RAMAZAN Bayramınızı tebrik ediyor; Cenâb-ı Hak'tan sıhhat, afiyet, selamet, güvenlik diliyorum. Akl-ı selim (sağduyu) çok büyük bir nimettir, Allah hepimize nasip etsin. Bayram münasebetiyle hatırlatılması gereken bazı önemli notlarımı takdim ediyorum:
Türkiye'miz bir Müslüman ülkedir ama bir İslam ülkesi olmaktan çıkmıştır.
Sosyolojik siyasal Müslümanlık var ama gerçek İslam gerilemektedir.
En büyük kaybımız beş vakit namaz kılanların yüzde ona (belki de altına) düşmüş olmasıdır. Bir İslam toplumu namazı yitirirse yıkılır.
Halkın ve gençliğin büyük kısmı ilmihalini bilmiyor.
Bu sene de, mübarek Ramazan'da her yerde açıkça yenildi içildi. İslam'a, Müslümanlara saygı gösterilmedi.
Namaz kılmayan Müslümanların kılmasını, oruç tutmayanların tutmasını temenni ediyorum.
İslam'ın temel emirlerinden olan zekât Kur'an'a, sünnete, Şeriata, fıkha uygun şekilde dosdoğru ödenmemektedir. Müslümanların ortak bir zekât sandığı yoktur.
İslam ahlakından uzaklaşmış durumdayız. Toplumu azgınlıklar (fuhşiyyat) sarmıştır. Bunun sonu iyi olmaz.
Türkiye'nin uluslararası şeffaflık ve temizlik notu çok düşüktür. (100 üzerinden 41). Bu notla ayakta duramayız.
Şifahî kültür yozluğu ve güdüklüğü ortalığı kasıp kavuruyor.
Millî kimlik ve kültürümüz erozyona uğruyor.
Bazı büyük gazeteler ve TV'ler çok rezil müstehcen yayın yapıyor, zayıf iradelileri azdırıyor, bir yığın tacize, tecavüze, cinayete sebep oluyor.
Türkiye'nin asıl gündemi göz ardı edilmiş, incir çekirdeğini doldurmaz saçma sapan magazin, dedikodu, zevzeklik, paparazzi etrafı istila etmiştir.
Bir yanda gemiyi batıracak, uçağı düşürecek yıkıcı muhalefet, öbür yanda yağcılık yalakalık pohpohçuluk.
Kesinlikle millî olmayan, resmî ideoloji fideliği eğitim sistemimiz iflas etmiştir.
Her türlü beyinsizlik genel ve yoğun hale gelmiştir.
Cep telefonu kitlesel bir bela ve afet haline gelmiş, milyonlarca insanımızın akıl ve beden sağlığını tehdit etmektedir.
Lüks, israf, saçıp savurma kültürü dehşetli tahribat yapmaktadır. Kanaat felsefesinin pabucu dama atılmıştır.
Dinin ve tasavvufun içi boşaltılmıştır.
Din sömürücüleri, saf dindarları kaz gibi yolmakta, inek gibi sağmaktadır.
Çoğunluğu oluşturan Müslümanlar tek bir Ümmet olmaktan çıkmış, birbirinden kopuk bin parçaya ayrılmıştır. Bu parçalanma ve bölünme hem İslam'a hem Türkiye'ye, hem bütün insanlığa zarar vermektedir.
1924'te Hilafetin İlgasından sonra Âlem-i İslam başsız kalmıştır. Bu başsızlık başlı başına büyük bir felaket ve afettir. Bir buçuk milyarlık bölük pörçük İslam âlemi dokuz milyonluk İsrail'le başa çıkamıyor, zavallı Filistinli, Arakanlı kardeşlerine yardım edemiyor.
Müslümanlar iki şeyin çok gerisinde kalmışlardır: İslam'ın ve Modernitenin.
Kitap okunmuyor... Okunan kitaplar anlaşılmıyor... Anlaşılsa bile içlerindeki kurtarıcı ve faydalı bilgiler hayata geçirilmiyor.
