Meltem Suat Timeturk Dış Haberler Servisi/Özel
Gazze'de uygulanan soykırıma rağmen Hamas'ın yok edilemediğini vurgulayan Babacan, tek gerçekçi çıkış yolunun, Trump Planı esas alınarak askeri müttefiklerin garantörlüğünde imzalanacak adil bir barış anlaşması olduğunu belirtti. Babacan, Hamas'ın direnişinin temelini asimetrik savaş taktiği ve siyasal İslam'ın güçlü ideolojisine dayandırdı.
İsrail-Hamas savaşının ikinci yılı dolarken, Dr. Mehmet Babacan'dan çarpıcı bir değerlendirme geldi. İki yıllık çatışmanın bilançosunu çıkaran Dr. Babacan, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun "Hamas'ı yok etme" ve "rehineleri kurtarma" gibi temel hedeflerinde başarısız olduğunu ve bunun büyük bir hezimet olduğunu söyledi. Gazze'de yaşanan yıkımın ve soykırım iddialarının Netanyahu rejimini içeride ve dışarıda sıkıştırdığını belirten Babacan, barışın tek yolunun ise ABD'nin veto kalkanının kalkması ve her iki tarafın askeri müttefiklerinin garantörlüğünde adil bir anlaşmanın imzalanmasından geçtiğini savundu.
İki yılın sonunda İsrail'in Hamas'ı yok etme ve tüm rehineleri kurtarma hedefleri ne ölçüde gerçekleşti? Sizin değerlendirmenize göre Gazze'nin savaş sonrası yönetimine dair en gerçekçi senaryo ne?
İki senenin ardından dönüp baktığımızda, İsrail'in gerek Hamas'ı ortadan kaldırmak gerekse de kendi vatandaşı olan rehineleri kurtarmak amacına ulaşma konusunda çok büyük bir başarısızlığa uğradığını görüyoruz. Bu kadar insanın ölümüne, bu kadar insanı açlığa ve katliama sürükleyerek öldürmesine, Gazze'de tüm dünyanın artık örtülü bir konsensüsle kabul ettiği soykırım uygulamasına rağmen, Netanyahu rejiminin hedeflerine ulaşmak konusunda büyük bir başarısızlık içerisinde olduğunu görüyoruz.
Şu anda tek gerçekçi ve sağlıklı çözüm, gerek Hamas'ın gerekse Netanyahu rejiminin askeri müttefiklerle buluşup bir barış anlaşması imzalamasıdır. Daha önce Trump Planı olarak geçen, kademeli çekilme planının, her iki tarafın da askeri müttefiklerle buluştuğu ortak bir barış anlaşmasıyla bu Gazze'deki savaş ve soykırımın sonlandırılması en gerçekçi senaryodur.
Hamas, tüm dünyayı şaşırtan bir dirençle iki yıllık yoğun askeri operasyonlara rağmen geri adım atmadı, askeri gücü ve siyasi varlığı tamamen ortadan kaldırılmadı. Hamas'ın yer altı tünel ağı ve ideolojik direnci bu savaşın sürekliliğinde nasıl bir rol oynuyor? İsrail neden Hamas'a karşı başarısız oldu?
Hamas, İsrail ile yüz yüze gelerek topyekûn bir savaş yürütmüyor. Hamas, devlet dışı bir aktör olarak asimetrik bir şekilde savaşıyor. Yani düzenli savaş taktiği kullanmıyor; ani baskınlar ve sürpriz saldırılarla ilerliyor. Sizin simetrik usullerle değil, asimetrik usullerle savaşan birine karşı iki sene boyunca üstünlük sağlayamamanız normaldir. Hamas'ın en büyük avantajı budur.
İkincisi ise ideolojik olarak. Hamas'ın dayandığı ideoloji siyasal İslam'dır. Günümüzde bu ideoloji o kadar güçlü bir şekilde benimsenmiştir ki, sahip oldukları adammışlık ruhu, onların direncini artırıyor. Onlarca atom bombasının onlarca katı gücünde bomba atılmış olmasına rağmen İsrail hâlâ hedefine ulaşamamıştır. Hamas'ın ideolojik ruhu, yani dayanışma ve rabıta ruhu, bu direncin temel sebebidir.
