Batıniler de, fikirlerini ve inançlarını doğru göstermek isteyen, fakat su götürmez bir delil gösteremeyen her insan gibi, halkın büyük tanıdığı, saygı gösterdiği şöhret yapmış kişileri, kendilerinden göstermek metodunu benimsemişlerdir.Tarihte en iyi bilinen örnekleri İsmaililer dir Bektaşiler ve son zamanlarda türeyen Bahailer de aynı metodla hareket ederler.
Batınilerin müşterek noktaları, emir ve nehiyleri, kendilerince yormaları, bu yorumu, peygamberlerin hayat hikayelerine kadar teşmil etmeleri, gerçeği yalnız imamın bildiğini ve ümmete, onun vekilleri tarafından bildirileceğine inanmalarıdır.
BATINİLİĞİN ÖNEMLİ TEMSİLCİLERİ
Dâ'î â'zamlar tarafından yayılan bu i'tikadın en şöhretli müntesipleri arasında “Fâtımîler Hâlifeliği'nden Ebû Tamîm Ma'add el-Mûstensir bil-Lâh”, “Hükümet-i Melâhide'nin bânisi olan Hasan bin Sabbah” ve “Suriye Bâtınîleri'nin Reisi Râşid'ûd-Dîn Sinan”, “Afrika Kıt'ası Bâtınileri'ni yöneten İbn-i Meserret”, “Pamir Alevîliği'nin kurucusu Muin'ed-Dîn Nâsır-ı Hüsrev”, “Hindistan Bâtınîliği'nin yaratıcısı Ahmed bin Keyyâl”, ve “Attaş” gibi Bâtınîlik tarihinde nâm kazanmış olan “Alevî-İsmâ‘ilîler” gelmekteydi.
Bâtınîler inanışlarını tarih boyunca daîler aracılığıyla yaymışlardır. 11. yüzyılda Hasan bin Sabbah'ın görüşleri etrafında oluşan akım Fâtımîler tarafından desteklenmiştir. Liderleri Hasan Sabbah Kazvin bölgesindeki Alamut Kalesi'ni kendisine merkez yapmış ve fedaileri aracılığıyla Nizamülmülk'ün de aralarında bulunduğu birçok devlet adamını suikast yaparak öldürtmüştür. Melikşah döneminde güçlenen hareket ortadan kaldırılmak istenmiş ancak Melikşah'ın ölümü üzerine başarılı olunamamıştır. 13. yüzyıl ortalarına kadar etkili olan bu hareket 1256 yılında Moğol hükümdarı Hülagü'nün Alamut Kalesi'ni yıkması ile ortadan kalkmıştır.
BATINİLİKTE ALLAH'IN SIFATLARI
Batınilikte Tanrı, bütün kemal sıfatlarına sahip olan ve her şeyden münezzeh bulunan bir kudret sahibi değil, yaratıcı kudrettir. Yaratılış, Allah'ın iradesiyle değildir, bir oluştur, bir zarurettir. Yaratan da bizzat yaratıcı kudret değildir. Ondan zuhur eden Akl'ı Küll'dür, Bu aktif kabiliyetten doğan pasif kabiliyet, gökleri, onların hareketleri unsurları, bunların birleşmesi de, cansızlar, bitkiler ve canlılardan ibaret olan üç” çocuğu (Mevalid-i Selase) izhar etmektedir.
BATINİLİKTE KIYAMET İNANCI
Batınilikte kıyamet iki şekilde anlamlanır. Bir bakıma göre, ölen adamın kıyameti kopmuştur. Ahiret, bedenin, gene unsurlar alemine geçişi, çürüyüp aleme karışmasıdır. Ruhun varlığına inanan Batınilerden, tenasuh tarafından olanlar, insan ruhu, bu inanca göre dünyada yaptığı işlere suçlara göre, ölümden sonra cansız varlıklara, bitkilere, hayvana girer ve yeniden, olgunlaşmak için bu aleme gelir. Olgunlaşıncaya dek de bu, böylece yürür gider. Bir kısmına göreyse ruh, bu alemin manası olan ahiret aleminde, kendisine yakışan bir makama gelir, o dünyada olgunlaşmaya başlar.
BATINİLİKTE KADEMELE: İMAM VE HÜCCET
Batıniler, Batlamyos'un evren teorisi ile ilkçağ filozoflarının yaradılış teorilerini karıştırarak dünyevi bir sistem oluşturmuşlardır, Yedi yıldızın karşılığı olarak yedi iman, 12 burca karşılık da 12 hüccet koymuşlardır. Hüccet, kesin kanıt anlamına gelmektedir ve imamdan sonra en önemli kimsedir. Hüccet, kendi bölgesindeki Batınileri yönetir. Genel örgütlenme din en üst noktası ise imamdır. İmamdan sonra hüccet, daha sonra sırayla süt emen, en büyük davetçi, izinli davetçi, avlanmaya alıştırılmış yer alır. Bunların hepsinin örgüt içinde belirli görevleri vardır. Sıranın en altındaki inanmış, davete uymuş denilen kişidir. Bu, Batıniliğe yeni girmiş kimsedir.
Bu inançta Peygamberlere “Nâtık/Konuşan” ve yardımcılarına da “Sâmet/Susan (Vâsi/Esas) İmâm” unvanı verilmiştir. Her yedi “Sâmet” silsilesinin sonunda bir “Nâtık” gönderildiği ve böylece dinin sürekli olarak geliştirildiğine inanılır. Âdem'den ve oğlu Şit'ten itibaren altı “Nâtık–Sâmet” silsilesinden sonra (Nûh–Sam), (İbrahim–İsmâ‘il), (Mûsâ–Hârun), (İsâ–Şem'ûn), (Muhammed bin ʿAbd Allâh–Ali bin Ebâ Tâlib), (Muhammed bin İsmâ‘il (Meymûn'ûl-Kaddâh Abd Allâh İbn-i Meymûn ve Oğulları) ile hitam bulan “Nâtıklar ve Sâmetler silsilesi” ile sürmektedir.
Bunun yanında gözle görülen eşyanın tasavvufî mânalarını kaldıran İbn-i Meymûn idi ve her Bâtınî ona itaatle yükümlüydü. Muhammed'den sonra bir peygamber daha gelecektir. Ayrıca, müntesipler bütün semavî nass'ların açıklamaları ile hadislerin tamamının uydurma olduğuna inanmakla yükümlüdür.
12'nci yüzyıldan sonra İran, Horasan, Hindistan ve Türkistan yörelerine dağılan Batıniler çeşitli kollar oluşturdular. Etkinlikleri bazı tasavvuf akımları içinde devam etti, özellikle Kalenderilik, Hayderilik, Melamilik, Hurufilik, Safevilik ve Bektaşilik gibi tarikatları etkiledi. Batınilik daha sonraki yüzyıllarda, Dürzilik, Nusayrilik, Babilik, Bahailik ve Kadıyanilik akımlarının içinde de etkili oldu.