Sabah namazlarında camilere gidiniz, son derece yetersiz miktarda cemaat var. Camilerde vakit namazlarında bir imam hatip talebesi, bir ilahiyat fakültesi öğrencisi bulmak mümkün değildir.
Lisan, edebiyat, mimarlık, şehircilik konusunda dehşetli bir gerileme yozlaşma erozyon müşahede ediliyor.
Okuryazarlarımızın, bütün halkımızın, öğrencilerimizin ceplerinde, kimisi üç dört bin liralık cep telefonları var ama bin kişi içinden güzel bir dolma kaleme ve deftere sahip kaç kişi çıkar?
Resulullah efendimiz (Salât ve Selam olsun ona), üç kere tekrar ederek, “Din nasihattir=öğüttür” buyurmuşlar. Müslüman halka gençliğe gerekli öğütler verilmiyor.
Cemaatçilik tarikatçılık sekt, klik holiganlıkları militanlıkları, fanatizmleri dehşet verici boyutlara ulaşmıştır.
Dine hizmet perdesi altında birtakım reformcular, dinde yenilikçiler değişiklikçilerlight ve ılımlı İslamcılar Fazlurrahmancılar mezhepsizler, bozuk ve sapık fırka mensupları Fırka-i Naciye olan Ehl-i Sünnet ve Cemaati tahrip ediyorlar.
İslami hizmetlerin ilmi çalışmaların büyük kısmı paraya endeksli olmuştur. Bu ise ihlâsa aykırıdır.
zzzzz
Peki, bunca olumsuzluk karşısında ne yapmalıyız? Müsaade buyurursanız, onları da madde madde yazayım:
İtikatta ya Maturidi ya Eşari olunacak, dinî konular tartışılıp mıncıklanmayacaktır.
Fıkıh konusunda dört hak mezhepten birine bütünüyle bağlı olunacak, tartışılmayacaktır.
Bütün Müslümanlar, bütün İslami cemaatler tarikatlar sivil toplum kuruluşları, bir konfederasyon yahut federasyon oluşturarak ümmet birliğini tesis edeceklerdir.
Ümmetin başına olgun, faziletli, raşid, adil, fakih, yüksek ahlaklı, mürüvvetli, bilge, muktedir bir İmam seçilecek ve müminler ona biat ve itaat edeceklerdir.
Ümmetin işleri ehliyetli, liyakatli, faziletli, iş bilir kadrolar tarafından yürütülecektir.
Çok kapsamlı, çok mükemmel bir ıslah plan ve programı yapılacaktır.
İslami kesimdeki bütün holiganlıklara, militanlıklara, fanatizmlere, cahilliklere son verilecektir.
İslam'ın yüzeyinde kalmış şekilci cahil, vurucu kırıcı yetersiz kifayetsiz insanların din temsilciliğine soyunmaları, mukaddes davamızı mıncıklamaları mutlaka önlenecektir.
En fazla yüz elli sayfalık küçük ve özlü ortak bir İLMİHAL ve İSLAM TALİMATNAMESİ hazırlatılacak, milyonlarca adet basılarak halka ve gençliğe okutulacaktır.
Feministlerin İslam kadın ve kızlarını dejenere etmelerine, aileyi yıkmalarına imkân ve fırsat verilmeyecektir.
Ümmetin emri maruf nehyi münkerhisbe teşkilatı olacaktır.
Tarikatlar, Şeriat dairesi içinde zapt ve rapt altına alınacaktır. Ehliyetsiz ve icazetsiz şeyhlere imkân ve fırsat tanınmayacaktır.
Özet olarak topyekûn, genel, yoğun bir yeniden İslam'a dönüş, İslami halk eğitimi seferberliği ilan edilecektir.
Söylemeye hacet yok ki bu dediklerim, ortaklaşa yapılabilir. Birlik olmazsa yapılamaz.
Maalesef bugünkü Müslümanlarda, İslami sivil toplum kuruluşlarında birleşme niyeti yoktur, tam tersine birleşmemek konusunda dehşet verici bir ittihat vardır.
Cenab-ı Hak encamımızı hayr eylesin. Bayramınız kutlu olsun!