7 Ekim'in ikinci yıldönümünde Amerika'nın desteklediği Arap-İsrail normalleşme süreci sizce tamamen durdu mu, perde arkasında devam ediyor mu? Türkiye, Katar ve Mısır gibi arabulucuların çabalarına rağmen kalıcı bir ateşkese ulaşılamamasının sebebi nedir?
Öncelikle şunu ifade etmek lazım: ABD bir arabulucu değil, açıkça İsrail yanlısıdır. Taraflı bir arabuluculuk olmaz. ABD, İsrail'in bölgesel hegemonya projesine destek veriyor. 7 Ekim öncesinde sadece Suudi Arabistan kalmıştı normalleşmeyecek. 7 Ekim Aksa Tufanı çıkınca bu proje rafa kaldırıldı. Şu an Gazze'de süren bir soykırım varken, ne Suudi Arabistan ne de başka bir Arap ülkesi İsrail'le normalleşme anlaşması imzalayamaz.
Kapsamlı bir ateşkese gelince, kilitlenme şartı şudur: İsrail, Hamas'ın silahlarını teslim edip bir anlamda teslim olmasını istiyor. Hamas ise kesinlikle buna yanaşmaz. Hamas'ın şartı, bağımsız, başkenti Kudüs olan, 1967 sınırlarında bir Filistin devletinin kurulması şartı kabul edilmedikçe, Hamas kendini teslim etmez. Kapsamlı bir ateşkesin yolu, Hamas'ın şartlarının da kabul edildiği adil bir çözümden geçiyor.
Gazze'de yaşanan insanlık krizinin boyutları ve yıkım seviyesi, uluslararası toplumun müdahale ve yaptırım mekanizmalarını ne ölçüde tetikliyor? Uluslararası Adalet Divanı ve Uluslararası Ceza Mahkemesi'ndeki süreçler, savaşan tarafların kararlarını ve savaşı seyrini etkiledi mi?
Etkilemedi diyemeyiz. Çok güçlü bir uluslararası kamuoyu baskısı oluştu. Özellikle Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin Netanyahu hakkında tutuklama kararı çıkarması, İsrail'in imajını ve hareket alanını olumsuz etkiledi. Netanyahu'nun bazı ülkelerin hava sahalarını kullanmaktan kaçınması bile bu baskının göstergesidir.
Fakat asıl tıkanıklık Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde yaşanıyor. Geçmişte insani müdahale veya koruma sorumluluğu (R2P) mekanizmalarının harekete geçmesi için Güvenlik Konseyi kararı gerekiyor. Ancak bu kararlar, her seferinde ABD'nin vetosu ile karşılaşıyor. ABD vetosu kalkmadıkça, BM'de uluslararası bir yaptırım veya uygulama kararı çıkaramıyorsunuz.
Bütün bu şartlar altında, Netanyahu rejimi iç ve dış baskılara ne kadar dayanabilir? Savaşın sonunu getirecek en olası mekanizma ne olacaktır?
Zulüm ile payidar olunmaz. Netanyahu rejiminin giderek yalnızlaştığını görüyoruz. İçeride de müthiş bir toplumsal muhalefet ve siyasi kutuplaşma var. Netanyahu'nun, hakkındaki davaları örtbas etmek ve konumunu güçlendirmek için Gazze'deki savaşı araçsallaştırdığı görüşleri yaygın. Ordu içerisinde bile Gazze'de topyekûn işgal harekatına girişmeme yönünde itirazlar var.
Bütün bu şartlar düşünüldüğünde, Netanyahu rejiminin bu duruma daha fazla dayanması zor görünüyor. En ufak bir askeri uzlaşma zemininde dahi, Netanyahu rejiminin hem iç hem de dış şartların baskısıyla kapsamlı bir barış anlaşması imzalamak zorunda kalacağını göreceğiz. Bu, savaşın sonunu getirecek en olası mekanizmadır.