Dolar

32,3374

Euro

34,8108

Altın

2.390,60

Bist

10.276,88

Türkülere hikayelere konu olan Kızılırmak

Kızılırmak geçtiği bölgelerde verimli topraklara can vermekle kalmayıp türkülere de konu olmuştur. Özellikle ağıtlar yaktıran bir düğün alayı ve gelinin Kızılırmak sularına teslim oluşu hikayesi vardır ki bu hikâye yürekleri burkmaktadır. Gelin bu hikâyeyi birlikte bir kez daha dinleyelim.

5 Ay Önce Güncellendi

2023-12-14 18:16:52

Türkülere hikayelere konu olan Kızılırmak

Önder Aslan, TİMETURK için yazdı...

TÜRKÜLERE, HİKAYELERE KONU OLAN KIZILIRMAK

Sivas'ın İmranlı ilçesinde 3.000 metre yükseklikteki Kızıldağ'dan doğup 9 ilimizin sınırlarından geçerek Samsun Bafra'dan Karadeniz'e dökülen 1.355 km. uzunluğu ile ülkemizin en uzun nehri olan Kızılırmak, ismini doğduğu ilçedeki toprak yapısından almaktadır. Kızıldağ isminden de anlaşılacağı gibi kırmızı toprak yapısına sahiptir. Topraktaki litolojik birimlerin ve kayaç birimlerinin rengi kızıl olduğundan nehir, tamamen olmasa da uzunca bir mesafede kırmızı renkte akarak yolculuğuna devam etmektedir. Kızılırmak Hirfanlı barajında bütün kızıllığını ve çamurunu bırakarak Kırıkkale üzerinden berrak bir şekilde masmavi olarak yoluna devam eder.

Hitit öncesi Anadolu Uygarlıklarından Luviler'in, günümüzden 4.000 yıl önce Puara (Ulu Irmak/Su) dedikleri Kızılırmak, denize doğru sürdürdüğü yolculuğu sırasında, bünyesine aldığı kil, kum, toprak, çakıl gibi malzemeleri Karadeniz'e kadar itina ile taşımaktadır. Bugün hayatımıza zenginlik katan Kızılırmak Deltası sulak alan ekosistemi, bir akarsuyun, binlerce yıl boyu taşıdığı değerleri, malzemelerle işleyerek dokuduğu, olağanüstü bir değerdir. Bafra Ovası Kızılırmak'ın bereketiyle ünlenmiş topraklardır. Kızılırmak sayesinde Bafra Ovası, birçok canlıya ev sahipliği yapan gölleri, sazlık-bataklık alanları, kumulları, su basar ormanlar gibi zengin yaşam alanlarına sahip olmuştur.

Doğduğu topraklardan neredeyse denize dökülünceye kadar ki güzergahını gezdiğim Kızılırmak'ı seyrettikçe insan huzur buluyor. Anadolu'nun bağrı ve yiğit insanların yetiştiği Sivas ilinden yolculuğa başlayan Kızılırmak her gittiği ilde ayrı bir değer oluşturmaktadır. Kayseri, Nevşehir, Kırşehir derken Kırıkkale'ye ulaşan Kızılırmak burada Karakeçili ile Köprüköy arasında yapılmış Çeşnigir Köprüsü ile tarihin derinliğine bize yolculuk yaptırıyor. Çeşnigir Köprüsü ve yakınında bulunan han yapılış tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte 13'üncü yüzyıla ait bir eser olup Selçuklu Dönemi'ne aittir. Çeşnigir Köprüsü, Yavuz Sultan Selim'in Mısır Seferi esnasında Mimar Sinan tarafından yeniden yapılmıştır. Çeşnigir Köprüsü gerçekten görülmeye değer bir eser. Çeşnigir Köprüsünü geride bırakarak Ankara, Çankırı istikametinden Çorum'a ulaşan Kızılırmak burada da Obruk barajıyla beslenerek yoluna devam eder. Çorum'un Osmancık ilçesinde Kızılırmak'ın iki yakası Osmanlı Dönemi'nde II. Beyazıd zamanında yapılan sivri kemerli 19 gözlü Koyun Baba Köprüsü bir gerdanlık gibi üzerinde durur. Çorum Osmancık'ta bereketli toprakları besledikten sonra yoluna devam eden Kızılırmak son olarak Samsun ili sınırlarında süzülerek Bafra ilçesine ulaşır. Buradan da Karadeniz'e dökülen Kızılırmak, Bafra ve çevresinde Kızılırmak Deltasını oluşturmaktadır.

Kızılırmak Deltası, Türkiye'nin Karadeniz kıyılarında doğal özelliklerini kısmen koruyabilmiş en büyük sulak alanı olup, Kızılırmak nehrinin taşıdığı alüvyonların oluşturduğu ülkemizdeki en büyük deltalardan birisidir. Delta, denizden güneye doğru basamaklar halinde yükselmekte ve deltanın gerisinde, Kızılırmak nehrinin her iki kenarında yay şeklinde uzanan ve yükseklikleri 600-800 metreye varan Kuzey Anadolu Dağları'nın ilk sırasını oluşturan platolar, daha geride ise 1.000-1.500 metre yüksekliğindeki dağlar yer almaktadır. Deltanın her iki yakasında deniz kıyısına paralel olarak uzanan verimli sulak alanlar vardır. Kızılırmak Deltası, mikro ve makro faunanın çok yüksek bir üretim düzeyine ulaştığı yeryüzünün en verimli tabii alanlarından birisidir.

