Norm ve Töre
Norm terimi bir ölçü, kural, kalıp, çizgi anlamına gelir. Sosyal norm ise toplumun ölçüsü, çizgisi doğrultusunda davranışsal beklentiler anlamına gelir. Bu bağlamda töre bir toplumda yazılı olmayan, gelenekleşmiş kanun ve kuralları kapsadığına göre, sosyal normlar geniş anlamda bizdeki töre olabilir. Toplum içinde yaptıklarımızı ve yapmadıklarımızı sosyal normlara göre belirleriz.
Ancak ister töre olsun isterse de norm olsun doğal olarak dayandığı bir temel veya kaynak vardır. Sosyal normların kaynağı elbette toplumun inancı ve kültürü ile doğrudan ilişkilidir. Bu nedenle sosyal normlar din, ahlak ve hukuk olarak karşımıza çıkmaktadır. Bir başka ifade ile din, ahlak ve hukuk sosyal normların kaynağını oluşturur.
Din, Ahlak ve Etik
Önce din vardır. Dinler, ilahi otoriteye atıfta bulunur. Dinin belirlediği ve kaynak oluşturduğu ahlak var. Bu ikisi aslında birbirinin sağlaması gibidir. Din ne kadar içselleştirilmiş ise, ahlak da o kadar sağlam ve beklentilere uygundur. Bir bireyin ahlakı ne kadar sağlam ve beklentilere uygun ise, o bireyin dini o kadar içten ve samimidir. Tam tersi de doğrudur. Bu nedenle, dini tam veya bütün olanın ahlakı da tam olur denir. Bir bireyin dini, o bireyin kişisel hayatına yansımış ise, bir başka ifade ile o bireyin dini o bireyi ahlaka mugayir davranışlardan uzak tutmuş ise veya o bireyi kötülüklerden uzaklaştırmış ise, bu duruma gerçek dindarlık denir.
Kaynağını dinden ve İlahi otoriteden almayan ahlak normları etik olarak adlandırılmaktadır. Günlük kullanımda din ve ahlak bazen birbirinin yerine kullanılmaktadır. Oysa ahlak din referanslıdır ve ait olduğu dinin ve ilahi otoritenin belirlediği kurallara atıfta bulunur. Etik din referanslı olmayan normatif sistemdir ve doğrudan toplumla bağlantılıdır. Toplum, en dar anlamıyla aile veya en geniş anlamıyla millet olabilir. Toplumlar veya milletler farklı dinleri benimsediklerine göre farklı ahlak kurallarına uymakla yükümlüdürler. Tüm toplumları ve milletleri bağlayan normatif sistem ise etik olarak adlandırılır.
Dini bir kuralın ihlali aynı zamanda ahlak kuralının ihlali anlamına gelir. Zira burada geçen ahlak, ait olduğu dinin koyduğu kurallardır. Bu nedenle İslam Ahlakı, Protestan Ahlakı, Katolik Ahlakı gibi terimler bir dinin kendisine özgü ahlak anlayışı ve kurallarını ifade eder. Bu nedenle herhangi bir dini benimsemiş bir bireyin o dinin vazettiği ahlak kurallarını da benimsemesi ve o ahlak kurallarına uyması beklenir. Benimsenen din ve günlük hayata yansıyan ahlak kuralları çelişirse veya uyumsuz olursa, o ahlakın kaynağı olan dine olan inanç ve bağlılık sorunludur demektir.
Devlet ve Hukuk
Hukuk terimi yazılı kaynaklar olan Anayasa, Kanunlar, Kararnameler, Milletlerarası Anlaşmalar, Yönetmelikler ve Genelgeleri kapsar. Hukukun tek kaynağı devlet iradesidir. Hukuk kurallarını koymak, yeni kurallar eklemek, yazılı olmayan örf, adet veya töreyi yazılı hale getirerek hukuki geçerlilik kazandırmak devlet iradesinin işidir. Hukuku yaratan devlet gücü, aynı zamanda hukuku uygulayan güçtür. Bu nedenle hukuk sistemi, devletin otoritesi ve hukuku yaratma ve uygulama gücü tarafından desteklenir. Bir başka ifade ile hukukun gücü ve etkisi devletin gücü ile ilişkilidir.
Etik ve Edep
Herhangi bir dine mensup olmayan bir bireyden etik kurallara uyması beklenir. Tüm toplumların ve milletlerin ortak norm olarak uyulmasını bekledikleri etik kurallar bizim kültürümüzde edep olarak geçmektedir. Edepli bir bireyin illa ki bir dini benimsemiş olması gerekmez. Herhangi bir dini benimsemeyen, hatta ateist olan bir bireyden beklenen içinde yaşadığı veya bulunduğu toplumun normlarına uymasıdır. Bizim kültürümüzde edep olarak bilinen bu uyum ve saygı durumu etik alanına girer.
Etik veya edep terimleri eğitimle doğrudan bağlantılıdır. Sultanahmet Cami'ne ziyarete gelen bir turistin cami ziyareti kurallarına saygı göstermesi ve o kurallara göre cami ziyareti yapması o turistin etik kurallara uyduğunu gösterirken aynı zamanda edepli olduğunu da gösterir. Aynı şekilde başka bir mabede girerken, başka toplumlarda ve farklı kültürlerde yer alan ev ziyaretleri yaparken, misafir olurken, yemek yerken, su içerken o toplumun veya ailenin etik kurallarına saygı göstermek ve ona göre davranmak etik ve edep alanına girmektedir. Etik ve edep ise eğitim ile bağlantılı olduğu için eğitimli bireylerden beklenen hangi dini ve hangi dinin ahlak anlayışını benimsemiş olursa olsun, öncelikle etik kurallara uymak, edepli olmaktır. Eğitimli birey aynı zamanda edepli bireydir. Eğitim veya ilim, bireyi edebe götürür.
Etik ve edep konusunun eğitimle ilişkisini Yunus Emre şu ifadeleri ile çok sade biçimde açıklamaktadır:
Gezdim Halep Şam,
Eyledim ilmi talep,
Meğer ilim bir hiçmiş,
İlla edep illa edep!
Prof. Dr. Mehmet Şahin \ Timeturk