Dolar

34,9617

Euro

36,8025

Altın

2.975,14

Bist

10.125,46

Erdoğan'dan yabancı sınırıyla ilgili açıklama

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan NTV ve NTV Spor'da yayınlanan 'Yüzde 100 Futbol' programına katılan Erdoğan, sunucu Murat Kosova ile eski milli futbolcu ve futbol yorumcusu Rıdvan Dilmen'in sorularını yanıtladı.

8 Yıl Önce Güncellendi

2017-11-13 07:58:10

Erdoğan'dan yabancı sınırıyla ilgili açıklama

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, NTV Spor'da Rıdvan Dilmen ve Murat Kosova'nın sorularını yanıtlıyor. Canlı aktarıyoruz...

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sözlerinden satırbaşları şu şekilde:

"Benim 15 yaşımda başlayan futbolla ilişkim, sürekli olarak bir sevgiyle, ardından Kasımpaşa Kaptanpaşa Mahallesi'nde futbol serüvenimiz kağıttan futbol topu yapıp oynardık. Mahalle takımında oynamaya başladık. Orada çabuk yükseldik.

14 yaşında başlayan o süreç amatör kümeye çıkışı getirdi. Mahalle takımında Nevruz Şerif ve takım kaptanımız olan Feti Ağabeyimiz vardı. Nevruz Bey daha sonra Fenerbahçe'ye ve Şekerspor'a gitti. Feti Bey, Camialtı'nda oynuyordu. Onlar Camialtı'nda oynarken Erokspor'dayım. Forvet oynuyorum. Gole çok yakınım. Kendiler orada oynarken beni Camialtı'na tavsiye ettiler. Camialtı da o dönemde sürekli başa oynayan bir amatör kulüptü.

"7 YIL FORVET OYNADIM"

Oradan Camialtı'na amatör kümeye geçerek 7 yıl orada forvet oynadım. Hem de okuyorum. Camialtı'nda oynarken İstanbul Amatör Karması'na seçildim. Gökmen ile Yasin'in kardeşleri Doğan da bizim amatör karmanın kalecisiydi. Ali Sami Yen'in o zamanlar çimleri tam budanmış değildi. Çimi vardı. Çünkü sonraları çim mim görmek mümkün değildi; Ali Sami Yen o hale düştü. Orada amatör karmasına seçildik. Yasin Özdenak ve Gökmen Özdenak'ın kardeşleri Doğan da bizim amatör karmamızda kaleciydi.

"ADİDAS AYAKKABIYI ÇOK SONRALARI ALDIM"

Babam kesinlikle okuyacaksın diyordu. Top oynadığımı çok sonraları öğrendi. Biz başkalarından ayakkabı alırdık. Ben Adidas ayakkabıyı çok sonraları aldım. Ancak sonra babamı futbol konusunda ikna ettim.

O dönemlerde oynadığımız sahalar çok kötüydü. Şeref Stadı, Vefa Stadı, Bozkurt Stadı, Alibeyköy de vardı. Paşabahçe vardı. Buralarda oynardık. Şartlar kötüydü. Toprak sahalarda oynamak zordu. Duşlar berbattı.

"BİR KERE KIRMIZI KART GÖRDÜM"

Kariyerim boyunca sadece bir kez kırmızı kart gördüm. O kartı da Anadolu Hisarı Stadı'nda görmüştüm. O gün Yıldız'la oynuyorduk. Takım kaptanı olarak hakeme itiraz ettim, çıkardı bana kırmızıyı gösterdi.

Erokspor'dayken, anacığım formamı yıkar, kuruturdu. Onun hiç öyle niye oynuyorsun falan dediği yoktu.

YABANCI FUTBOLCULAR KONUSU

Erdoğan, ''Yasa neyi emrediyorsa, şüphesiz ki bütün kulüpler onu yapıyor. Kulüplerimiz, oyuncuyu niye hazırlar? Milli takım için hazırlar. Ne kadar bir oyuncu süre alırsa, milli takıma adaylık konusunda da şansı artacaktır. Şu anda yurt dışındaki lejyonerlerimizi almak suretiyle, takım oluşturmaya çalışıyoruz. Şu andaki birçok yabancı futbolcuyla, diyelim ki 2019'a kadar anlaşmalar yapılmış. Buna göre bunun üzerinde spekülasyon yapmaya gerek yok, bu yürüyen bir süreç. 2019 sonrası için TFF bütün kulüplerle bunu masaya yatırmalı ve nasıl yürüyelim, buna bakmalı" ifadelerini kullandı.

