Dolar

42,5291

Euro

49,5628

Altın

5.744,63

Bist

11.007,37

AKSA TUFANI'NIN GİZLENEN ŞİFRELERİ - SOYKIRIMIN ORTASINDA HİCRET BİLİNCİ

3 Ay Önce Güncellendi

2025-08-31 14:10:26

İsmail Yurdseven

Bildiğimiz kadarıyla 7 Ekim 2023 sabahı, Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları liderliğinde başlatılan “Aksa Tufanı”, İsrail'e yönelik eş zamanlı saldırıları içeriyordu. Bölge geçmişten beri zulmün, acının ve feryadın sayısız türünü görmüş olsa da bu operasyon sonrası yaşananlar, eskinin tekrarından çok farklıydı.

İlk açıklamalar, siyasi kanatta yer alan Hamas'ın dahi bilgisi dışında, Kassam Tugayları'nın kendi inisiyatifleriyle alınmış bir karar olduğunu ortaya koydu. Süreç uzayıp Siyonizm'in sapkınları açık bir vahşetle soykırıma başlayınca, Aksa Tufanı İslam-î camialarda dahi eleştirilere maruz kalmaya başladı. Filistin'in özgürleşme mücadelesine adanmış çevreler ise, böylesi bir direniş sürecinde bu tartışmanın gündemde tutulmasının direnişi zayıflattığını, Siyonizm'le olan savaşın zaferinden sonra değerlendirilmesi gerektiğini savunuyordu.

Binlerce masumun kanı coğrafyanın sıcak toprağını ıslatmaya yetmemiş, on binlerce mazlum ise tutsak bir hayattansa hürriyet uğruna ölmeyi tercih etmişti. Buna rağmen global işbirlikçilerin oyunlarıyla yalnız kalmaya mahkûm edildiler. Yazarlarımız kalemiyle, zenginlerimiz servetiyle, analarımız dualarıyla, evlatlarımız harçlıklarıyla, garibanlarımız lokmasıyla; yiğitlerimiz teri ve kanıyla zulmün karşısında bir duruş sergiledi. Dünyanın dört bir yanında protestolar, boykotlar sürerken İslam ülkelerinin yönetimleri, silahlı güçleri ve iktidarları sınıfta kaldı. Kalabalıkların hafızasının zayıf olduğuna güvenen yöneticiler, riyakârlıklarını da türlü yollarla ortaya koydular. Nasıl olsa kalabalıkları siyasetin ve iktidar politikalarının gölgesinde kontrol altında tutabileceklerdi.

İran-İsrail gerilimleri, Suriye'deki değişimler, İsrail'in alan genişletme girişimleri, Irak'ta yaşananlar, ABD'nin bölge politikaları, Türkiye'ye giydirilen otokratik liberalizm gömleği, Ukrayna-Rusya savaşı… Tüm bu gelişmeler, akıl sahiplerini kayıtsız kalamayacakları kadar çalkantılı bir coğrafyanın parçası haline getirdi.

Esasen dikkat çekmek istediğim husus şudur: 7 Ekim 2023'te Siyonizm'in güvenliğini aşarak gerçekleştirildiği söylenen, demir kubbelerin devre dışı bırakıldığı, istihbarat ağının çöktüğü bu operasyonun karar alıcılarına yönelen soruların bugün neredeyse muhatabı kalmamıştır. Belki de bu sorular artık bir anlam taşımıyor olabilir. Ancak tüm erkini şehit vermiş bir direniş hareketinin, kıyam olarak nitelediğimiz bu operasyonunun fişeğini kimin yaktığı, belirsizliğe sürüklenmiştir. Oysa bu belirsizlik, soykırımcı Siyonizm'in ilerleyişiyle birlikte hepimizi içine düşürebilecek global oyunların şifrelerini barındırıyor. Operasyonu başlatan ve tanık olan neredeyse herkes şehit düşmüşken, İslam-î camiaların böylesi bir direnişin başlangıcına dair eleştirmeden konuşamaması, fişeği yakanların bugün Gazze'yi aç bırakan eller olduğu şüphesini uyandırıyor.

