Suudi Arabistan, Bahreyn ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE), Katar'a ait havayollarına yönelik uyguladıkları hava sahasının kullanımı yasağına devam edecekleri bildirildi.
Söz konusu ülkelerin Sivil Havacılık Genel Otoritelerinden yapılan yazılı açıklamalarda, Katar'a ait firmaların ülkelerinin havaalanlarını ve hava sahasını kullanma yasağının devam ettiğini, bu uygulamanın 1944 Şikago Konvansiyonuna uygun ve ülkelerin ulusal güvenliği için gerekli olduğu belirtildi.
Katar'a gidecek olan diğer ülkelere ait tarifeli uçakların Suudi Arabistan, Bahreyn ve BAE'nin hava sahasını eskiden olduğu gibi kullanmaya devam edebilecekleri belirtilen açıklamalarda, ilave yolcu, kargo seferi ve özel uçuk ile bu 3 ülkenin hava sahasını kullanarak Katar'a gitmek isteyen diğer ülkelere ait havayolu firmalarının uçuştan 24 saat önce ilgili kurumlara taşıdığı kargo türü, taşınan yolcu ve mürettebat bilgilerini paylaşarak izin alması gerektiği ifade edildi.
Ülkelerin gerekli görmeleri halinde ulusal güvenlikleri için ek tedbirler alabileceği, bunların tümünün başta Uluslararası Sivil Havacılık Anlaşmasının imzalandığı "Şikago Konvansiyonu" olmak üzere uluslararası anlaşmalara uygun olduğu kaydedilen açıklamalarda, Hava sahasının yönetiminin her ülkenin egemenliğinde olduğu, ülkelerin ihtiyaç duyduğunda hava sahası ile ilgili kararlar almasının Birleşmiş Milletlerin anlaşmaları gereği olduğu kaydedildi.
- Suudi Arabistan, BAE, Bahreyn, Mısır ve Yemen, 5 Haziran'da Katar'la tüm diplomatik ilişkilerini kestiklerini duyurmuştu.
Ülkelerinin hava sahasını Katar'a kapatan Suudi Arabistan, BAE ve Bahreyn, Katarlı diplomatların 48 saat içinde ülkelerinden ayrılmasını istemişti. Suudi Arabistan ayrıca Katar'ın tek kara sınırını da kapatmıştı.
Suudi Arabistan, BAE, Bahreyn ve Mısır, söz konusu kararlardan birkaç gün sonra yayımladığı ortak bildiride ise Katar tarafından desteklendiği öne sürülen, aralarında Dünya Müslüman Alimler Birliği Başkanı Yusuf el-Karadavi'nin de yer aldığı 59 kişi ile 12 hayır kuruluşunun "terörle irtibatlı" olduğu iddiasıyla "terör listesine" alındığını açıklamıştı.