Olup bitenleri doğru olarak anlamak, kavramak… Altı kelimelik kısacık bir cümle ama çok önemli… Yurtta, dünyada olup bitenleri anlamak hiç de kolay bir şey değil… Bazıları başlarını sallayıp anlar gibi yapıyor ama aslında hiçbir şey anlamıyorlar… İnsanlarımız kasıtlı, planlı, programlı olarak anlamaz, idrak ve iz'an etmez hale getirilmiştir. Bendenize inanmazsanız, uluslararası PISA eğitim yarışmasında, yetmiş ülke arasında Türkiye'nin ellinci olduğunu düşününüz.
Anlayanlar, idrak edenler hiç yok mu? Elbette var ama onlar istisnadır ve istisnalar kuralı bozmaz.
İlim… Onun yanında irfan… Bitmedi, ilim ve irfandan sonra yüksek kültür, mantık ve bilgelik… Bunlar olmadan anlamak mümkün değildir.
2018 yılındayız. Dünya ve insanlık nereye gidiyor? Bu olup bitenlerin sonu nereye varacak? Üçüncü dünya savaşı çıkacak mı? Avrupa Birliği, ABD, Rusya Federasyonu, Ortadoğu… Krizler yumağı çözülecek mi, yoksa büsbütün kördüğüm olup en sonunda büyük bir felakete mi yol açacak?
Yirminci asırda materyalistler ve ateistler, din devri bitti diyorlardı, bugün dünyayı dinlerarası savaşlar kavuruyor.
Avrupa Birliği ayakta kalabilir mi?
ABD parçalanır mı?
Rusya Federasyonu'nun (imparatorluğunun) geleceği nedir?
Bu gibi sorulara doğru cevap verebilmek için uzman olmak yetişmez. Uzmanlığın yanında büyük düşünür olmak, geniş vizyon sahibi olmak, çok yüksekten bakmak, olup bitenleri sezgi düşüncesi ışığında incelemek gerekir.
Anlamak için bir veya birkaç parçayı bilmek yeterli değildir. Bütünü bilmek gerekir.
Keşke Türkiye'de anlayan ve anlatan kimseler olsa, onlara yazdırılsa, biz de onların yazdıklarını okusak, aydınlansak, uyansak, bilgilensek.
***
Gazeteler yazıyor: Halka yedirdikleri ürünlerde domuz eti bulunan bazı dükkânlar ve firmalar cayır cayır satış yapmaya devam ediyormuş. Halkın haberi yokmuş. Devlet, Meclis, hükümet, belediyeler bu meseleyi niçin halletmiyor? Domuzlu ürün üreten, satan firmaların ve dükkânların kapatılması gerekmez mi? Diyanet ve Müslüman sivil toplum kuruluşları niçin bu meselenin üzerinde durmuyor? Müslüman halkı (bilmeden, farkında olmadan) domuzlu ürünler tüketmekten kim koruyacak? Niçin beş on büyük islamî kuruluş bu konuda bir araya gelip görüşmüyor, çare ve çözüm aramıyor, tedbir almıyor? Niçin devletin ve belediyelerinkinden ayrı bir gıda laboratuarı kurulup, piyasadaki domuzlu, eşekli mamuller tespit ve teşhir edilmiyor? Niçin, fıkha göre leş sayılan sıcak suya atıldıktan sonra yolunmuş tavuk eti meselesi üzerinde durulmuyor? Sorumlu Müslümanların ilgisizliği doğrusu insanın kanını donduruyor… Bendeniz bu satırları yazarken domuzhaneler cayır cayır çalışıyor, domuzlu ürün satan dükkanlar gafil Müslüman müşterilerle dolu.
***
Bazı güçlü Müslüman kadınlar, Feminizmi el altından destekliyor. Feminizm, Darvinizm gibi İslam'a aykırı bir ideolojidir. Bu kadınlar ne yapmak istiyor? İşin en arkasında, en derininde hangi güçler vardır? Bütün aklı başındaki Müslümanlar, beyinlerinde bir Feminizm Meselesi Dosyası açmalıdır. Müslüman sivil toplum kuruluşları, gazete ve TV'leri Feminizm konusunu işlemelidir. Feminizm bizi içimizden yıkar.
