yangınların büyük facialara neden olduğuna işaret ederek, şunları kaydetti:
"Önlemler de buna göre alınır. Öncelikle gaz izleme ve havalandırma önlemleri planlanır. Kaçış yolları, havalandırma düzenleri alternatifli projelendirilir. Yer altı kömür madenciliği, geniş alanlarda yapılır. Örneğin, Zonguldak Kömür Havzası'nda bir vardiyada çalışan kişi sayısı göz önünde bulundurulduğunda yaşam odalarını temel alan güvenlik önlemi uygulanamaz. Yer altı kömür madenciliğinde göçükler genellikle kömürün kazıldığı alanlarda olur. Eğer posta altında kalınmadıysa diğer yöne kaçma imkanı vardır. Kömür kazılan arına da yaşam odası konulması mümkün değildir. Arındaki kaza anında, ana yollara konulacak yaşam odalarına sığınmak yerine, temiz havaya kaçış önceliklidir. Yer altı kömür madenciliğinde güvenlik önlemleri yaşam odası öncelikli planlanamaz."
Şili'de bulunan bakır madenindeki kazanın gazla, tozla ve patlamayla ilgisi olmadığını aktaran Alabaş, "Metalik madenlerdeki güvenlik önlemleri kömür madenlerindeki gibi değildir. Şili'deki bakır madeninin tek girişi vardı. Bu, büyük bir hataydı. Yoldaki göçme en büyük risk olduğu için kaçış yolu da bulunmadığından yaşam odası zorunluluktu. Yaşam odaları, personel yoğunluğu olmayan, vardiyalarda 30 kişi çalışan yer altı madenlerinde oluşabilecek riskler için zorunlu hale getirilmelidir. Burada söz konusu olan kömür madenciliği değildir" ifadesini kullandı.