"BU AÇIĞI GİDERMEK LAZIM"

Statlardaki ibadethane eksikliği giderilmeli. Arkadaşlarıma her zaman söylerim, havalimanlarında mescit muhakkak olmalı ki, var; Hristiyan ve Musevi insanların da ibadet edebilmesi için Başakşehir Stadı'nda mescit, şapel ve sinagog olması önemli. Tüm statlarda maalesef bu yok. Bu açığı da gidermek lazım.

AÇIKLAMADAN BAŞLIKLAR

Dilmen'in, eskiden Türkiye'de iki ligin bulunduğunu hatırlatması üzerine Erdoğan, "O zaman amatör kümeyi herkes gelir izlerdi. Birinci Lig teknik direktörleri özellikle İstanbul Şampiyonası'nı muhakkak takip ederlerdi." dedi.

"EROKSPOR MAHALLE TAKIMIMIZDI AMA İYİ BİR TAKIMDI"

Rıdvan Dilmen, her hafta gazetelerde haftanın futbolcusu karmalarının yapıldığını, Kemal Belgin'in yazılar yazdığını ifade etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan da sözlerine şöyle devam etti:

"Evet. Attila Gökçe de... Onlar gelir, yıldızlar falan verirdi. Gazetelerde onlar hep o şekilde çıkardı. Amatör kümenin o kadroları oradan hep takip edilirdi. Sizler de ne kadar yıldız almışsınız, durum nedir, ne değildir bakardınız. Altta yorumlar da var. Şimdiki gibi değil. Şimdi amatör küme takımlarına yer kalmıyor ki... Bundan dolayı tabii heyecan dolu bir süreçti. Erokspor mahalle takımımızdı ama iyi bir takımdı. Amatör kümeden dediğim gibi Feti Abi gibi, Nevruz Şerif gibi amatör kümede sivrilmiş büyüklerimiz mahalle takımımızda beraber oynadığımız ekipti. Oradan Camialtı'na amatör kümeye geçerek 7 yıl orada forvet oynadım. Hem de okuyorum..."

Camialtı'nda oynarken İstanbul Amatör Karması'na seçildiğini aktaran Erdoğan, "Gökmen ile Yasin'in kardeşleri Doğan da bizim amatör karmanın kalecisiydi. Ali Sami Yen'in o zamanlar çimleri tam budanmış değildi. Çimi vardı. Çünkü sonraları çim mim görmek mümkün değildi; Ali Sami Yen o hale düştü. Orada amatör karmasına seçildik. Bir süre orada kaldık." diye konuştu.

"HEM İŞ İMKANI DOĞDU HEM DE İETT DE SÜREKLİ ZİRVEYİ ZORLAYAN BİR TAKIMDI"

Erdoğan, 7 senelik süreçten sonra da İETT'ye transfer olduğunu, İETT'ye transfer olmanın kendisi için ayrı bir imkan olduğunu dile getirerek, şunları kaydetti:

"Hem iş imkanı doğdu hem de İETT de sürekli zirveyi zorlayan bir takımdı. Orada da 7 yıl oynadım. Bunun da 5 yılı hep grup şampiyonluğuyla, İstanbul Şampiyonası ve İstanbul Şampiyonluğu ile geçti. Bizim takım da çok iyi bir takımdı. Orada da malum Oğuz var. Sonra Fenerbahçe falan da yaptı. Bizim takım da devamlı grup şampiyonu olan, İstanbul Şampiyonası'nı zorlayan bir takım. Böyle bir süreci de orada yaşadık.

İETT'de takım kaptanlığım da oldu. İETT'deki bu heyecan daha da farklıydı. Herhangi bir farklı, olumsuz alışkanlıkları olmayan bir takım. O zaman Vefa falan hep toprak saha. Çim saha yok. Nerelerde oynuyorduk? Mesela Şeref Stadı, toprak saha. O zaman duşlar bile aman yarabbi! Nasıl duşlar olduğu malum. Karagümrük diye bilinen, Vefa Stadı'ydı. Zeytinburnu sınırları içerisinde Bozkurt Stadı vardı. Orası da tamamen toprak. Alibeyköy var, gene toprak. Düştüğün zaman, zımpara gibi derinizi alıp götürüyor. Paşabahçe vardı. Buralarda geçti futbolculuğumuz. Ali Sami Yen çimdir diye düşünürken orası da zamanla kaybetti çimini... Böyle bir süreçte 14 yıl... Son yılımı da yetiştiğim mahalle takımı Erokspor'da oynadım. Oradan da askere gittim."