***
Müslüman zenginlere: Zengin olabilirsiniz, helal parası ve serveti olmak suç değildir. Lakin, israf etmek suçtur, günahtır, Müslüman'a yakışmaz. Lüks, ihtişamlı, debdebeli hayat israfa, günaha götürür. Faziletli Müslüman zengin, kanaatli yaşar. Karun kadar malı ve parası olsa da, vicdanlı faziletli bir Müslüman, bir öğün yemeğe 100 dolar vermez. Asıl fazilet kendisi yemek değil, muhtaç olan başkalarına yedirmektir. Kendisi fazla yemek günahtır, muhtaçlara yedirmek sevaptır.
***
Dönme seks gazeteleri ensest vak'alarını bile ballandıra ballandıra anlatıyor.
***
Önceki Ramazanlarda faydalı broşürler yayınlamış, bir kısmını bedava dağıtmış, bir kısmını dağıtılması için maliyetine vermiştim. İnşaallah önümüzdeki Ramazanda da, küçük de olsa, faydalı bir broşür yayınlayıp dağıttıracağım. İlim Yayma Cemiyeti gibi çok güçlü, çok zengin muhterem sivil hizmet kuruluşlarının, faydalı broşürler hazırlatıp, yayınlayıp, milyonlarca vatandaşa dağıtmasını temenni ediyorum. Dinî mahiyetteki broşürlerin Ehl-i Sünnete uygun olması gerekir. Çok faydalı ve kaliteli olması gerekir. Bunlara dinde reform, dinde yenilik, dinde değişim, Fazlurrahmancılık, light ve ılımlı İslam, şazz ictihad ve fetvalar karıştırılmamalıdır. Eskiden böyle hizmetler yapılamıyordu. Egemen azınlık vesayet rejimi buna izin vermiyordu. Şimdi büyük hürriyet var. Müslüman kuruluşlar niçin böyle gerekli ve zarurî hizmetleri yapmıyor?
***
Yeni bir Ramazana yaklaşıyoruz. Geçen sene Ramazan; ilim irfan hikmet kültür bakımından sönük geçmişti. İstanbul, Ankara, İzmir gibi şehirlerimizde caddelerde, meydanlarda, sokaklarda gündüzleyin yenilip içilmişti. İnşaallah bu Ramazan için Diyanet ve büyük sivil toplum kuruluşları dinî, ahlakî, kültürel hizmetler planlamıştır.
***
Çok ama çok zengin bir Müslüman'ın evinin geniş salonunda bir sürü gülünç kitsch/rüküş eşya varmış ama bir tek kıymetli hüsn-i hat levhası yokmuş. Doğrusu çok ayıpladım.
***
Yüzde bir değil, binde bir riba bile haramdır. Harama helaldir diyen kâfir olur.
***
Onları uyarmak istiyorum, dünya sarhoşu oldukları için uyanamıyorlar.
***
Bazı liselere ve üniversitelere dikkat… Yeni GEZİ'lerin tohumları atılıyor, sivil darbe plan ve programları yapılıyor.
***
Özbekistan'dan iyi haberler geliyor. Cezaevlerinde çile çeken Müslümanlar tahliye ediliyor, sürgündekilere garanti verilip ülkeye dönmeleri isteniyor, din hayatı üzerindeki baskılar hafifletiliyor, eski diktatörün tahribatı tamir ediliyor.
***
Şarkıcılar, türkücüler, o biçim mankenler, futbolcular, artistler, aktrisler, davulcular zurnacılar klarnetçiler, tiyatrocular, diziciler…
***
İSTEĞİM: Bir Türkiyeli olarak ülkemin şu konularda dünyanın birinci ülkesi olmasını istiyorum:
İlim… İrfan… Bilgelik… Ahlak… Fazilet… Güvenlik… Huzur… İç barış… Şeffaflık… Temizlik… Mutluluk… İnsanlık… Adalet… Eğitim… İyi komşuluk… Kadınlara saygı… İffet… (Herhangi bir itirazı olan varsa, lütfen tutarlı gerekçeleriyle birlikte bildirmesini rica ederim.)