Nusayrilik bazı kaynaklarda ismini, kurucusu olan Muhammed b. Nusayr en-Nemiri'yeden alan Şii İtikadi mezhebi veya tarikadı olarak geçmesine rağmen bazı kaynak itikadın asıl kurucusunun "Şeyh Bayrak" nâmıyla ün salan ve Nusayrî mezhebinin ulûsu olarak addedilen, yaklaşık olarak 957/968 yılları arasında Halep'te vefât eden "Hüseyin bin Hâmdân-ı Hasîbî" olduğunu kabul eder.
Nusayriler sadece kendilerinin Ehl-i Beyt inancında olduğunu söylerler. Anadolu Alevîliği ve Câferiyye Şiîliğine i'tikadî yönden kesinlikle benzememektedir.
ALİ'NİN BEDENİNDE HAKK'IN RUHANİYETİ
Nusayr'îyye i'tikadına göre Kur'an-ı Kerîm'in zâhiri ve batıni olarak iki manası bulunmaktadır. Ancak Nusayrîler, İsmâilîyye öğretisi gereği bâtıni te'villere göre hareket ederler. Dolayısıyla bazen Kur'an-ı Kerîm'e bir Sünnî ya da Şiî din adamının hiçbir zaman yükleyemeyeceği mânâları da verebilirler.
Allah-u Teâlâ'nın bazen insan sıfatıyla ortaya çıktığına ve onun en son Dünya'ya geldiği zamanki sıfatının İmam Ali olduğuna inanırlar. Yani Nusayrîler'in inancına göre Ali'nin vücudunda Hakk Teâlâ'nın ruhâniyeti vardır. Allâh'ûr-Râhman'ûr-Râhîym ile özdeştirilen Ali'nin yerlerin ve göklerin yaratılmasından önce de var olduğuna inanılır. Ali el-Mûrtezâ her ne kadar görünüşte bir imâm ise de aslen bu bir mânâ olup bâtıni anlamda Cenâb-ı Hakk'ın yeryüzündeki tecellisidir. Bu i'tikad, Nusayrîliğin temel inancı olduğu için onlara göre şehâdet kelimesi, “Ben, Ali'den başka ilâh bulunmadığına şehâdet ederim.” şeklindedir.
Nusayrîlik'te Allâh'û-Celle-Celâle'hû'nun nurunun Ali bin Ebâ Tâlib Merkedî'nin bedeniyle özdeşleşmiş olduğu inancı hâkimdir. Onların nûrlarından da Peygamber Muhammed'in yaratıldığına inanılır. Bu inançlarından dolayıdır ki, Nusayrîler İslâmiyet içerisinde i'tikaden Müşebbihe/Mücessime'den, siyâseten ise Gâl'îyye'den olarak sınıflandırılmaktadırlar.
HZ. MUHAMMED'İN NURUNDAN SELMAN-I FARİSİ...
Nusayri Tarikatından gelenlere göre Ali mânâdır, Muhammed ise isimdir. Muhammed de kendi nûrundan Selmân-ı Farisî'yi yaratmıştır. Bu sır, Nusayrîler tarafından Hıristiyanlıktaki “Baba-Oğul-Kutsal Ruh” sistemiyle açıklanır. Bu inancın, Nusayrîler'in yaşadıkları yörelerdeki eski Hırıstiyan inançlarının bir kalıntısı olduğu tahmin edilmektedir.
SAMET,NATIK VE BAB KAVRAMLARI
Nusayrîler, İmâmet (İsmâ‘ilî i'tikadı)'nda mevcût inanca göre, insanlık tarihinin yedi kademesini gerçekleştirdiğine inanılan "Sâmet" (susan)'ı "Nâtık" (konuşan)'ın üstünde tutarak Halife Ali'yi "Sâmet", Muhammed'i "Nâtık" ve sahabelerden Selmân-ı Farisî'yi "bâb" (büyük kapı) olarak tanırlar. Bunların baş harfleri Ayn ع, Mim م ve Sin س'i önemserler. Ayrıca bu üçlü Ay, Güneş ve gökyüzü olarak da bilinir.
BABDAN ÖNCE BEŞ EYTAM
Ayrıca Bab'dan, yani Selmân'dan sonra beş “eytam” daha vardır. Bunlar, Bâb'ın mânevî çocukları olup, Bab tarafından yaratılmışlardır. Bunlar, tabiat olayları ve zelzeleyi yürüten Mikdad bin el-Esved, yıldızların hareketini idare eden Ebû Zer-el Gifârî, canlıların hayatlarıyla ilgilenen Abdullah bin Revâhâ, rızık ve hastalıklarla ilgilenen Osman bin Maz'un ve ruhları bedenlere gönderen Kanber bin Kadân ed-Devrî'dir. Bu beş eytam, aynı zamanda beş büyük yıldızdır.
Nusayrî inancına göre, ilk üç halife ile birlikte Ayşe, Talha, Zübeyr gibi bazı sahabeler lanetlenmiş, Muâviye, Yezîd ve Haccâc da İblis'in sembolleridir ve lânetlidir
TENASÜH İNANCI
Sadece erkekler için söz konusu olan tenasüh inancı dinin temel inancını oluşturur. Önceki hayatta sevap kazananların insan olarak ve kötülükleri işleyenlerin ise hayvan olarak tekrar Dünya'ya geleceğine inanırlar. Nusayrîler'e göre Cennet ve Cehennem bu Dünya'dadır
Nusayriyye genel olarak dört kola ayrılmışlardır. Bunlar; Haydarîyye, Şimalîyye (veya Şemsiyye) Kilazîyye (veya Kameriyye) ve Gaybîyye'dir. Ancak bunlar, esas itibarıyla, Şimalîyye ve Kilazîyye olmak üzere iki ana kol halinde yaygınlık kazanmışlardır.
ALİ'NİN MEKANI: GÜNEŞ, AY, GÖK
Ali'nin bulunduğu yer konusunda üç gruba ayrılırlar. Hâydarîler'e göre "Ali bin Ebâ Tâlib Merkedî'nin makâmı ûlvîyyesi" göktedir. Güneş Muhammed Mustafa'yı, Ay da Selmân-ı Farisî'yi temsil eder. Şimâlîler'e göre ise Ali el-Mûrtezâ, Güneş'te ikamet ediyordur. . Bu yüzden de bunlara "Şemsîler" de denilmektedir. Semadaki büyük yıldızlar da Nusayrîler'in ukkâli'nin ruhlarıdır. Bu nedenle Nusayrîler, Güneş'in doğuşu ve batışı zamanında Güneş'e ve yıldızlara hürmet gösterirler. Dualarında ihtiyaçlarını, görünen yıldızlar hürmetine en iyisinden isterler. İkinci kol olan Kilazilere göre ise Ali'nin yeri Ay'dır. Bu yüzden bunlara da "Kamerîler" ismi verilmektedir.