Aksa Tufanı Operasyonu'nu kim ve neden başlattı?

Bu soru artık cevapsız kalacak gibi görünüyor. On binlerce masumun kanına sadece Siyonizm'in elleri değil, başka hesaplar da bulaşmıştır. Direniş bir cephe elbette; fakat biliriz ki hicret de cihad kadar açık bir emirdir. Belki de Filistin'e dönüş için önce hicreti, sonra da cihadı yeniden değerlendirmek gerekiyor. Artık on binlerce masum için gözyaşı bile anlamını yitirdi. İki milyar müntesibi olan bir din, yarayı açanı yok edemediği gibi, yarayı saracak ferasetini de yitirmek üzere. Böylesi bir yükü yalnızca direnişçilere veya yardımlaşma faaliyetleriyle vicdan bastıran gayretlilere yüklemek doğru değildir. Hicreti de esas alan bir farkındalığın zamanı gelmedi mi? Zaferi manipülasyonlarla ertelemek yerine, hicretin ufkunu açmamız gerekmez mi?

O Allah ki en doğruyu bilen ve bizlere de bildirendir.

(Ayetler TDV Kur'an Meali'nden alınmıştır.)

Nisâ Suresi

  • Kendilerine zulmeden kimselerin canlarını alırken melekler: “Ne işte idiniz?” dediler. Onlar: “Biz yeryüzünde güçsüz bırakılmış kimselerdik” dediler. (Melekler de:) “Allah'ın arzı geniş değil miydi, hicret etseydiniz ya!” dediler. İşte onların varacağı yer cehennemdir. Ne kötü bir gidiş yeridir orası!
  • Ancak (hicret etmeye) gerçekten güç yetiremeyen, çare bulamayan erkekler, kadınlar ve çocuklar bunun dışındadır.
  • İşte Allah'ın bunları affetmesi umulur. Allah çok affedici, çok bağışlayıcıdır.
  • Kim Allah yolunda hicret ederse, yeryüzünde çok sayıda sığınacak yer ve bolluk bulur. Kim Allah'a ve Peygamberine hicret etmek için evinden çıkar da sonra kendisine ölüm yetişirse, artık onun mükâfatı Allah'a aittir. Allah çok bağışlayıcı, çok merhametlidir.

Enfâl Suresi

  • İman edip hicret edenler, Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad edenler ve (Muhacirleri) barındırıp yardım edenler, işte onlar birbirlerinin dostudurlar. İman edip de hicret etmeyenlere gelince, onlar hicret edinceye kadar sizin onlarla dostluğunuz yoktur. Eğer onlar din hususunda sizden yardım isterlerse, sizinle aralarında antlaşma bulunan bir kavim aleyhine olmamak üzere onlara yardım etmeniz gerekir. Allah, yaptıklarınızı görmektedir.
  • Kâfirler de birbirlerinin dostlarıdır. Eğer siz bunu yapmazsanız yeryüzünde fitne ve büyük bir fesat olur.
  • İman edip hicret edenler ve Allah yolunda cihad edenler ve (muhacirleri) barındırıp yardım edenler var ya, işte onlar gerçek mü'minlerdir. Onlar için bir bağışlanma ve bol rızık vardır.
  • Daha sonra iman edenler, hicret edenler ve sizinle beraber cihad edenler de sizdendir. Akraba olanlar ise Allah'ın kitabına göre birbirlerine daha yakındırlar. Şüphesiz Allah her şeyi hakkıyla bilendir.

Tevbe Suresi

  • İman edenler, hicret edenler ve Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad edenler; Allah katında derece bakımından daha büyüktürler. İşte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.