Kızılırmak'ın denize döküldüğü Bafra ilçesinde bugün ırmağın iki yakasını birbirine bağlayan yayaların kullandığı bir köprü de bulunmaktadır. Nehrin kenarında nehrin akışını seyrederek yürüyüş yapmakta ayrı bir keyif veren etkinlik. Bafra'ya yolu düşünler mutlaka Kızılırmak kenarına gitmeyi ihmal etmemeli.

Kızılırmak geçtiği bölgelerde verimli topraklara can vermekle kalmayıp türkülere de konu olmuştur. Özellikle ağıtlar yaktıran bir düğün alayı ve gelinin Kızılırmak sularına teslim oluşu hikayesi vardır ki bu hikâye yürekleri burkmaktadır. Gelin bu hikâyeyi birlikte bir kez daha dinleyelim.

Orta Anadolu köylerinden birinden ötekine gelin götürülürken Kızılırmak'tan geçen gelin alayı köprünün yıkılması üzerine suya dökülür, bu arada gelin de suda kaybolmuştur. Bu çok acıklı olay toplumu öyle etkilemiş ki dalga dalga bütün yurda yayılmıştır. Kızılırmak yakınlarındaki köylerden birinde, köylü tarafından çok sevilen yaşlı bir çoban yaşarmış. Çobanın İbrahim isminde yakışıklı, aslan gibi bir de oğlu varmış, O da babası gibi o civarda çok sevilen sayılan birisiymiş.

Günlerden bir gün babasıyla birlikte sürüyü otlatmaya çıkan İbrahim, akşam köye dönerken komşu köyün beyi İsmail Ağanın kızıyla karşılaşır. Kızı görünce bizim oğlanın aklı başından gitmiş, gözlerini kızdan alamamış, dili tutulmuş bir şey de konuşamamış. Öylece birbirlerine bakışıp kalmışlar, sadece gözler konuşur olmuş.

Zamanla aralarındaki görüşmeler buluşmalar artmış. İbrahim'in, İsmail Ağa'nın kızına âşık olduğu köyler arasında duyulmaya başlanmış. Tabi köyler arasındaki bu söylemler İsmail ağanında kulağına da gitmiş ve bu duruma çok kızmış. Kızını bir çobanın oğluna vermek istemediğinden dolayı iki gence engel olmak için elinden geleni yaptıysa da köylünün İbrahim'den yana çıkması onu destekler konuşması köyün ihtiyar heyetinin de gelip “Çoban olmak suç mu? İbrahim mert, dürüst bir çocuk, ver kızını. Gençleri birbirinden ayırma. Onların mutluluğuna engel olma.” Diye ihtiyarların adeta yalvarmaları İsmail Ağayı biraz yumuşatmış.

Yalvarmalara daha fazla tepkisiz kalamamış bütün köy halkının kefil olduğu bu çocuk kötü biri olamaz diyerek evlenmelerine razı olmuş. Ağanın kararı İbrahim'le birlikte bütün köy halkını sevince boğmuş. Bir an evvel düğün günü kararlaştırılmış. Herkes gücünün yettiğince bu gençlerin yuva kurması için yardımda bulunmuş. Büyük bir düğün töreni hazırlanmış. Kazan kazan düğün yemekleri pişirilmiş. Çevre köyler de düğüne çağrılmış. Kısacası o güne kadar o köyde benzeri görülmemiş bir düğün başlamış. Gelin ve damadın da mutluluğuna diyecek yokmuş. Öyle ya büyük zorluklardan sonra, nihayet birbirlerine kavuşacakları anı heyecanla sabırsızlıkla beklemektedirler.

Düğün alayı büyük bir coşkuyla yola çıkmış. Hava günlük güneşliktir. Davullar, zurnalar eşliğinde, herkes, sevinç içinde halay çekerek, oyunlar oynanarak yola koyulur.

kizilirmak-aa-1818051

Gelinin köyü ile İbrahim'in köyü arasında üç saatlik bir yol vardır. Buradan akan dere iki köyün sınırıdır ve bir köprü ile bağlar köyleri birbirine. Köprünün altından akan sular heybeti ile bilinen Kızılırmak'tır. Öğlene doğru hava birden kararır. Yağmura tutulmadan gelini alıp dönelim düşüncesi ile yola çıkan düğün alayı yolda yağmura tutulur. Gitgide yağmur şiddetini arttırır sular sele dönüşür. İbrahim'in köyünde, köy halkı gelin alayının gelmesini beklemektedir fakat gelin alayı yağmura rağmen çok gecikmiştir. Köydekiler merakla beklerken bir atlı gelir, köprünün yıkıldığını, gelinin ve gelin alayından pek çok kimsenin suya kapıldığını haber verir. Bütün köy bu elim haber üzerine yasa bürünür. Kızılırmak'ı lanetleyen türküler yakılır söylenir. Bu çok acıklı olay toplumu öyle etkilemiş ki dalga dalga bütün yurda yayılmış ve bu olaya atıfta bulunularak bir de ağıt yakılmıştır.

Şu sılanın gülen yüzü,
Yazın açar gül nergisi.
Kör olasın zalim felek,
Yârsiz koydun gelin kızı.
Oy dağlar, sıra dağlar,
Eteğinde yârim ağlar.
Nazlı nazlı gezemedik,
Bir araya gelemedik.
Felek aldı nazlı yâri,
Doyasıya sevemedik.
Oy dağlar sıra dağlar,
Eteğinde yârim ağlar.

Sözü de ezgisi de gerçekten çok güzel olan ve yürekleri dağlayan bu ağıt, o acı üzerine yakılmıştır.

Kızılırmak, geçtiği bütün toprakları verimli hale getirmekte ve deltalar oluşturarak alüvyonlu toprakların elde edilmesini sağlamaktadır. Bu topraklar üzerinde de verimli tarım çalışmaları yapılmaktadır.

Haber Ara