"İLK ZAMANLAR BAŞKALARINDAN AYAKKABI ALIRDIK"

Dilmen, ailelerin eskiden "Ya okuyacaksın ya top oynayacaksın" dediğini, şimdi ise ikisinin birlikte yürütülebildiğini belirterek, "Şimdi sporcu kardeşlerimize 'Okulu da götürebilirsiniz.' diyoruz. Sizin öyle bir imkanınız yoktu. Okul vardı. Sizi Kaleporoviç'in istediğini de biliyorum ben Fenerbahçe'ye ama rahmetli babanız..." şeklindeki hatırlatması üzerine Erdoğan, babasının "Kesinlikle okuyacaksın." dediğini, top oynadığını dahi çok sonraları öğrendiğini söyledi.

Futbolu gizli gizli oynadığını belirten Erdoğan, "Mesela ben futbol ayakkabısını falan, çok sonra Adidas ile müşerref oldum. Biz amatör kümede ilk zamanlar başkalarından ayakkabı alırdık. Aldığımız ayakkabılar da meşhur Dinyakos vardı, onlar... Dolapdere de, Yenişehir'de iki tane... Bir Rahman vardı, bir de İbrahim... Öldüyseler, rahmet okuyalım... Sağsalar, sağlık, esenlik dileyelim. Kösele, altında kramponlar, onlar da kösele... Toprak sahada oynuyorsun. O kramponlar falan, eriyor. Çiviler ayağı deliyor. Toplar, sonradan gelişti tabii... O Dinyakos ayakkabılar suyu da yiyince çamurlanıyor, iyice şişiyor." diye konuştu.

"BABAMI SONUNDA İKNA ETTİM"

Dilmen'in, "Rahmetli babanız öğrendiğinde karar vermek zorunda mı kaldınız?" sorusu üzerine Erdoğan, şu yanıtı verdi:

"Karar vermek demeyeyim de... Babamı o konuda ikna ettim sonra. Yani ikna oldu. Çünkü dedim ki 'Baba bak ben okula da gidiyorum. Futbol da var. İETT'deyim.' Orada biraz daha lüksümüz de arttı. Camialtı'nın son dönemlerinde yine aynı şekilde. Adidas ayakkabı falan onları artık bulduk. Hele İETT'de imkanlar çok çok daha iyi. Şartlarımız çok daha iyi. Camialtı'nda da öyle. Antrenman şartları oralarda, duşlar vesaire o imkanlarımız, kulüp şartları... Camialtı'nda da iyiydi, İETT'de de... İETT'de bir de malum otobüslerimizle antrenman alanlarına gider gelirdik. Maçlara aynı şekilde gidiş gelişlerimiz olurdu. Bir de her iki takımda da birlik, beraberlik, dayanışmamız, arkadaşlarımızla çok çok iyiydi. O dayanışma zaten bize başarıyı getiriyordu. Bazı arkadaşlarla hala telefonlaşırız. Zaman zaman görüştüklerim de olur. O birlikteliğin getirdiği neticeler vardı.

Babamı sonunda ikna ettim. O da, rahmetli, bu noktadan sonra artık bana bir şey yapmadı. Hatta benim üçüncü bir önemli şeyim daha vardı. Siyaseti de yapıyordum İETT'deyken... Gençlik kollarında İstanbul Başkanlığını yapıyordum. Önce Beyoğlu, sonra İstanbul Gençlik Kollar Başkanı oldum. Hem antrenmanlar hem maçlar hem okul hem de İstanbul Gençlik Kolları Başkanlığı, büyük bir yoğunluk içerisinde bunları yürüttük."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, antrenmanlara giderken Taksim'de "ballı süt hikayesini ise "Dolmabahçe'ye stada doğru inerken İETT Spor Kulübü orada... Teknik Üniversite'nin arka tarafında... Üniversitenin bir ufak antrenman sahası vardı. Bazen de orada antrenman yaptığımız olurdu. Oradan çıkardım. Elmadağ'a doğru büfeler vardır. Orada müşterisi olduğum bir büfem vardı. Oraya gittiğimde anlardı zaten. Bal-süt-muz hemen karıştırırdı. Verdiğimiz enerjiyi hemen orada yeniden alırdık." diyerek anlattı.

Haber Ara