İstanbul'da Bilgi Üniversitesi bünyesinde, ‘Bilgi Göç Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi'nin TÜBİTAK desteğiyle 2015-2017 yılları arasında yaptığı, “Diğeri ile Karşılaşmada Ötekileştirme/ meyi Anlamak: Türkiye'de Gençlerle Empati ve Eşitliği Tartışmak” konulu araştırmanın sonuçları açıklandı.
Çalışma çerçevesindeyse 18 ilden 18-29 yaş aralığındaki gençleri temsil eden bin 224 gençle yüz yüze anket yapıldı. Ötekileştirmenin nasıl başladığını, nasıl gerçekleştiğini ve bu süreci etkileyen temel etkenleri belirlemeyi amaçlayan araştırmanın sonuçları, gençler arasındaki “sosyal mesafenin” uzaklığını gösterdi.
KIZININ ‘ÖTEKİ' İLE EVLENMESİNE ‘HAYIR'
“Biz'liğin Aynasından Yansıyanlar- Türkiye Gençliğinde Kimlikler ve Ötekileştirme” araştırmasının sonuçları, gençler arasında “ötekileştirme”nin boyutlarını gösterirken, gelecekte “biz” ile “ötekiler” arasında nasıl bir mesafe olacağını da ortaya koydu.
Gazete Habertürk'ten Pervin Kaplan'ın haberine göre çalışma, bugünün gençlerinin yarın kız çocuğu sahibi olduğunda, kızlarının, “öteki” olarak gördükleri gruptan biriyle evlenmelerine izin vermeyeceğini gösterdi. 100 gençten 90'ı, “kızlarının diğer gruptan birisiyle evlenmesini” kabul etmeyeceğini söyledi. Üstelik bu gençler çocuklarının “öteki” çocuklarla oynamasına bile izin vermeyecek. Çocuklarının “öteki çocukla” arkadaşlık yapmasına izin vermeyeceğini belirtenlerin oranı “öteki” ile iş yapmayacaklarını söyleyenlerin oranı ile yaklaşık aynı; yüzde 84. “Öteki” ni komşu olarak istemeyenlerin oranı, o gruptan birini işe almayı düşünmeyenlerin oranıyla benzer şekilde yüzde 80.
Araştırmaya katılan gençlere bir dizi kimlik sayılıp bu kimliklerden ne sıklıkla “biz” diye bahsettikleri sorulduğunda ise ilk sırayı yüzde 94 oranında aileleri, ikinci sırayı da yüzde 76 oranında Türkler alıyor.
Gençlerin kendi gruplarına en uzak hissettikleri grupla ne kadar “temasta” oldukları da ortaya çıktı. Yüzde 23'ü mahallede, yüzde 19'u okulda bu grubun mensuplarıyla karşılaşıyor. Diğer grup mensuplarıyla çarşıda/ pazarda karşılaşıp sohbet ettiğini ve arkadaşlıkları olduğunu söyleyenlerin oranı yüzde 12. Bu gruptan birisine misafirliğe gidenlerin oranıysa yüzde 10.
KİMLİĞİN OLUŞUMUNDA NELER ETKİLİ OLUYOR?
Bilgi Göç Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Pınar Uyan Semerci, kimliklerin oluşumunda aile, okul, mahalle ve akran gibi birçok etkileyici unsurun olduğunu söylüyor. Semerci, “Baştan itibaren nasıl olup birbirimize uzak düştüğümüzü anlamak istedik. Üstelik söz konusu gençler olduğunda kendi sahip oldukları hakları nasıl oluyor da karşısındaki için istemiyorlar? Kendi gruplarının üstünlüğüne inançları arttıkça diğer grupları ötekileştirme artıyor. Ötekileştirme bugün sadece Türkiye'nin değil, dünyanın sorunu. Ancak yaşadıkları, toplumda karşılaştıkları davranış biçimi, ailenin tarihi, bunların tümü kimlikleri ile özdeşleşmelerini sağlıyor. Araştırma birbiri ile temas kurulmasının ötekileştirme algısını azalttığını gösteriyor. Bu yüzden de birbirleri ile temas çok önemli. Tiyatro ve benzeri etkinliklerde bulunan gençler, diğer gençlere kıyasla daha az ötekileştirme algılarına sahipler” diye konuştu.
Bilgi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Emre Erdoğan ise projede çıkış noktalarının “Adil, adaletli bir toplumda nasıl yaşayabiliriz?” sorusu olduğunu ve gençlerin en güçlü kimliğini saptamak istediklerini kaydetti.