Dolar

42,5231

Euro

49,6009

Altın

5.763,16

Bist

10.918,51

Berlin'in zamanlaması manidar kongresi: Terörsüz Türkiye'ye gölge düşürme çabası

3 Ay Önce Güncellendi

2025-08-31 12:10:24

Şakir Kurter

Berlin, Avrupa'nın özgürlük kalesi olarak anılırken, 7 Eylül'de ev sahipliği yapacağı Kürt-Yahudi Kongresi ile bir kez daha tartışmaların odağına oturuyor. Yahudi-Alman Değerler Girişimi ve Almanya Kürt Toplumu'nun organize ettiği bu etkinlik, sözde “Yahudi düşmanlığı, Kürt düşmanlığı ve İslamcı-milliyetçi ideolojilerin güçlenmesi” gibi başlıkları masaya yatıracak. Katılımcılar arasında Almanya Yahudileri Merkez Konseyi'nden Shila Erlbaum, aşırıcılık uzmanı Rebecca Schönebach, İsrail Büyükelçiliği temsilcisi ve Almanya Kürt Toplumu Başkanı Ali Ertan Toprak gibi isimler var. Hatta Alman hükümetinden İçişleri Bakanlığı Parlamenter Müsteşarı Christoph de Vries de konuşma yapacak. Peki, bu kongre gerçekten ortak mücadele mi yoksa zamansız bir provokasyon mu? Tam da Türkiye'nin “Terörsüz Türkiye” sürecinde tarihi adımlar attığı bir dönemde, bu etkinliğin zamanlaması tesadüf olabilir mi?

Hatırlayalım: Türkiye, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde, PKK terör örgütünün kendini feshetmesi ve silah bırakması yönünde cesur bir süreç yürütüyor. Nisan 2025'te başlayan bu girişim, Meclis'te kurulan “Terörsüz Türkiye Komisyonu” ile somutlaşmış durumda. Tüm siyasi partilerin yapıcı katkı sunduğu bu komisyon, PKK'nın Irak ve Suriye'deki uzantılarını da kapsayan bir barış ve demokratikleşme hamlesi. Abdullah Öcalan'ın örgüte yaptığı çağrıdan, MİT'in Meclis ziyaretlerine kadar her adım, yıllardır kan döken terör belasını kökünden kazımayı hedefliyor. Bu süreç, sadece Türkiye'yi değil, bölgeyi de terörün gölgesinden kurtaracak bir vizyon taşıyor.

İşte tam bu sırada Berlin'de sahneye konan kongre, Türkiye'yi “Kürt düşmanlığı” yapan bir ülke gibi göstermeye çalışıyor. Oysa gerçek bambaşka: Türkiye'nin mücadelesi Kürt halkıyla değil, PKK gibi terör örgütleriyle. Kongrenin gündeminde “Türkiye, İran ve Arap ülkelerindeki İslamcı ve milliyetçi ideolojiler” diye sıralanan suçlamalar, adeta bir karalama kampanyası. Kürtler, Türkiye'de eşit vatandaşlar olarak yaşarken, milyonlarca Kürt kökenli vatandaşımız devlet kademelerinde, iş dünyasında, sanatta başarıyla temsil ediliyor. Terör örgütü PKK ise Kürtleri sömüren, gençleri dağa kaçıran bir yapı. Bu kongre, PKK'nın mağduriyet edebiyatını Yahudi düşmanlığıyla birleştirerek, Türkiye'yi uluslararası arenada köşeye sıkıştırmayı mı amaçlıyor? Zamanlama manidar: Terörsüz Türkiye süreci hız kazanırken, Berlin'de “Kürt düşmanlığı” diye haykıranlar, acaba PKK'nın silah bırakmasını istemeyen lobilerin sesi mi?

Bu etkinlik, “yeni birlikler kurmak ve demokratik toplumlar için çaba sarf etmek” diye pazarlanıyor ama altında yatan motivasyon sorgulanmalı. Almanya, kendi topraklarında aşırı sağın yükseldiği bir dönemde, neden Türkiye'yi hedef tahtasına oturtuyor? İsrail temsilcilerinin katılımı da ironik: Orta Doğu'da barış arayışları sürerken, bu kongre bölücülüğü körüklemiyor mu? Türkiye'nin yaklaşımı ise net: Terörle müzakere değil, mücadele; ama barış için diyalog. “Terörsüz Türkiye” süreci, işte bu dengeli vizyonun ürünü. PKK'nın kendini feshetmesi, sadece Türkiye'yi değil, Kürtleri de özgürleştirecek. Kongre organizatörleri, Ali Ertan Toprak gibi isimler, belki de bu gerçeği görmezden gelerek, eski yaraları kaşıyor.

Sonuçta, Berlin'in kongresi, Terörsüz Türkiye'nin ışığını söndürmeye yönelik bir gölge oyunu gibi duruyor. Türkiye, terörle mücadelede yalnız değil; milyonlarca vatandaşımız bu süreçte kenetlenmiş durumda. Bu tür etkinlikler yerine, gerçek diyalog ve işbirliği çağrısı yapalım: Terörün mağduru Kürtler ve Yahudiler değil, tüm insanlık. Türkiye'nin barış hamlesi, işte bu mağduriyete son verecek. Berlin'dekiler, manidar zamanlamalarıyla tarih önünde hesap verecek. Biz ise Terörsüz Türkiye yolunda yürümeye devam edeceğiz – çünkü barış, provokasyonla değil, samimiyetle kazanılır

Tüm Yazıları

SON VİDEO HABER

Mevsim normalleri değişti, ayılar hâlâ uyanık

Haber Ara