Nahl Suresi

  • Zulme uğradıktan sonra Allah yolunda hicret edenleri dünyada güzel bir şekilde yerleştireceğiz. Âhiret mükâfatı ise elbette daha büyüktür. Keşke bilselerdi!
  • Onlar sabredenler ve yalnızca Rablerine tevekkül edenlerdir.

Ankebût Suresi 56

  • Ey iman eden kullarım! Benim arzım geniştir, öyleyse yalnız bana kulluk edin.

Filistin için özgürlük, yardımlaşma, direniş, boykot… Hepsini biliyoruz. Peki Filistin için hicreti de bu aşağılıklara mı bırakacağız? Belki görünüşte Siyonizm'in menfaatine gibi görünebilir. Ama öldürülen masumların yalnızlığı mı bu vahşilere karşı zafere dönüşecek? Allah mucizesini gösterebilir, buna hasretiz; fakat Kur'an'da hicretin de emredildiğini görmezden gelemeyiz.

Kasım Süleymani Suikastı ve Sonrası

2020'nin ilk günlerinde, Bağdat'ta ABD'nin düzenlediği bir operasyonla İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani suikaste uğradı ve şehit edildi. Süleymani yalnızca İran'ın değil; Irak, Suriye, Lübnan ve Gazze hattında Siyonizm'e ve küresel projelere karşı direniş hattını ayakta tutan en önemli figürdü. Onun şehadeti, direniş ekseninin koordinasyonunu derinden sarstı. Suikastin şekli dahi tek başına bir mesaj niteliğindeydi: Bölge artık yalnızca askeri değil, istihbarat ağlarının, teknolojik imkanların ve işbirlikçiliğin kesiştiği noktalarda yürütülen savaşlara şahitlik edecekti.

7 Ekim Sonrası İstihbarat Savaşları

Süleymani'nin şehadetinden doğan boşluk, 7 Ekim'de Aksa Tufanı ile yeni bir evreye taşındı. İsrail'in “yenilmez” diye övündüğü istihbarat sistemi ya çöktü ya da özellikle çöktürüldü. Bu yönüyle hadise, ABD'de 11 Eylül'de yaşananlara benzer bir tartışmayı beraberinde getirdi. Nasıl ki o saldırılar, ABD derin devletinin uluslararası operasyonlarına meşruiyet zemini hazırlamak için kullanıldıysa; 7 Ekim de Siyonizm'in ve küresel düzen kurucularının bölgeyi yeniden şekillendirme bahanesine dönüştürüldü. Artık savaş, sahadaki askerlerden ziyade; bilgi akışını kontrol etmek, algıları yönlendirmek, dijital casusluk yapmak ve toplum mühendisliği üzerinden yürütülüyor.

İstihbarat, yalnızca düşmanı çözmek için değil; ümmetin zihnini bulandırmak, ferasetini köreltmek için de kullanılan bir silah haline geldi. İşte bu noktada hicret bilincine yeniden dönmek gerekiyor. Çünkü hicret, yalnızca yer değiştirmek değil; zihniyetimizi ve kalbimizi kirli ağlardan uzak tutmak, hakikati manipülasyonun ötesinde aramak için bir yöneliştir. İstihbarat oyunları, görünmez sınırlar çizerek hicreti engelliyor; bu sınırlar aşılmadıkça, fetih de hep erteleniyor.

Gazze, mazlumların ve yurtlarından sürülmüş çocukların, mülteci kamplarından cepheye koşan gençlerin direnişiyle ayakta duruyor. Dünyanın birçok yerinden dişinden tırnağından arttırıp erzak ve silah gönderenlerin gayretiyle direniyor. Ancak bunca gayret, zaferin ertelenmesini engelleyemediyse; demek ki kaderi yeni metotlarla idrak etmenin vakti gelmiştir. Çünkü hicret, fethe hazırlıktır.

Şüphesiz, Allah en doğruyu bilendir.

Hürmetlerimle…

Tüm Yazıları

Haber Ara